Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Eylül '09

 
Kategori
Spor
 

Galatasaray’ı Durdurma Planı (Bu bir komplo teorisidir)

Galatasaray’ı Durdurma Planı (Bu bir komplo teorisidir)
 

Bu defa da komplo teorisi üzerinde kafa yormaya karar verdim. “Bayram değil, seyran değil, eniştem beni niye öptü” veciz sözünü söyletecek bir durum da yok ortada. Yani ortam müsait. Şimdi bu ortamda bulmuşum, muz ortayı kafayı uzatmayıp da ne yapacağım ya? Ver-kaçlarla ceza sahasına yaklaşılmış ve defansın arkasına sarkıtılan topla kaleciyle karşı karşıya kalmışım. Sağ gösterip sol vurmasam topu auta atsam vakt-i zamanında Alpay’a “en centilmen” ödülü verdikleri gibi bana da ödül mü verecekler. O zaman yazacağız. El mahkum, kalem mecbur :)))

Galatasaray’ı durdurma planını ifşa etmenin zamanı gelmiştir. Gelmiştir de geçmektedir. Zira haftalardır alttan alta; içten içe yürütülen planın su yüzüne çıkmaya başladığı iyice belli olmuştur. Hattı zatında plan çoğu kimse için aşikar idi de normal gözlerin görme alanına girişi yeni başlamıştır.

Şimdi Kasımpaşa – Galatasaray karşılaşmasını yöneten hakem İlker Meral’in kimilerinin inanılmaz hata(!?) diyebildiği ancak benim kasıtlı ve bilinçli uygulama olarak addettiğim yanlışlarına dem vuracak değilim. Burada hakemin isteyerek ve bilerek bu hataları yapmasının suçlusunun %100 hakem olduğu kanaatini taşıdığımı söylemiyorum. Zira bu taşan bardağın belirtisidir sadece. Bundan önce damlaya damlaya bardağı dolduran hadiseler esas mevzuumuzdur. Neden mi?

Çünkü, aklı başında hiçbir hakem tam olarak cepheden ve sadece birkaç metre ilerden gördüğü bariz elle oynamayı bu şekilde atlayamaz. Ali Güneş resmen plonjon (kalecileri uçarak topa müdahale etmesi) yapıyor ve o şartlarda kafayla topa vurması mümkün değil; onu da geçtim zaten hakem arkadaş birkaç metre önde ve cepheden pozisyonu çok net görüyor. Olay orada başlıyor. Şimdi İlker Meral olalım ve içimizden konuşalım. “Ulen zaten takım haftalardır coştu gidiyor, şimdi düdüğü çalsam bu defa bana yüklenirler. Daha sekizinci dakikada rakibi 10 kişi bırakan olarak beni hedef alırlar bu defa.”vb. vb. vb… Yeni fener medyasının haftalardır pompaladığı havayı teneffüs etmiş bir vatan evladı…

Ne diyor o güzide medyamız? Bangır bangır ne bağırıyor gazeteleri? “Galatasaray’ın normal şartlarda durdurulamayacağını” söylüyorlar ve bu fikri alttan-altta veriyorlar? Bilumum haberlerde ve röportajlarda… Futbol severlerde şöyle bir psikoloji oluşuyor: “Türkiye’de Galatasaray’a rakip olabilecek takım yok, önüne gelene 3-5 atıyor”. Ve aynı medya bir an önce tökezlemesi için elbirlik dua da ediyor. Yani tevekkül ediyor. Tedbirini aldı ve tevekkül etti…

