Futbolun tuzağı: Gol

Brezilyalı eski golcülerden Carrera, "Futbol sevişmekse, gol orgazmdır," diyordu. Gerçekten de, gol anında ya da ünlü deyişle meşin yuvarlağın ağları bulduğu anda stattaki seyircilerin, ekranları başındaki milyonlarca izleyicinin yaşadığı sevinç ve üzüntü, günlerce, aylarca hatta yıllarca belleklerden silinmiyor. Bir de bu yıl(1998 Dünya Kupası), dünyada yaşayan insanların yarısına yakınının(İki buçuk milyar!) bu heyecanı yaşadığını düşünün, aynı anda paylaşılacak olan en önemli şey gol olmalı!

Golün önemini belirttik ya,  bir futbol maçında tarafı olduğunuz takımın gölünü eğer bir golcü atmışsa, sevinç nidaları ayyuka çıkar! Üzülen taraf ise, bu durumda çaresizliğin kederine gömülür. Çünkü gol, golcü tarafından atılmıştır, bu da ikinci önemli nokta futbolda.

Gol atmanın bir yetenek, bir çalışma, bir beceri sorunu olduğunu atlamadan, ünlü golcülerimizden Tanju’yu dinleyelim: “Şansın payı fazla olmasa da var. Ama iyi bir vuruşta top direğe çarpıp geri geliyorsa ona iyi bir vuruş denilmemesi gerekir. Ben bir gol adamı olarak gollerde şansa değil vuruşa bakarım.”

Futbolu mu övdüm golü mü, bilmem ama, milyonlarca insanı arkasından koşturan futbol  olgusundaki en önemli tuzağın gol olduğunu belirterek noktalayalım şimdilik yazıyı.

Futbolun etki ve tepkilerini de gözden geçirmek gerek!