Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ocak '10

 
Kategori
Siyaset
 

Geçmişle yüzleşmek…

Geçmişle yüzleşmek…
 

Gerek bireyler, gerekse toplumlar ileriye umutla ve pozitif bakabilmek için geçmişleri ile doğru ve önyargısız olarak yüzleşebilmelidirler. Eğer bu yüzleşmeyi belirli aralıklarla adet haline getirirlerse, hem bireysel gelecekleri, hem toplumsal gelecekleri daha sağlam temeller üzerine kurulacaktır.

Dikkat edilirse, yüzleşme için iki ölçüt koyduk. “Doğruluk” ve “ön yargısızlık”

Medyaya, bloglara, hatta aile içindeki konuşmalarımıza baktığımızda, birçok konunun tartışıldığını görüyoruz. Fikir ölçeğindeki tartışmalara saygı duymaktan başka yapabilecek bir şey yok. Tabii ki olaylar üzerinde bireyin fikir yürütmesi normaldir, hatta gereklidir. Burada önemli olan anlatılan olay doğrumudur? Doğru ise, önü, arkası nasıldır? Yani o olayın cereyan etmesine neden olan etkenler nelerdir? O etkenler görünüşte yanlış izlenimini veren o olayı ne kadar meşru kılıyor? Bütün bunları bilmeden olayı yorumlamak, beklide istemeden de olsa saptırmak anlamına gelebilir ki, bu hem doğru bir yaklaşımı önler, hem de okuyucuyu yanlış yönlendirir.

Bir örnek verelim. Ben delikanlı iken, babamın nüfus cüzdanında ilişik ekmek karnelerini görmüştüm. Sorduğumda babam, ikinci dünya savaşı yıllarında ekmeğin karne ile kişi başı belirli bir oranda verildiğini anlatmıştı.

Şimdi siyasinin biri çıkıp ta o günlerin iktidar partisini eleştirmek adına, “Bunların becerebileceği ancak insanlara karne ile ekmek vermektir” şeklinde konuşması ne kadar haklıdır? Evet, ekmek karne ile verilmiştir. Ancak bütün dünyayı acılara boğan savaş yıllarının özeti bu cımbızla çekilmiş cümle mi olmalıdır? Veya, ekmeği karne ile veren iktidar, bu yüzden başarısız mıdır, kötü müdür?

Okuma yazması olup biraz araştırma yapmaya tenezzül edenler görecektir ki, o günkü iktidar, küllerinden yeniden doğmuş bir ulusu, yirmi üç yaşındaki bir cumhuriyeti, usta politikalarla savaşa sokmamış, canların yitmesini, anaların ağlamasını önlemiş, olası bir saldırıya karşı hazır tuttuğu ordusuna her şeyini ayırmıştı. Savaş yıllarının ekonomik durgunluğunda, yeni yeni ayakları üzerinde durmaya başlamış ülkemize bu pencereden bakınca o acı günlerde, karne ile ekmek bulabilmenin bile büyük bir rahatlık olduğu görülür.

Bu verdiğimiz örnek olayın önünü, arkasını, bildiğimiz için kesin yargılarla tartışabiliriz, inceleyebiliriz. Sanırım geniş bir inceleme geleceğimize olumlu etki edecektir.

Bazı olaylar da vardır ki, önü ve arkası hakkında yeterli kesin bilgi ve belge yoktur. Olan belgelerde anılara veya söylentilere dayalıdır. Bu tür olayları yorumlamadan mutlaka kesin bilgi ve belgeye ulaşmalıyız. Değilse, yapacağımız yorum kendi ön yargımızı yansıtmaktan öte gitmeyeceği gibi, bizi izleyenlerinde belki de yanlış kanıya sahip olmasına neden olur. İnsanları yanıltmak, ahlak dışıdır, günahtır.

Efendim, demokrasi var her türlü olayı tartışırız, yargılarız diyorsak, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olursak, bu kendi egomuzu tatminden başka bir işe yaramayacağı gibi, insanların beynini bulandırmaktan, hem onların, hem kendimizin enerjisini boşa sarf etmekten başka bir işe yaramaz.

İkinci ölçüt “önyargı”dır. İnsanlar şekil olarak birbirlerine benzeseler de, din, dil, ırk, milliyet gibi birçok aidiyetten dolayı olaylara farklı pencerelerden bakarlar. Bu yüzden farklı aidiyete sahip insanları ilgilendiren olayları inceler ve yorumlarken daha dikkatli davranmak gerekir. Gerçi kolay değildir, ama kendini karşındakinin yerine koyup olaya bir de onun penceresinden bakmakta sınırsız yarar vardır. Örnek olarak Dersim isyanını verebiliriz. Ülkede bir isyan çıkmış, şöyle veya böyle güvenlik güçleri tarafından bastırılmıştır. Yapılan iş yasaldır. Eleştirilecek bir tarafı da yoktur. Ancak olayın doğrudan veya dolaylı muhataplarının yerine kendimizi koyarsak yakınmalarında birçok haklı taraf da bulmak mümkündür. Bu yüzden, günümüzde böyle bir konu üzerine yorum yaparken her iki pencereden de bakabilmeliyiz. Bakamıyorsak yorum yapmamalıyız. Zira bir taraftan bakıp yorumlamak önyargılı yaklaşmak olacaktır. İnsanlar arasında günümüzde en çok tartıştığımız ötekileşme, ayrışma, bölünme gibi durumlara önemli nedenlerden biri de ön yargıdır.

Doğru bilgili, önyargısız günlere…

28/01/2010

 
Toplam blog
: 1508
: 1688
Kayıt tarihi
: 16.07.08
 
 

Yetmişiki yaşında iki çocuk ve iki torun sahibi bir erkeğim.. Lise mezunuyum. Uzun yıllar esnaflı..