Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Şubat '11

 
Kategori
Spor
 

Galatasaray gerilemiyor, dağılıyor; ama...

Galatasaray gerilemiyor, dağılıyor; ama...
 

Galatasaray’ı milenyuma taşıyan projenin artık sonuna gelinmiş gözüküyor. Bu proje 1984 yılında Alman teknik adam Derwall’in göreve getirilmesiyle başlamıştı; Fatih Terim’in 2002’de ikinci kez göreve gelmesiyle sona ermiştir.

O tarihten itibaren Galatasaray’ın yönetim ve idaresinde bulunan kişiler bir bayrak yarışındaki atletler gibi görevi birbirlerine devrederlerken geçmişinde sadece 6 şampiyonluk bulunan futbol takımına 2008’e kadar geçen sürede tam 11 şampiyonluk daha ekleyerek toplamda Fenerbahçe ile ilk sırada kendisine yer bulmayı başarmıştır.

Aynı zaman diliminde Avrupa’daki hedefler birer birer aşılmış, ülkemizin futbolda Avrupa’da belli bir yere gelmesinde motor güçlerin en önemlisi olmuştur.

Ancak bu başarı çizgisi yönetim kademesindeki kişilerin enerjilerini yitirmeleri, yerlerine aynı vizyonda veya yetenekte idarecilerin bulunamaması ya da yetiştirilememesi nedeniyle baş aşağı düşüşe geçmiştir.

Galatasaray sadece futbolda değil; diğer spor branşlarında da lider vasfını terk emiştir.

Artık bir gerilemeden değil, dağılmadan söz ediyoruz.

Her kulübün kendi gelenekleri olabilir. Hatta bu gelenekler çok övünülecek bir şey de olabilir. Ancak gelenekler kişilerin elinde gelişimin önündeki engellere dönüşüyorsa bu durumda aşılması gereken değerler haline gelir.

Bu anlamda her ne kadar görünürde spor kulüplerinin yönetimi birkaç bin kişilik delegenin iradesi ile belirleniyor gözüküyorsa da Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş gibi kulüpler milyonlara mal olduklarından taraftarın dipten gelen dalgasına karşı duyarsız kalamazlar, çağın gereklerine gözlerini kapatamazlar.

Galatasaray’ın dağılma sürecine girmiş olması onun fiziksel olarak darmadağın olacağı anlamına gelmiyor; bu aynı zamanda yeniden yapılanmanın da tohumlarını içinde barındırıyor. Çünkü doğa her zaman kendi kendisini üretme, yenileme ve temizleme yeteneğini ve enerjisini içinde barındırır. Galatasaray’ın dibe vuruşu elbette onun yeniden zirveye çıkması için bir araçtır da.

Bu süreci kimin yöneteceği, yönlendireceğini Galatasaray’ın kendisi bulup çıkaracaktır. Doğru kişinin göreve gelmesine kadar geçen sürede Galatasaray daha büyük sıkıntılar da yaşayabilir.

Nasıl Fenerbahçe son on yılda yaptıklarıyla futbolumuzun içine yepyeni bir vizyon kazandırmışsa; Galatasaray’ın yenilenme veya yeniden yapılanma sürecinin futbol tarihimizde çok önemli bir milestone olacağını düşünüyorum.

Bu sayfalarda birkaç kere dile getirdiğim şeyi bir kere daha yinelemekte yarar görüyorum, Türk Telekom Arena ya da gönüllerdeki ismiyle Ali Sami Yen Spor kompleksinin bu dönüşümde etkin rol oynayacağı da bir gerçektir.

Yöneticiler taraftara oynayan, günü kurtaran eski yönetim tarzlarıyla modern spor kulüpleri yaratamayacaklarını artık çok iyi bilmeleri gerekiyor. Bu nedenle yeni taraftar modelinin de bu süreçte şekillenmesi için gereken yapılmalıdır.

Galatasaray bu süreci başlatmadan, doğru şekilde anlamadan ve anlamlandırmadan sportif anlamda alışılmış istikrarlı başarı çizgisinden her zaman uzakta kalır.

http://twitter.com/uzaygokerman

uzaygokerman@gmail.com

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..