Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Eylül '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Gece günlükleri - 2

Gece günlükleri - 2
 

Ramona bu vampire pek ısınamamıştı. Ama o her zaman böyleydi. İlk izlenimleri kötü olurdu. İlk gördüğünde nefret ettiği kişiler genelde daha sonra en yakın arkadaşları olurdu. Bu kızda biraz itici gelmişti ki bu tabir hiçte uygun değildi.Her vampir tabii ki itici olacaktı.Bu onların özelliğiydi. Böyle olmaları gerekiyordu.

Linda haklıydı. Her vampir arkadaşları olamazdı. Onlar arasında da dost-düşman ilişkileri elbet vardı. Ama hiçbir zaman insanlardan nefret ettiği kadar kimseden nefret edebilirdi. Linda'ya baktı. Ona her baktığında gözleri dikkatini çekiyor ve o an geliyordu aklına. Beynini kolayca kullanabiliyordu artık. Bunu çok iyi biliyordu.

Linda da kendilerini düşünüyordu. Tanıştıkları zamanı... Ne tanışmaydı ama. İlk karşılaştığı vampirdi. O zaman yalnızca 13 yaşındaydı. Ama onun içinde her zaman bir kötülük ve nefret dalgası vardı zaten. Bu ormana gelmesi bir tesadüf değildi. O andan beri bu düşünceden hiç vazgeçmemişti. Ormana girdiği an bu karanlık yere doğru sürüklemişti onu ayakları. Ve daha sonra boynunda hissettiği hoşuna giden müthiş acı. Acı çekmeyi seviyordu Ramona.

Ramona bir vampir için genç sayılırdı. Henüz yüz elli yaşındaydı. Ama olması gerekenden fazla tecrübeliydi. Ve hala o gizemli güzelliğini koruyordu.

" Bilemiyorum. Haklısın. Bırakalım da seçimini yapsın. "

Ramona bunları sert bir çekilde söyledi ve vahşet dolu gözlerle kıza baktı. Bu kızda garip bir şey vardı. Yoksa yanılıyor muydun? Yanılamazdı. Kesinlikle geçmişte bir zaman yaşanmış ve ya ilerde yaşanacak bir şey vardı. Yoksa Ramona böyle hissetmezdi.

" Arkadas veya dusman bunu kendi sececek. "

Linda böyle söylemişti. Arkadaş... veya düşman... Zor bir seçimdi. Norjé bundan emindi. Böyle bir şeyi kendisi seçmek istemiyordu. Belki de bunu zaman belirleyecekti.

" Bence böyle birşeyi zaman belirlemeli. Sizi tanımıyorum. Siz de beni tanımıyorsunuz. O yüzden şimdilik karar veremem. "

Norjé çok kesin konuşmuştu. Bir karşılaşmayla tanıdığı kişilerle hemen dostluk kuramazdı. Arkadaş diyebiliyordu ama bundan çok da emin değildi. Onlara hemen düşmanımda diyemezdi. Çünkü kişiliklerini bilmiyordu. Eğer eski arkadaşlarına benziyorlarsa yada gerçek bir karakterleri varsa arkadaş olurlardı.

Linda'nın yanındaki kız Norjé'ye korkunç bir şekilde bakıyordu. Bu Norjé'nin hoşuna gitmişti. Her zamanki gibi gülümsüyordu alaycı bir şekilde. Norjé bir anda ciddileşti. Karşısındaki vampire bakıyordu. Göz göze gelmişlerdi. Bir şeyler hissediyordu. Hafif bir rüzgar esmeye başladı. Gözleri hala kızdaydı. Sarı saçlı, mavi gözlü kızda. Birşeyler vardı ama...

