Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Kasım '09

 
Kategori
Spor
 

Galatasaray'ın üçlükleri Fenerbahçe'yi bitirdi.

Galatasaray'ın üçlükleri Fenerbahçe'yi bitirdi.
 

Fenerbahçe’nin son üç sezon sonunda kazandığı bir karakteri var. Tanjeviç yıldızları yok ederek takımı için ter döken ve biraz da verdiği taktiği sahaya yansıtacak oyunculardan kurulu bir takım yarattı. Takımın boyu uzadı; milli takımın, Euroleague’in ve kuşkusuz ligimizin en iyi üç uzununu kadrosunda bulunduruyor artık. Öyle olunca da oyun stratejisi boyalı alan üzerine kurulmaya başladı. Hem hücumda hem de savunmada Fenerbahçe bu üstünlüğünü bütün maçlara yansıttı. Hafta içinde Siena maçında Euroleague'in en favori takımına zor anlar yaşattı.

Sadece Galatasaray maçının hücum tarafı hariç…

Fenerbahçe’nin bu maçı kaybetmesinde boyalı alana dev oyuncularını sokamaması, soktuğunda da yeterince verim alamaması çok etkili oldu. Ancak aynı oyuncuları savunmada olağanüstü şeyler başarmış, bölgeyi tamamen kapatarak Galatasaray’ın kendilerine göre kısa oyuncularının buradan hücum edememesine neden olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle Fenerbahçe'nin uzunları ikinci devre savunmada ortaya çıkıp Galatasaray'ın skor üretmesine engel oldular. 4. periyotta Galatasaray'ın sadece 6 sayı bulmuş olması çok ilginç bir veridir.

Maçla ilgili ilginç bir istatistik:

İlk yarı sonucu: Galatasaray CC 35 - Feberbahçe Ülker 29

İkinci yarı sonucu: Galatasaray CC 21 - Feberbahçe Ülker 27

Bu veriler ışığında Galatasaray'ın maça ilk yarı hatta birinci periyotta yaptığı mücadele ile tutunduğunu, Fenerbahçe'ninse dengeli ama kendi standardı ve ortalamalarının altında oynadığını söyleyebiliriz.

Fenerbahçe çok tutuk başlarken, Galatasaray’ın maçı alma azmiyle dolmuş sporcuları üst üste özellikle dış şutlardan buldukları basketlerle kontrolü eline aldı. Oyunun bu bölümünde Cemal Nalga, Rancik, Jasaitis çok etkili olurken, Galatasaray adına maçın adamı Murat oldu. Kritik anlarda potaya gönderdiği üçlüklerin hepsi neredeyse girdi. Kuşkusuz Evren de benzer bir misyonla sahada bitirici atışlar yaptı.

Galatasaray’ın maçın bütün istatistiklerinde geri kalıp tek bir bölümde Fenerbahçe’ye karşı üstünlük kurduğunu, onunda üçlükler olduğunu görüyoruz. Bu da skora etki eden bir şey olduğu için sonuca götürdü takımı. Galatasaray devreyi %70 gibi çok yüksek bir yüzde ile bitirirken, bu ikinci devre düşse de yine maçın en önemli ve kırılma noktalarında ön plana çıktı.

Fenerbahçe’yi maç boyu taşıyan ve %78’lük bir oranla belki de normal sürenin 56-56 beraberlikle bitmesine yardım eden serbest atışların özellikle maçın ikinci uzatmasında terse dönüp Oğuz ve Greer’in ellerinde yok olunca maçın da yitirilmesine yardımcı oldu. İlk devrenin tamamlanmasına 3.05 dakika kala skor 26-20 ve Fenerbahçe 17 dakikadır mücadele edip sadece 20 sayı atabilmiş, bunun da 6’sı serbest atıştan gelmişti.

Galatasaray’ın sadece pota altı değil, boyalı alanın tamamını Fenerbahçe’ye kapattığı bir maç izledik. Böyle olunca da sezon ortalaması 81 sayı olan Fenerbahçe iki uzatma ve 50 dakika sonunda sadece 72 sayı atabildi. Galatasaray ise sezon ortalaması olan 76 sayıya yakın bir değer olan 74 sayısına ulaştı ki bu da Fenerbahçe’nin sezon ortalamasına yakın bir değerdi yani Fenerbahçe yemesi gereken, Galatasaray da atması normal olan sayılara ulaşmış ancak Fenerbahçe %11 oranda daha az atınca bu maçı kaybetmiş oldu.

Fenerbahçe’nin maça tutunmasına neden olan oyuncusu böyle maçların adamı Ömer Onan’dı. İlk uzatma periyodunun bitmesine 6 saniye kala dışarıdan duyduğu düdük yüzünden maç boyu koruduğu konsantrasyonunu devam ettirebilse, bire bir kaldığı son hücumda uzun mesafeli şut çekmek yerine o sevdiği turnike atışına gitse zaman tükenecek, oradan ya sayı ya da faul çıkacak, birini bile soksa belki de maçın sonucu böyle olmayacaktı. Bu da basketbolun, sporcu açısından tılsımı çözülemeyen kader anlarındandır. Bütün maçı iyi oynarsınız ancak son bir şey daha yapmanız gerekir ve siz onu yapmazsınız tarih başka yazılır. Ömer Onan için de bu maç bu şekilde hatırlanacaktır.

Ancak bu düdük yine maçın ikinci uzatma periyodunda yine Fenerbahçe hücum ederken bu sefer maçın hakemi tarafından da duyuldu ve hiç olmayacak bir şekilde maçı durdurdu. O an Fenerbahçe atış pozisyonundaydı. Kuşkusuz düdükten sonra 2 saniye kalmıştı ve bu sefer savunması oturmuş bir takıma karşı hücum etmek zorundaydı Fenerbahçe ve acele atılan uzun mesafeli şut çemberden döndü ve Fenerbahçe’nin potasına basket olarak girdi.

Yani maça sanal bir düdük damga vurdu.

Kuşkusuz bütün maçı bu iki düdüğe bağlayamayız. Ancak kader anı olduğunu konuşabiliriz.

Uzatma periyodunda sazı eline almaya çalışan Fenerbahçe’nin kariyerli basketbolcusu Greer’in maç boyunca çok etkisiz olduğunu gördük. Ayrıca Fenerbahçe’nin en kariyerli oyuncularından Giricek’in de hala bir maça damga vuramamış olduğunu da.

Galatasaray maçı bir final havasında oynadı ve kazandı. Bu kadar çok isteyince ve Fenerbahçeli basketbolcular da bir Euroleague soğukkanlılığıyla olaya yaklaşınca basket topu sarı kırmızılı formayı daha çok sevdi.

Heyecanı çok yüksek, mücadele seyri zevkli, ayrıca kaliteli bir derbi oldu.

Tanjeviç üçüncü yılında yine deplasmanda maç kazanamadı.

Olaylara gelince... Oraya gelmeyelim ve yarın çok daha detaylı olarak masaya yatıralım.

Uzay Gökerman

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..