Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Mart '11

 
Kategori
Futbol
 

Futbol duyguların sömürüldüğü kirli bir ticarettir.

Futbol duyguların sömürüldüğü kirli bir ticarettir.
 

Çocuk doğduğunda genellikle tutacağı takım da bellidir. Hiçbirşeyden habersiz yavruya takım forması, patiği vs . giydirir kimileri. Benim oğlum (kızları pek dahil etmezler..) benim tuttuğum takımı tutar anlayışını körükler babalar. Pipisini tuttuğu takımın rengine boyayanlara da rastlanmıştır. Bir gazete reklamı böyleydi. Okula dahi gitmeyen bebeler omuzlarda futbol arenalarına taşınırlar. Şiddet ve küfür ile tanıştıkları, bazen yaralandıkları da olur. Çocuğu hastanede başı sarılı, boynunda taraftar kaşkolu ile görüntüler medya mensupları. 

Eski Roma’da Gladyatörlerin dövüştüğü alanlara “Arena” denilirdi. Bu arenalarda yapılan ölümüne döğüşleri insanlar çılgınca bir keyifle izlerlerdi. Şimdilerde “ Stadyum” kelimesi terk edilerek yerine daha asortik olduğu sanılan “Arena” kelimesinin kullanılmasında doğruyu buluş (!) sezinlenmektedir. “Spartaküs” isimli bir dizi halen bir kanalda yayınlanıyor. İzleyenler ilginç benzeşmeyi farketmişlerdir. Futbol arenalarını dolduran izleyicilerin tek beklentisinin kurallarına uygun bir futbol ziyafeti olmadığını hepimiz çok iyi biliriz. Hep bir ağızdan “Ölmeye ölmeye, ölmeye geldik...” şeklinde bir tezahuratın gerisinde sosyolojik olduğu kadar psikololojik nedenlerde bulunmaktadır. Farklı içeriklerden kaynaklanan bastırılmış öfkelerin vücut bulduğu bir ortamda, birbirlerini hiç tanımayan insanların oluşturduğu bu kalabalıklar bazen topluca bazen de bireysel linç denemeleri dahi yaparlar. 

Gerçek hayatında sıkıntılar çeken, yoksul ve ezilmiş insanlar, kendilerini güçlü ve yenilmez bir imge ile özleştirirler. Bu aynı zamanda birilerine duyulan öfkenin karşılığı olarak ortaya çıkar. Stadyumdaki büyük güç, stadyum dışında da şiddet gösterilerine sahne olur. İlginç bir örnek; Küresel çapta bir banka amblemini sırf saldırı olmasın diye çok iyi bilinen bir cadde de kullanmaktan imtina edebiliyor. Futbol sporunu amatör ruhtan profesyonel mertebeye geçiriliş nedeni, ticari getirisinin yüksek oluşudur. Sürekli artan kazanç keşfedilmiştir. Bu kazançtan büyük pay alabilmek için her yol mübah sayılmaktadır. 

Başlıkta belirttiğim gibi yiyecek ekmeği, giyecek ayakkabısı olmayan pek çok insandan elde edilen paralar ile “profesyonel” olduğu için takımın aldığı kötü sonuçtan zerrre kadar etkilenmeyen futbol aktörleri mevcuttur. Bu aktörler yönetimde de olabilir, sahada da.. Yenilgiye üzülüp hüngür hüngür ağlayan pek çok taraftarın aksine bu aktörlerin tek ilgilendikleri şey vadedilen paralarının zamanında verilip verilmeyeceğidir. Futbol kendine has bir ekonomi oluşturmuştur. Kulüplerin bilet satışlarının yanısıra medya ve reklam gelirleri vardır. Takımlar artık ticari bir şirket kisvesine bürünmüş, taraftarlarına sadece bilet değil, pek çok ihtiyaç dışı malzemeler de satmaya başlamışlardır. Mağaza isimleri de yabancılardan devşirmedir. 

Medeni uygarlık seviyesine basit ve kolay benzetmelerle çıkılamayacağı açıktır. Alt yapıya yeterince önem vermeyen tacirler çareyi milyon euroları yabancı futbol aktörlerine yatırmakta bulurlar. Ancak birkaç istisnanın dışında bunun sonunun hüsran olduğu hepimizce görülmektedir. Dünyanın en büyük ve güçlü takımlarının ağırlıklı kadrolarının (10 yabancı kontejanı olmasına ve çok zengin olmalarına karşın) kendi ülke vatandaşlarından oluştuğu barizdir. (Bakınız Barcelona) 

Şimdi eğri oturup doğru konuşalım. Bizim takımlarımızdan dünya şampiyonu bir kadro çıkar mı? Çıkmaz elbet. Zaten amaç ulusal seviyenin yukarıya taşınması değildir. Amaç duygu sömürüsü ile büyük paralar kazanmak ve kazandırmaktır. 

 
Toplam blog
: 36
: 1522
Kayıt tarihi
: 11.12.06
 
 

Zaman yolculuğu yapmak isterseniz, kendinizden yaşça büyük insanların deneyimlerinden yararlanın...