Linda tiz bir kahkaha attı, bu kahkaha tüm ormanda çınladı çok uzakta kuşların havalandığını duyabiliyordu Linda. İki kızı süzdü Romana’yı her gördüğünde mezarlık aklına gelirdi ve ondan sonrasını takip eden olaylar. Linda kendisine verilen vampirliğin bir hediye olduğuna inanırdı başlarda ama artık sıkılmıştı, normal bir hayatı olsa şimdiye ölmüş olacaktı. Bu düşünce Linda’yı anlamadığı bir duygu içine soktu. Son zamanlarda geçmişini çok yad eder olmuştu, bu da onun artık sıkıldığının kanıtıydı.

Linda hiçbir şeyle çok uğraşamazdı, ama uzun süre yaşamaktan sıkılacağı aklına gelmezdi. Ya da yaşamaktan değil de artık insan öldürmekten bıkmıştı, yaşaması için ihtiyacı olan tek şeyi onları öldürerek almak artık ona çok canice geliyordu. Ama ne zaman insanları öldürmeyi bırakıp sadece hayvanlarla beslenmeyi düşünse, bir gün bile onlarla yaşayamayacağı için vazgeçiyordu. Hayvan kanı insan kanı gibi değildi daha damarlarından sizin vücüdunuza geçmeden soğuyordu. Belki de artık ölüm zamanı gelmişti, dünyada böyle yaşamaktansa…

Linda bunları düşünürken adeta başka dünyaya gitmiş gelmiş mezarlıkta yüzlerce kez yeniden yeniden ısırılmıştı. Şimdi ise yeniden ormanda Romana’ya ve Norje’ ye bakıyordu. Norje garip biriydi, gülümserken alaycıydı. Karşısında her an onu öldürmeye hazır bir vampir olduğunu hala anlamamıştı anlaşılan. Linda yeni tanıştıklarına şans vermezdi ve Romana gelmemiş olsaydı Norje’yi şu an öldürmüş olabilirdi.Linda hala ilk karşılaştıklarındaki gibi sert ve soğuktu, böyle olması çoğu kez hayatını kurtarmıştı, işte bu yüzden öğrenmişti karşısındakine alaycı olmamayı.

“ Birini kendine düşman veya dost seçmek için emin ol tanımana gerek yok… Ve biraz daha karşımda öyle – Alaycı bir şekilde- durursan seçme şansını sana bırakmayacağım canım . Ve eğer seçme şansını sana bırakmazsam yazık olur “

Sesi hala soğuktu, ölüm gibi soğuk.

Romana Linda ile konuşması gerektiğini düşündü.Hala bu kıza karşı beslediği garip duygudan vazgeçememişti.Hala ya kendisini ona yakınlaştıran ya da uzaklaştıran bir şey vardı.Kız hala kendisine bakıyordu.Beynini biraz zorluyordu.Ama kafası çok karışıktı.Kızın ne hissettiğini , ne düşündüğünü bir türlü anlayamıyordu.Konsantre olamıyordu bir türlü.

Bir kez daha Linda ile konuşması gerektiğini düşündü.Ah Linda!En yakın dostu.Ona bu iyiliği yapan dostu.O olmasaydı belki ölmüştü.Bunu düşünmek bile istemiyordu.Belki son isteyeceği şeydi.Sonsuza dek yaşama fikri, insanları öldürme düşüncesi, tüm dünyaya egemen olmak.Belki de bu onun idealiydi.Hiç düşünmemişti.Belki de... Linda kararlıydı.Ama daha fazla burada durmak istemiyordu.

" Linda! "

Sesi buz gibi çıkmıştı.Sanki emir verir gibi konuşmuştu.Daha önce Linda'ya karşı böyle bir sesle hitap etmemişti.

" Gitmeliyiz! Bir an önce. Konuşmalıyız!.. "

 
Toplam blog
: 12
: 1272
Kayıt tarihi
: 11.02.07
 
 

14 yaşındayım, küçüklüğümden beri yazar olmak istemişimdir. 7 yaşımda okumayı öğrendikten sonra, yaz..