Gazze katliamı: Obama’ya ilk suikast

<ı>

<ı>“Açıklara açıldım
<ı>Açıklara
<ı>Beni bütün dillerle çevirdi dalgalar
<ı>Ve kırdı
<ı>Dize
<ı>Dize
<ı>Açıklara açıldım
<ı>Açıklara
<ı>Gemim açık denizlerde kudurdu
<ı>Kendi vatanında aramakta vatanını
<ı>Kalmak
<ı>Kalmak için
<ı>Kitapta sancılanan nağmelerle
<ı>Kapıya üşüşen sineklerle
<ı>Yalnız başıma kaldım
<ı>Kim öğretecek bana okumayı yazmayı
<ı>Bir kelebek gibi rüzgârda
<ı>Kim çoğaltacak kanatlarımı açıldığım bu yolda
<ı>Bir ömür boyu bu yerde
<ı>Kitaplarla yaşamak
<ı>Bekçilerle yaşamak
<ı>Taş kesilmiş bir ağızla yaşamak
<ı>(...)”

Filistinli şair Muin Bessiso’nun insanı derin bir suskunluğa sürükleyen bu şiirini daha önce de bir blogumda kullanmıştım. Filistin’in acısını ve çıkmazını bundan daha iyi anlatan bir edebi metin zor bulunur sanırım. “Taş kesilmiş bir ağızla yaşamak” zorunda kalan Filistinliler değil (onlar öldüler çünkü) biziz bugün. Ulusu, dini, dili ne olursa olsun göğsünde bir vicdan taşıyan herkesi şoke eden, öfkelendiren ve isyana sürükleyen bir katliama uğradı yine Filistinliler…

Ne söylenebilir ki bilmiyorum. Bu konuda söylenmemiş bir söz kaldı mı?

Adını hatırlayamadığım bir yazar Gazze’de daha önce yaşanan benzer bir katliam için “el kadar yerde dünya kadar ayıp” demişti. Çok doğru bir tanımlama… Ortadoğu insanlığın satranç tahtası bugün… Bildiğimiz tarih boyunca da hep öyleydi. Tevrat’ı bir tarih kitabı olarak da okuyabilirsiniz. Orada tasvir edilen savaş sahnelerindeki vahşet İsrailoğullarının bugünkü katliamlarını aratmaz. Aynı benmerkezci görüş, “öteki”ye karşı aynı düşmanlık bundan 3 bin yıl öncesinde de mevcuttur. İsrailloğullarının Mısır’dan çıkışta içlerine yerleşen, Babil kralı Nabukednazar tarafından Filistin’den kovuluşlarında pekişen, Avrupa’daki sürgün ve pogromlarla desteklenip Hitler’in Holokost’unda zirveye ulaşan derin var kalma korkusu kendi nazarlarında her türlü çılgınlığı ve barbarlığı mübah kılıyor.

Ve ne acı ki tarih boyunca çektikleri o acıların bedelini kendilerine o zulümleri uygulayanlara değil zavallı Filistinlilere ödetiyorlar. Bir kez daha mazlumun zulmüne şahit oluyoruz.

Tabii İsrail’in yeni Gazze katliamı basit bir var olma mücadelesinden ibaret değil. Ortadoğu denen bu satranç masasında hiçbir hamle tek başına yalın bir anlam taşımaz. Tıpkı Hamas’ın altı aydır süren ateşkesi âlâ-i vâlâ ile dünyaya duyurup hemen ertesinde İsrail’e füze fırlatma hamlesinin arkasında başka hesaplar olduğu gibi İsrail hükümetinin ona böyle vahşi biçimde karşılık vermesinin geri planında da iç ve dış politik hesaplar var.

Gözlemciler Hamas’ın ateşkesi sona erdirmesinde Batı Şeria’daki El Fetih yönetimini köşeye sıkıştırıp orada da iktidarı ele geçirme hesabı olduğunu vurguluyor. Zaten daha İsrail saldırısı olmadan önce Hamas’ın ateşkesi uzatmayacağını bu şekilde vurgulayarak duyurması bana da tuhaf gelmişti. Arkasından Hamas'ın füze saldırısını bahane eden İsrail’in vahşi saldırısı geldi. Aynen Hamas’ınkinde olduğu gibi İsrail hükümetinin saldırısı da basit bir karşılık verme hareketinden çok daha fazla anlam içeriyor. Her şeyden önce İsrail’in halen işbaşındaki yönetiminin muhalefetin eleştirilerini kesme ve yaklaşan seçimlerde oy kaybetmeme kaygısı var. Bence onun dışında ve yanında asıl önemli etken ise ABD’nin yeni başkanı Obama’ya İsrail tarafından gönderilmiş bir “hoş geldin, dikkatli ol ben buradayım” mesajı bu…

İçerde “değişim” sloganıyla seçim kazanan Obama dış politikada da Bush yönetiminin tersine, nispeten daha barış içinde bir dünya istediğinin işaretlerini vermişti. Aslında kendisi henüz bu noktaya pek fazla vurgu yapmadı ancak bütün dünyanın beklentisi bu yöndeydi ve Obama da en azından şu ana kadar bunun tersi yönde bir beyanda bulunmadı.

İşte İsrail’in Hamas’ın derme çatma füze saldırısına karşı bu derecede ağır bir karşılık vermesinin arkasında bence Obama’nın olası yumuşama ve barış ve girişimlerini daha şimdiden bloke edip devre dışı bırakma planı var. Gazze saldırısı, ABD’li ırkçıların bir suikastına uğrama ihtimali hayli yüksek olan Obama’ya karşı girişilmiş ilk suikast aslında… İsrail, Obama’yı daha göreve başlamadan barış politikalarıyla kendisi arasında bir tercih yapmak zorunda bıraktı. Hiçbir ABD başkanının İsrail’in karşısında pozisyon alma imkânı zaten yoktur. İsrail ve savaş lobisi Obama gibilerin ufacık barış girişimlerine bile tahammül edemez.

Ortadoğu’daki savaştan beslenen petrol devleriyle, silah sanayiyle koskoca bir dünya sistemi var. Onların doymak bilmez hırsı İsrail’in kendisine düşman bir coğrafyada hayatta kalma korkusu, bir terör devleti olarak silahtan ve şiddetten başka ilişki biçimi tanımama refleksi, Arap liderlerin aptalca iktidar savaşıyla birleşince işte Gazze’deki bu barbarlık manzaraları ortaya çıkıyor.

Zavallı Filistinliler ve onların yaşadığı dehşetin kolları bağlı tanığı bizler… “Taş kesilmiş bir ağızla yaşa”mıyoruz bile; taş kesilmiş bir yürekle donup kalıvermişiz.

Çoğaltabilecek miyiz kanatlarımızı bir gün?

….

<ı>*Muin Bessiso- "Kaside"/Çağdaş Arap Şiiri Antolojisi/ Çeviren: Metin Fındıkçı/Toros Kitaplığı

Foto: www.radikal.com.tr