Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Mart '10

 
Kategori
Spor
 

Galatasaray'ı Fenerbahçe'den ayıran temel farklar

Galatasaray'ı Fenerbahçe'den ayıran temel farklar
 

Başarının anahtarı biraz da bu iki unutulmaz futbolcunun yüzünde görünmüyor mu?


Galatasaray bir maçı eksik Bursaspor’un dört puan önünde ligin zirvesine kurulurken, Fenerbahçe’ye beş, yine bir maçı eksik Beşiktaş’a sekiz puan fark atmış durumda. Bursaspor şu an ligimizin en önemli gündemi olmayı sürdürüyor. Bir anlamda birkaç senedir ligin tepesinde Sivasspor’un yapmaya çalıştığı şeyi bayrak yarışı misali alıp götürmeye çalışıyor.

Üstelik “Uygun” Sivasspor’dan çok daha “Sağlam” bir Bursaspor görüntüsü ve duruşu var.

Galatasaray yaşadığı bunca maddi sıkıntıya rağmen nasıl yıllardır Fenerbahçe ile bu kadar başa baş ve hatta konu futbol takımı ise daha başarılı bir çizgiye oturmuş olduğunu yıllardır bir çok Fenerbahçeli kendi arasında sıklıkla konuşur durur.

Üstelik Ali Şen’in muştusuyla birkaç sene sonra Stadyumu tamamlanmış ve üçüncü köprünün tam da üzerinde yer alan Riva Projesi’nin hayata geçmesiyle ekonomik anlamda Fenerbahçe’yi yakalayacak bir Galatasaray’ın geçiş dönemini bu kadar kayıpsız atlatıyor oluşu mevcut Fenerbahçe yönetiminin ve özellikle futbol takımının çok büyük bir başarısızlığıdır.

Fenerbahçe’nin bugün içinde bulunduğu görüntü Galatasaray’ın başarısını biraz daha belirgin hale getirmektedir.

Pazar akşamı, Fenerbahçe maçındakinden çok daha agresif ve ofansif bir Kasımpaşa karşısında hücum gücü zengin ve sonuç olarak da bol gole imza atmış gösterişli bir Galatasaray izledik.

Örneğin “Uygun” Sivasspor’un “Sağlam” Bursaspor’dan farkı futbolcu karakteri orta Avrupa ekolü tarzı futbolculardan kurulu; oysa Bursaspor bunun yanında ekstra, yetenekli ve hücum gücü yüksek futbolculara sahip olmasıdır.

İşte Galatasaray’ı da Kasımpaşa karşısında üstün kılan taraf da böylesi futbolcularını ilk defa bir arada oynatmasıydı. Zenginliğiyse bir o kadar da sakat oyuncunun tribünlerde maçı izliyor oluşuydu.

Hani, ligin ikinci yarısında takımların transfer politikalarını birbirleriyle kıyaslarken bunun bir zenginlik mi yoksa karmaşa mı olacağını yaşayarak izleyeceğiz, demiştik ya; gün bugündür.

Fenerbahçe’yi Galatasaray’dan ayıran temel fark da ilk önce burada futbolcu özelinde ortaya çıkıveriyor.

Fenerbahçe’nin Keita ayarında bir futbolcusu yok.

Fransız Lille takımının Fenerbahçe’yi elemesinde çok önemli katkı yapan Hazard isimli futbolcuyu yakından izleme şansınız oldu mu?

Dikkat ettiniz mi?

Hazard, Deivid, Mehmet Topuz ve Özer karışımı bir futbolcu gibi oynuyordu; çok etkiliydi. Bilica’nın futbolcu özelliklerini silikleştiren bir adamdı ve Fenerbahçe’nin turu geçememesinde başrol oyuncusuydu.

Fenerbahçe’nin Hazard gibi bir oyuncusu da yok. Maliyeti ne kadardır bilmiyorum ama Fenerbahçe yıllardır bu tipte bir oyuncu bulup Türkiye’ye getiremedi.

Yıllardır Fenerbahçe Kulübü değil miydi yabancı futbolcu sınırlandırılmasının kaldırılmasını isteyen?

Fenerbahçe’nin bu başarısızlığının geri planında yatan gerçeklerden bir tanesi de kadrosunun kırılgan futbolculardan kurulu olmasıdır.

Kasımpaşa zaferinin ardından, bu Fenerbahçe’ye göre zaferdir çünkü Yılmaz Vural’ın takımı Kadıköy’de net bir galibiyet almıştı, sahaya inip futbolcularını sarmaş dolaş kutlayan Haldun Üstünel’in görüntüsünün ardında da bir gerçek gizlidir.

Bu giz, Galatasaray’ın iki sene önce başında bir teknik adam yokken bile şampiyon olmasını sağlayan gücü de içinde barındırmaktadır. Ondan önceki iki sene önce de yine Daum’un gösterişli Fenerbahçe kadrosunun önünde şampiyonluğa ulaşan böylesi bir Galatasaray’dı.

Fenerbahçe’nin ne kadrosunun içinde takımı alıp sürükleyecek böyle bir futbolcusu var ne de Haldun Üstünel tarzı bir yöneticisi…

Fenerbahçe sportif direktörü Aykut Kocaman’ın Aziz Yıldırım ile yaptığı imza töreninden bu yana mesafeli duruşu ve hiç gülmeyen yüz ifadesine bakınca insan ister istemez "bu takımın içinde çözülmesi olanaksız büyük bir sorunu varmış" hissine kapılıyor. Hatta sorun yoksa bile bu ifadenin çekeceği negatif enerji ile yoktan bir şey ortaya çıkacağına bile inanabiliyor.

Aykut Kocaman’ın her maçı futbol takımından en uzak ve tenha bir köşede tek başına izlemesini Haldun Üstünel’in sahaya ve takıma en yakın yerde konuşlanması bile bir detayın altını çiziyor, kalınlaştırıyor.

Bu iki yöneticiyi birbirleriyle kıyaslamak çok doğru olmasa bile televizyonlara yansıyan görüntüler bize bir takım şifrelerin çözümü için anahtarlar sunuyor.

Bu kıyaslamalardan kimse alınacak bir şey çıkarmasın.

Fenerbahçe nasıl altyapı, tesis, marka ve şirket yönetimi bakımından nasıl başarılı olmuş; herkesin gıptayla baktığı bir Stadyum inşaatı yapmış, diğerlerine bu anlamda örnek teşkil oluşturmuşsa, yapamadığı veya başkalarının gerçekleştirdiği ve temelinde “insan” olan ilişki sorununun çözümü konusunda da kendisine pek ala örnek arayabilir, bu ezeli rakibi olsa bile.

Fenerbahçe her sene bu farkın biraz daha açılmasına yardımcı oluyor.

Seneye Bursaspor'un yıldız futbolcusu Sercan'ı transfer etmekle bu sorunu çözeceğini düşünmek de en büyük yanılgı oluyor.

Uzay Gökerman

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..