Önceleri “daha durun bakalım, Galatasaray ciddi bir rakiple karşılaşmadı, hele bir büyük takımla oynasın da görelim” diyorlardı. Kayseri maçından sonra her ne hikmetse Kayseri’nin büyük takım sayılamayacağı üzerinde duruldu. Onlar için mihenk taşı Beşiktaş (BJK) maçı olacaktı. O da olmayınca, Panathinaikos’u beklediler. Hiçbirinden istedikleri neticeyi alamadıkları için B planı da ufaktan devreye sokulmuş oldu. Nedir o plan? Şudur: Sureten Galatasaray’ı övmek, ancak alttan alta yukarıda söylediğim mesajları vermek. Galatasaraylı futbolcularla tek tek uğraşmak, röportajlar yapmak suretiyle onları medyanın içine daha çok sokmak ve bundan iki yönlü gelir elde etmek. Birincisi bu söyleşilerle tirajına tiraj katmak ikincisi de futbolcularımızı basına ve magazine sokmak yolu ile ilgilerini ve konsantrasyonlarını dağıtmak. Hatırlayın hemen. Arda ile ilgili haberleri…

Arda Turan’ın üstün performans gösterdiği o haftalarda ön sayfalarda Arda methiyeleri, aralarda ya da arkalarda da Arda magazinleri. Yok kız arkadaşı ile ayrıldı mıydı, yok aldattı mıydı, yok arkayı ikiledi miydi falan da filan… Yani resmen Arda’yı magazine çekmek ve performansını düşürmek için uygulamaya sokulmuş bir plan. Ardından diğer bazı futbolcularla ilgili haberler.

Zaman zaman teknik kadroya atfedilen söylemler, demeçler. Hatırlayın daha Rijkaard gelemden adam hakkında neler demişlerdi. Lama gibi tükürüyor bile dediler yahu! Sonra yardımcısı ile ilgili haberler. Yok takımı hangisi yapıyormuş da, kim kimin yardımcısıymış falan-filan. Yani uyumlu ikiliyi etkileme çalışmaları.

Kazandığı her maçtan sonra acımasızca eleştiriler. Ha ben de eleştirdim, doğrudur. Takımın iyiliği için eleştirilmesi gerekiyorsa eleştirmeyi de görev sayarız. Tabi bizi kim okur, kim dinler, kim kale alır bilemem. Ama o zevatın ki bizimkiler gibi bir eleştiri değildi. “Galatasaray oynamadan kazandı” mesajı sürekli verildi. “Çekirge kaç kere sıçrar” mesajı verildi. Ha tökezledi ha tökezleyecek mesajı verildi.

Hakemlerimiz de insan tabi. Elbette hata yapacaklar. Elbette göremedikleri pozisyon olacaktır. Ama insaf! Gözünün önündekini göremeyeceksen, uçan adamı da fark edemeyeceksen, arkadan çekilerek düşürülen kişinin son adam olduğunu da fark edemeyeceksen afedersin ama yüzme bilmiyorsan ne işin var denizin ortasında? Ancak dediğim gibi fenerli medyanın cicili-bicili manşetleriyle jan-janlı haberleriyle yıkanan beyinler dumur olabiliyor zaman zaman. Basireti bağlanabiliyor insanın. E kolay değil, bilinç altı muntazam bir şekilde yıkanmış…

Buradan Galatasaray yönetimini de uyarıyorum. Uyanık olsunlar. Futbolcularımızı uyarıyorum. Uyanık olsunlar. Sen de uyanık ol Türkiyem! Her nerede uyuyor ve uyutuluyorsan! :)))

Not: Kasımpaşa-Galatasaray maçını izleyemedim. Maç ile yorum yapamıyorum. (Pozisyonları izledim sadece.) Maçı yazamayacağım için komplo teorisi yazmaya karar verdim. Yazıda adı geçen kişi ve kuruluşların gerçek hayatla ilgisi yoktur. Yazı tamamen mizansen neticesi oluşturulmuş olup gerçek hayatla ilişkisi yoktur. Yazıyı ciddiye almamanızı ve macera öyküsü niyetine okumanızı salık veririm. Ben öyle yaptım :))


Murat HACIOĞLU

 
Toplam blog
: 656
: 1708
Kayıt tarihi
: 08.12.08
 
 

Allah kimisine “Yürü ya kulum” demiş. Ben onu “Yürü, yaz kulum” anladım. Yürü anca gidersin manas..