Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Haziran '08

 
Kategori
Deneme
 

Geçmişe özlem mi ? Yoksa bir boşluk mu

Geçmişe özlem mi ? Yoksa bir boşluk mu
 

BİTEN GÜN


Geçmiş  Belli. Ya Gelecek !

1960 kuşağı insanlar şöyle bir çocukluk yıllarına bir gidelim ve acı tatlı günleri bir yâd edelim, ne dersiniz. O zaman ile bu zamanı belki mukayese ederken gelecek nesillere bir şeyler aktarma imkânlarını da kafamızda canlandırmış oluruz.

Ayaklarımız üzerinde duruyor ve çevremizi tanımaya başladığımız yıllar da tek sınırlamamız kapı önünden ayrılma, akşam karanlığı çökmeden evde ol idi. Tabiî ki bu kısıtlama ve güven tabi ki mahalledeki kapı komşularına bakkal amcaya güvenden başka ne olabilir. O dönemlerde herkezin kapısında çifte arabalar felan yoktu, yollar tenha ve güvenliydi, araçlarda kafalık hava yastıkları felan da yoktu ibreler 120 yukarısı yani  ölüm dercesinde hız göstermiyordu. Yollar daracık idi sadece o zaman için bizlerin oyun alanı ve bir yerleri bir yerlere bağlayan dı. Televizyon bu kadar yaygın olmamakla birlikte muhabbetler dostluklar ve en önemlisi grupça geziler vardı. Yazın hafta sonu, atölyedeki yorgunluklar ailece veya babamın arkadaşları ile birlikte tabiî ki onlarında çocuklarıile birlikte düzenlenen geziler vardı. Kardeşçe oynanan oyunlar, arada bir top için kavgalar çıksa da hemen tekrar oynamak şartı ile küsmeler ve cilveleşmelerle birlikte hoş zamanlardı yaşananlar. Akşamları tandır muhabbetleri sobada kestane ya da mısır, kurutulmuş yemişler ve özellikle halen tadı damagımda olan mennegiç ile kuru incirden yapılan incir helvası ardından Babaannem2in anlattığı ve hiç sıkılmadan defalarca dinlediğimiz yaşamdan pay çıkaracağımız, örnek alabileceğimiz masallar ve hayat hikayeleri. Dağ eteğinde bulunan Çamların altında arkadaşlık muhabbetleri, Annelerimizin hazırladığı ekmek arası halis malis zeytinyağında yapılmış sağlıklı kızartmalar, öcceler, yumurta haşlamaları, tereyağlı ballı ekmekler. Ve yanaklar al al kendine öz güveni olan çocuklar, şehre kuş bakışı bakarak hayaller denizinde kaybolan sağlıklı çocuklar.

Cep telefonu mu o da ne insanın en rahatladığı ortamda bile yalnız bırakmayan sıcacık yatağına kadar girebilen bir alet. Özgürlükler zamanında çağa uydurulan ve her yerde ve her ortamda alışkanlık yapan hayatın vaz geçilmezi olan alet. Küçülen dünyayı biraz daha küçülten ve bir o kadar da hayatı kısıtlayan alet. Alsan olmaz atsan olmaz. Kullanmazsan olmaz, hasretliği, özlemi ve bence en önemlisi beyaz sayfalar üzerindeki mavili siyahlı mürekkep ile yazılı yüzlerce anı ile birlikte tarih açmış yazı sanatının kullanıldığı hasretlerin özlemlerin anlatıldıgı aşkın dahi bir başka yaşandıgı mektuplar tarih sayfalarında yerini almıştır. Evet, zamanın ve teknolojinin getirdiklerini mutlaka kullanacağız ancak unutulmamalıdır ki gelecek çok yeni yenilikler getirerek hayatın akışını değiştirmekle birlikte maalesef dostlukları ve yaşanan geçmiş gerçekleri değiştirmektedir. İnsanları daha bir menfaate itmekte egoizmi ön plana çıkarmaktadır. Toplumkları toplum, toplumları millet yapan ortak geçmiş ve örf adetlerin nesilden nesile aktarılmasıdır. Günümüz çocuklarına yeni teknolojilerle kavgadan ve savaştan oluşmuş oyunlardan başka ne verilmektedir. Yaşam varlığımız dahi ögretilmemektedir. Zaman bize iyi şeyler mi getiriyor yoksa bizlerden çok şeyler mi alıp götürüyor bilinmez. Saygılarımla.

27,11,2011

 
Toplam blog
: 84
: 2161
Kayıt tarihi
: 21.08.07
 
 

Sağlık sektöründe toplum sağlığı teknisyeni olarak çalışmaktayım. Yüksek okul mezunuyum. Konuşmay..