Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ekim '10

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Geç kalmak

Geç kalmak
 

Hayat; soluk soluğa yaşadığımız bir bayrak yarışıdır, zamana karşı yarıştır bir anlamda. Zaman ise görecelidir. Bilimsel göreceliğini bir yana bırakıp gündelik yaşam içindeki göreceliğine bakarsak görürüz ki; sevdiklerimizin yanında mutluyken, onlara doyamıyorken saatin akrep ve yelkovanı maraton koşucuları gibi koşar, tüketir dakikaları, saatleri. Oysa aynı saatin akrebi ve yelkovanı kötü anlar söz konusu olunca antika bir araba gibi bir türlü bitirmek bilmez gideceği yolu.

Bazı insanlar bir türlü barışamazlar saatle, hep geç kalırlar. Geç kalacaklarını anladıklarında daha bir telaşlanırlar. Elleri ayaklarına dolanır, sakin anlarından daha da geç kalırlar gidecekleri yere. Bir kısır zaman döngüsü sarıp sarmalar bu tür insanları.

Hiçbir şeye geç kalmayan, her yere zamanında yetişen biri var mıdır, bilemiyorum. Başak burcu kadını olduğumdan mıdır bilmem, geç kalmak kitabımda yazmaz benim:) Ne yapar eder; verdiğim randevuya, gideceğim sinemaya, bineceğim servise, dinleyeceğim söyleşiye hep zamanında yetişirim. Yolda yaşanabilecek olası aksilikleri hep hesapta tutarım tabii bunu sağlamak için.

Hayatın herkese aynı şekilde gülümsemediğini biliyorum. Geç kalmak sadece randevuyla, yola düşmekle ilgili bir eylem değil çünkü. Canlı olmanın ve duygu-düşünce sahibi olmanın yaşatacağı güzellikleri kastediyorum. Kimimiz aşık olmakta geç kalırız, kimimiz evlenmekte, kimimiz çocuk sahibi olmakta, kimimiz gerçek bir dost bulmakta. Daha da ötesi; özür dilemekte, teşekkür etmekte, değer bilmekte, en çok da sevgimizi söylemekte geç kalırız.

Murathan Mungan'ın Yalnız bir opera şiirindeki en bilindik dizeler, kim bilir kaç insanın iç sızlatan gerçeği olmuştur.

'Eylül'de aynı yerde ve aynı insan olmamı isteyen' notunu buldum kapımda.
Altına saat: 16.00 diye yazmıştın, ve 16.04'tü onu bulduğumda.
Daha o gün anlamalıydım bu ilişkinin yazgısını
Takvim tutmazlığını
Aramızda bir düşman gibi duran zamanı
Daha o gün anlamalıydım
Benim sana erken
Senin bana geç kaldığını.


Zaman kavramı sık sık kontrolümüzden çıkar. Yapmak istediğimiz onca şey, bizler yaş aldıkça yükselen bir seyir balonundan atılan ağırlıklar gibi geride kalır. O ağırlıkları attığımız sürece yükselebiliriz zaten. Yapamadığımız, öğrenemediğimiz şeyler için yakınıp durmaktansa, ya yapma / öğrenme yolunda hızlı adımlar atmalıyızdır, ya da zaman yaratamayacağımızdan eminsek yükselişimize onlarsız devam etmeliyizdir. Hayat, geç kaldıklarımız için yakınmaya değmeyecek kadar kısa çünkü.

Feridettin Attar'ın Pendname'sinde dediği gibi;
Elden gittikten sonra geri döndürülmesi imkânsız şeyler dörttür; ansızın ağızdan çıkan bir söz, yayından fırlamış bir ok, olmuş bir kaza, boşuna harcadığın bir ömür.
Bu söz dizisi lise yıllarımdan beri kılavuzluk yapmıştır bana. Şimdilerde ise; yaşım ellibeşi aşmışken ve ben, yaşadığım hayatın değerini lise yıllarımdakinden daha iyi biliyorken, Can Dündar'ın yazdığı Ödünç hayatlar yazısının Erel Bleda tarafından şiirleştirilmiş hâlinden daha çok etkilenmeye başladım.

Yaşamak değil bizi bu telaş öldürecek,
Bırakın Paris'te ılık rüzgârlarla
Taratmayı saçlarımızı,
Sevgilimizle doyasıya sohbet bile edemedik biz,
Gözümüz saatte söyleştik hep,
Koşuşur gibi seviştik, yarışır gibi çalıştık.
Hep yetişilecek bir yerler vardı,
Aranacak adamlar, yapılacak işler,
Bir sonraki günün telaşı,
Bir öncekinin terine bulaştı,
Başkalarının hayatı bizimkini aştı,
Kör karanlıkta çalar saat sesi,
Kuşluk vakti kızarmış ekmek kokusu,
Veya yavuklu öpücüğü ile uyanma düşlerini,
Hababam erteledik,
20 li yaşlardan 30 lara kurduk saatin alarmını.
30 lardan 40 lara, sonra 50 lere
Öyle yanlış kurgulanmış ki hayat,
Kuşlukta uyuma imkanı sunduğunda size,
Artık uyku girmez oluyor gözlerinize,
Doyasıya söyleşmek, telaşsız sevişmek
İmkânına kavuştuğunuzda,
Söyleşecek sevişecek kimse kalmıyor yanınızda
Özenle yarına sakladığınız
Bir sarı lira gibi ömrünüz,
Vakti gelip de sandıktan çıkarttığınızda,
Bir de bakıyorsunuz ki
Tedavülden kalkmış,,,,

 
Toplam blog
: 261
: 2212
Kayıt tarihi
: 23.07.07
 
 

1954 Antalya doğumlu ve Antalyalı'yım. Ülkemin ve özellikle bu şehrin sevdalısıyım. Sanatın pek çok ..