Gel Kadıköy’e, Beşiktaş derbisine gel...

"Siz Fenerbahçe’yi bir de kasımda görün.”

Nereden çıktı bu?

Advocaat’ın, Fenerbahçe’nin kasımın başında hazır olacağını söylemesinden...

(05 Eylül’deki bu sözlerden sonra, 11 Eylül’de Bursaspor maçının Saracoğlu’nda yitirilmesi, başarısızlıktan beslenenleri umutlandırmıştı. Umut dediğimiz, başarısızlığın Aziz Yıldırım’ı istifa etmeye mecbur bırakacağı!. İlk üç haftada elde edilen bir puana bakanlar, “Lig, Fenerbahçe açısından bitti” havası estiriyordu. Medyanın gazına gelen taraftarı bir ölçüde anlamak mümkün de, “yorumcu” kimliğiyle ekranlardan gözümüzün içine bakanların, o üç haftada Lig’i bitmiş göstermeleri garipti. Oysa Lig, bir maratondu; 110 engelli koşusu değildi.)

Zaman, Advocaat’ı haklı çıkardı.  Advocaat, futbolcuları tanıdıkça Fenerbahçe düzelmeye başladı.

Futbolcuların dirilmesi, görev verilenlerin kendilerini göstermesi, “onbiri” ve “yedekleri” belirlemede Advocaat’ı zorda bırakacağa benziyor!.

Advocaat’ın sistemi oturdukça, takım, tek bir kişiye bağlı olmaktan kurtuldu. “Şu yoksa işlerin kötü gideceği” düşüncesi yıkıldı. Bunu yıkan da, olmayanın yerine oynayan ya da görev verilenin “Ben de varım” dercesine oynaması... Sahaya çıkanların içinde yer bulamadı diye “Gidiyor”, “Gönderiliyor” denenlerin sahaya çıktıklarında neler yaptıklarını gördük.; daha da göreceğiz.

*****

5-1 kazanan Fenerbahçe, maça nasıl başladı?

Yanıtı, en iyisi, Advocaat versin:

"İyi başlayamadık açıkçası, ilk golü gördük kalemizde. Sonrasında çok daha iyi bir performans gösterdik. Attığımız gollerle işimizi kolaylaştırdık. Maçın başında rakip çok iyiydi ve işimizi zorlaştırdı. Ancak, golleri attıktan sonra  rahatladık."

(Özellikle soldan etkili ataklar yapan Rizesporlu İsmail, tutulamayınca, faullerle durduruldu. Sonuçta, daha ilk dakikalarda Kjaer ile Sow sarı kart gördü. Sonra kendisi de kart görünce, duruldu.)

Maç, Sow’un attığı 3 golle, ilkyarıda bitmişti. Bu bakımdan, gol öncesine kadar olan Rizespor’un ağırlığını koyduğu bölüm bir yana, ikinci yarı Fenerbahçe’nin istediği yönde geçti.  İkinci yarıda Aatıf ve İsmail Köybaşı’nın ayağından gelenler gollerle skor belirlendi.

Sow’un attığı gollerde Mehmet Topal, Aatıf  ve  Alper Potuk’un katkısı vardı.

Souza, Mehmet Topal ile Souza bir arada oynamaz diyenleri yine utandırmıştır.

*****

03 Aralık’ta Beşiktaş, Fenerbahçe’nin konuğu oluyor.

Konuğu karşılama çağrısı mı?

Gel Kadıköy’e, Beşiktaş derbisine gel...

Advocaat, derbiye nasıl “onbir”le başlayabilir?

“Onbir”i bir yere kadar saymak, orta alana gelince durmak... İleride, yanlarda kim oynarsa oynasın, fark etmiyor. Advocaat’ın takımı ilerisi için umut veriyor.

Fenerbahçe maçlarında, bir zamanlar, kaleciler “maçın kahramanı” olurdu.   Ama Advocaat’la her şey yerli yerine oturuyor; rakip kalecilere kurtarış yapma fırsatı kalmıyor. Rakip keleciler “kahraman” olamayınca, goller de geliyor. Çünkü kaleye atılan şutlar, artık, yerini buluyor.

*****

Sona doğru...

5-1‘lik skor, 04 Nisan 2015‘te Fenerbahçe otobüsüne yapılan silahlı “katliam girişimi”ni anımsattı. O gün sevinçle İstanbul’a yola koyulan kafile “ölümün eşiği”nden dönmüştü.

04 Nisan’ı unutmak mümkün mü?

Bununla ilgili sorular çok olmasına çok da...

Son söz:

Sonlara doğru tökezleyip taraftarı umutsuzluğa düşürmek yerine, başlarda tökezleyip sırasını savmak, sonrasında sevindirmek daha iyi değil mi?

https://www.facebook.com/turgutcelik

https://twitter.com/#!/turgutcelik

turgutce@yandex.com