Galatasaray’dan Sarı-Lacivert Tarife

Maç başlar başlamaz karşı alana yüklenen Galatasaray, ne zamandır görmeyi istediğimiz ama göremediğimiz; özlediğimiz; hasret kaldığımız; Ali Sami Yen klasiği dediğimiz bunaltıcı baskıyı uygularken Ankaragücü umduğunu değil bulduğunu yemeye razı olacaktı. Nitekim daha 3. dakikada Keita’nın asitsi Jo’nun golüyle tribünler bayrama başladı.

Golden hemen sonra iki-üç dakika boyunca bu baskı devam etti ve ofans elemanları azıcık daha becerikli ve istekli olsalardı maç daha beşinci dakikada 3-0 olabilirdi.

Hızlı koşan atın…

Bu hareketli ilk 10 dakikadan sonra “dalgalandım da duruldum, koştum ardından yoruldum” şarkısı eşliğinde maç orta alan mücadelesine dönüştü. Öyle ki bir daha kale önlerinde top dediğimiz o yuvarlak nesneyi göremez olduk. Pozisyon denilince akla başka şeyler gelmeye başladı…

Erken gelen gol ile dengesi bozulan takımlar paslaşırken bile şaşkınlıklarını gizleyemiyordu. Onlardan bir tanesinde Jeremy’den çıkan top kendi takım arkadaşına gideren araya giren Abdül Kader Keita tarafından çalındı ve düşe kalka giden Keita ayağından ikinvi gol geldi. İlk golde asist yapan Keita gol atarak klasını konuşturuyor; sahadakileri susturuyordu :)

Güreşçiler

Bu ilk yarım saatte dikkatimi çeken bir olay da şuydu. Ankaragücü defansı Ali Sami Yen’den ziyade Kırkpınar’a çıktığını sanıyordu. Özellikle Jeremy GS ileri uç elemanları dediğimiz Jo, Dos Santos, Keita ve orta sahadan Elano ile baya baya güreşe tutuşuyordu. Hakem ağabeyimiz de Kırkpınar ağalığına aday olacak ki güreşi izlemekle yetindi. Neyse ki daha sonra Galatasaraylı oyuncularda güreşe iştirak etti de denge sağlandı :)

Lig TV’de Devrim

Hazır dikkatimi çeken kısımlara geçmişken devam edeyim. Lig TV’de büyük değişikliği fark ettiniz mi? Birkaç haftadır yazacağım bir türlü yazamadım. Maçları artık iki spiker ile anlatıyorlar. Spikerler sadece maçı anlatmıyor. Hem istatistiki bilgiler veriyorlar hem de pozisyonları yorumluyorlar. Hatta girecek-çıkacak oyuncuları bile tahmin ediyorlar, fikirlerini söylüyorlar. Ayrıca sanırım yeni spikerler gelmiş. Bugünkü maçtaki spikeri daha evvelden tv8 ve NTV’deki maçlardan hatırladım. Dünkü FB maçında da yine başka bir TV’den hatırladığım spiker vardı. Ben bu yeniliği beğendim. Maçların anlatımı daha dinamik bir hale gelmiş. Daha heyecanlı ve zevkli oluyor açıkçası.

Forman Kirlenmiş Abi

Maça dönecek olursak… İkinci yarıya Ankaragücü ve hakemler forma değiştirerek başladı. Acaba önceki forma uğursuz diye mi düşündüler. Benim bildiğim çamurlu sahada formalar kirlenirse değiştirilir. Sahada renk uyumsuzluğu varsa değiştirilir de böyle keyfi değişim oluyor mu bilmiyorum?

Tek Tek Oyuncular

Galatasaray Dos Santos varken 10 kişi oynadı yine. İlk dakikalarda Dos Santosu biraz etkili izledik ancak daha sonra ortadan kayboldu. Elano ilk yarı iyiydi ikinci yarıda ise etkisiz kaldı. Jo bir santrforun yapması gerekenleri yaptı. Keita ise sahanın en iyilerindendi.

Benim maçta en yüksek notum Lucas Neil için. Takımı oldukça sahiplenmiş görünüyor. Popescu’ya benzetiyorlar ya, haksız değiller. Ankaragücü atakları gol tehlikesi olmadan sona erdiyse en büyük pay Lucas Neil’in. Mustafa Sarp ve Barış ise bildiğimiz gibi. Akmaz kokmaz, taşmaz bulaşmaz… Sabri henüz eski formunda değil. Caner ise beklediğimden vasat. Umarım kendini geliştirir de sol kanatta sıkıntı çekmeyiz. Kaleci Leo Franco bugün kalesinde devleşti. Gole geçit vermedi… Pardon, kaleye top gelmedi mi dediniz, gelseydi kardeşim. Gelseydi hepsini kurtaracaktı. Gelmediyse kalecinin suçu mu? Neticede gole geçit vermedi ya :)))

Hoş geldin Milan

Milan Baros’u özlemişiz. Tribünler nasıl coştu öyle. Uzatma dakikasında attığı gol iyi gelecektir ona. Hem hoş geldin hediyesi hem de özgüven…

Neticede çok mükemmel bir maç oldu diyemeyiz. Top bir o kalede bir bu kaledeydi de diyemeyiz. Pozisyon stüne pozisyon vardı da diyemeyiz. 4-5 pozisyon vardı belki. Bana kalırsa Ankaragücü’nün 1(bir), Galatasaray’ın ise 3(üç) pozisyonu vardı. İkinci golü pozisyondan saymadığımızı da belirtelim :))

Murat HACIOĞLU

W E B B E N