- Kategori
- Gündelik Yaşam
Gazen Gevreği...
Bu kentte doğdum ben, içinden “nehir” geçen; Adana da…
Yıllar geçmiş ne kötü!
Unutulmaz dediğim tüm duygularım “küllenmiş” bile…
***
Mevsimler çok hızlı geçiyor ama bu kentte “yaz” hiç eksik olmaz…
Çoktandır unutulmuş buluşmadır “kışın adı”
Her sabah biriyle buluşacakmış gibi uyanmak için uyanılır bu kentte…
***
Yarına çıkmam korkusu “yoktur…”
***
Tek sorun bu kentin “aynaları” çok acımasızdır, şak diye vurur yüzünüze;
Terkedilişlerinizi,
Acılarınızı, özlemlerinizi, uçsuz bucaksız yalnızlığınızı…
***
Özlemeyi “öğrendiğim” yerdir burası…
***
Artık takvim yaprakları gibiyim; giderek azalıyorum…
Her gün “bir eksiliyorum”
Kendi “perdem de “ yazılmış ne varsa onu oynuyorum…
***
Elimde ne olursa olsun, artık oflayarak yürüyorum, çoğu zaman kalabalıklar arasında
Ve cehennem sıcaklarında…
Kalabalık ama o kadar; kimseyi tanımıyorum onlar da beni…
***
Kimi zaman kaldırımın kenarın çöküyorum, kimi zaman kaldırım banklarına,
Yürümekten midir bilmiyorum; acıkıyorum!
Gözlerim onu arıyor, kokusu burnumda; “gazen gevreği”
***
Kibarcası “ Simit!”
***
Canım çekiyor, kalkıyorum oturduğum yerden, en yakın “simitçiye”
Dört bazen beş adet alıyorum…
Ah diyorum yanında bir “çay” olsa, demli, yanın da “beyaz peynir…”
***
Koşar adımlarla eve gidiyorum,
Kapıyı çalıyorum “sen mi geldin” diye soruyor bizimkisi, parola sorar gibi,
Neyse ki parola elimde; gazen gevreği…
***
Elimde simitler giriyorum, muhterem eşim görür görmez; yine mi diyor…
“Gazen gevreği…”
Nereden bilsin çay ve simidin “yalnızlığımı” paylaştığını, bilse “kıskanır” biliyorum…
***
Ne fayda…
***
Yudumladığım her çay da, ısırdığım her lokma da; bir dakika bir saat, bir saat bir gün, bir gün bir ay, bir ay ise bir yıl gibi geliyor bana…
O yüzden iyi anlaşıyorum, “çay ve gazen gevreğiyle” avutuyorum kendimi…
***
Diniyor acılar, bitiyor tuzlu gözyaşları, unutuluyor “aşklar”
***
Bazen de içim kararıyor,
Ne yediğim gazen gevreğinden ne içtiğim “çaydan” tat alamıyorum…
Uyuduğum uykunun bile anlamı kalmamış…
***
Yıllar geçmiş; mevsim “sonbahar”
***
Hiç inanmazdım bir gün kendi kendime konuşacağıma, nereden bilirdim ki, zamanın merdiven basamakları gibi tükeneceğini…
Durmadan bıkmadan korkmadan usanmadan çıktım o merdivenleri
Şimdi “iniyorum…”
***
Günleriniz “gazen gevreği” tadında “çay” sıcaklığında olsun, yüzünüz
Şansınız ve bahtınız hep gülsün efendim…
Erdoğan ÖZGENÇ
Adana 11.11.2015 12.30