Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Ocak '20

 
Kategori
Genel Sağlık
 

Fred Bizlere Diyor ki

            Hep benim hakkımda konuştunuz bugüne dek ve benden şikayetçi oldunuz sürekli. Haksız değildiniz belki ama eksiktiniz, daima tek taraflı anlattınız, Azıcık da ben anlatayım da, bir de beni dinleyin.

Burcu denen arkadaşınız benim için ağır sözde bulundu geçenlerde. Bana haysiyetsiz dedi. Yok, onu gönül nikahına almışım da… bir sürü zırvalık… Bana hiç sordunuz mu, sizinle her an dip dibe yaşamaktan hoşnut muyum diye. Sürekli bir yakınma içindesiniz benden, illallah dedirttiniz. Her türlü hakaret sizde, demediğiniz kalmadı; yazık bana be.

Ben sizlere hayatın acı yüzünü gösterip, eğittim sizi. Sabretmeyi ve şükretmenin gerekliliğini daha iyi öğrendiniz benden. Benim en büyük düşmanım sporla el ele verip, arkamdan iş çevirdiğinizin farkında değilim sanıyorsanız, çok yanılıyorsunuz, avucunuzu yalayın. Sayemde güçlü birer kişilik oldunuz hepiniz. Özellikle çok yıllık FAlılara da saygı duyuyorum ister istemez.  Bana rağmen dirençlisiniz. Epey dirayetli çıktınız; aferin size.

Kaslarınızı yeterince çalıştırmayıp, en ufak bir iteklememde dengenizi koruyamıyorsunuz. Yere sağlam basmadınız, düştünüz ve suçu bana attınız. Elinizdekini sıkı utmayıp, düşürdünüz. Gene suç benim oldu. Hadi ama yapmayın, yaptığınız her ne ise buna dikkatinizi vermediniz, odaklanma sorunu yaşıyorum deyip çıktınız. Biraz şöyle düşünün, yetilerinizi koruyamadınız, yitirdiniz.

Kendinizi doğru şekilde ifade edemedinizse, insanlar mı sizi anlamamakta kabahatli? Kelimeleri düzgün, nefes alarak tane tane söylediniz de konuşmanızı insanlar mı anlamadı, güldürmeyin beni. Her gittiğiniz yerde, bulunduğunuz her ortamda özel muamele yapılmıyor mu sizlere? Halkı da giderek bilinçlendiriyorsunuz zaten.

Hem gezebiliyor hem de oturuyorsunuz aynı zamanda. Yürüyenlerin nasıl ayaklarının yorulduğundan haberiniz var mı sizin gerçekten. Düşünsenize, kalabalık bir yerdesiniz ve kendinize oturacak bir yer arayıp bulamıyorsunuz; üstüne üstlük ön sıradan izliyorsunuz olanı biteni. Tekerlekli sandalyenizin olması sevindirici bu durumda. Sizleri yormuyorum, kıymetimi bilin azıcık

Aman üzülmesin, aman sinirlenmesin denilerek, her dediğiniz, her istediğiniz yapılıyor. Özel ilgi gösteriliyor ailenizce. İnsanlar size gönüllü olarak tahammül gösteriyor; her türlü şımarıklığınız mazur görülebiliyor. Daha ne istiyorsunuz?

Okumak ya da çalışmak gibi zorunluluğunuz yok, bunlar için kimse sizden hesap sormuyor. Yaparsanız ne alâ. Kimse sizden herhangi bir iş/eylem beklemiyor ve yaptıklarınız hep takdir ediliyor. Fazla bir şey/iş yapamadığınızdan internet kullanacak ve kitap okuyacak bol zaman buldunuz. Boş zamanlarınızı iyi değerlendiremedinizse suç benim mi?

Kusura bakmayın ama ağrıya da acıya da hiç dayanıklı değilsiniz. Sıkıya geldiniz mi hep bir yerleriniz ağrıyor. Bahaneniz oldum çoğu zaman. Yapamıyorum ki, ben onu yapamam deyip durdunuz. Egzersiz yapmaktan çabuk bıkıyor, hemen pes ediyorsunuz. Ayakkabı bağlamak, düğme iliklemek gibi ince işleri hiç yapmıyorsunuz, nasıl olsa bunları sizin yerinize yapan var değil mi?

Beni kabullenip, benimle mutlu yaşamasını bilemediniz çoğunuz. Kendinizi içinize kapattınız ve yalnızlığınızın faturasını bana kestiniz, yalan mı? Tek ilacımın kültür-fizik yani egzersiz yapmak olduğunu bile bile, her denileni lup lup yuttunuz, umut tacirlerinin önünde alınız soluğu. Hadi bunu da yalanlayın.

Varlığım sayesinde, devletin sizlere sunmuş olduğu haklardan yararlanıyorsunuz. Engelli kadrosundasınız, fena mı? Ben olmasam, kendinize nasıl iş bulacak, size bakana nasıl maaş bağlatacaktınız?

Birileri sürekli sizle ilgileniyor, maddi ve manevi ihtiyaçlarınız karşılanıyor her türlü. Etrafınızdaki insanlar emrinize amade, onlar hizmetinize pervane oldukça, Ali kıran baş kesen olmayı kendinizde hak gördünüz. Bakımınız yapılıyor özenle, bir de bundan şikayetçisiniz utanmadan.

Unutmayın, yaptıklarınızdan ve yapmadıklarınızdan siz sorumlusunuz ben değil. Yapabiliyorken yapacaktınız ki sonradan eski halinize hasret çekmeyesiniz. Sizin tembellikleriniz benim işime yaradı hepsi bu. Düzenli olarak, yapmanız gereken hareketleri yaptınız mı da, karşıma geçmiş car car konuşuyorsunuz. Çeneniz çalışacağına, elinizi işletin biraz. İlerlememe biraz da siz müsaade ettiniz, kabul edin bunu.

Sütten çıkmış ak kaşık değilim, neticede bir hastalığım. Ama başınıza gelen her türlü sorunu da benden bildiniz yahu. Sorayım size, bu durum da tek günah keçisi ben miyim? Unutmayın, benden beter ne hastalıklar var; mesela, yakalandığınızın üzerinden daha ilk ayı doldurmadan, öteki tarafa sizi yollamadığım için mi kabahatliyim?

Hem söyleyin bakalım, ben olmasam, sevgili kaderdaşlarınızla, aynı hastalıktaki diğer arkadaşlarınızla nasıl tanışacak, kaynaşacaktınız. Bir kısmınız netten görüştü, seyrek de olsa bir araya geldi bir kısmınız; yalan mı söylediklerim, hepiniz nankörsünüz.

            Bir an evvel elinizden de, dilinizden de kurtulurum inşallah.

 

 
Toplam blog
: 109
: 78
Kayıt tarihi
: 19.04.18
 
 

1980 Adana doğumluyum. 13 yaşında friedreich ataksisi hastası olduğum ortaya çıktı. İlköğrenimi A..