- Kategori
- Felsefe
Gece
Suratı avucundaki kağıtla birlikte buruştu. Olmuyordu, yapamıyordu, içindekini öldüremiyor, yüreğindekileri kağıda dökemiyordu. Bir kez daha yenilmişti. Kalemi parmaklarının arasında çevirirken "başka sefere" demek gelmedi içinden.
Yerinden kalktı. Ter içindeydi. Perdeyi araladı, sokak lambaları yanmıyordu. Onlara sapanla taş attığı günler geçti aklından. Biraz olsun açılmıştı.
Canan uyuyordu. Onu uyurken seyretmeyi severdi. Masumiyetine inandığı yegâne insandı O. Teninin kokusuna sevdalı olduğu kadındı.
Abajurun ışığını söndürüp koltuğa uzandı. Biraz olsun rahatlamıştı.
Geceye; varlığa açtığı savaşın siperine sığındı.
Ve karanlığın en karasını çektiği içine.
Ahmet Güreşçioğlu