Gelen ağam, giden paşam

Demokratik açılım, diye ortaya çıkıp, ellerinde somut hiçbir proje olmadan, TBMM de genel görüşme açan, genel görüşmenin ilk oturumunu 10 Kasımda yapmayı kararlaştıran, görüşmenin ilk oturumunda, tansiyonu yükselten, muhalefeti adeta kışkırtan, ve konuşmalarında, açılım hakkında tek kelime söyleyemeyen, AKP den, tek kelime etmeyen medyamız, CHP millet vekillerinin açtığı pankartların peşine düştü. Neden mi? Pankartlar Başbakanı sinirlendirdi de, ondan. Sinirlenen Başbakan, meclis başkanını azarladı da, ondan .

Azarı yiyen başkan, pankartçılara sert çıktı da, ondan. Meclisi sokağa çevirdiniz, diyen Başbakana, medyadan da destek geldi. Meclis sokağa benzetilir mi? 10 Kasımı hiçe sayarsanız, Meclisi de hiçe sayanlar olacaktır. Meclisin, meclisi yok ki. Devlet protokolünde, Cumhurbaşkanından sonra gelen, meclis başkanını, Başbakan azarlarsa, Yarın, mecliste başkanı korumak için de pankart açarlar. Başkanıma dokunma. En büyük başkan, Bizim başkan, gibi pankartları da görebiliriz.

Birinci oturum, onlar için mübarek gün olan, 10 kasım da yapıldı. İkinci oturumu, yine mübarek gün, Cuma günü yapacaklar. Hep beraber, Cuma namazı eda edilecek, sonra açılıp, ülkeyi feda edecekler.

İktidar yanlısı medyadan da, muhalefete yoğun eleştiri var. Muhalefet, muhalefetliğini yapmıyormuş. Özellikle CHP, hiçbir işe yaramıyormuş. Bence, iktidar yanlısı medya, en az iktidar kadar şaşkın. Muhalefetin işe yaramaması sizin lehinize değil mi? Bırakın muhalefet uyusun. Bu sayede, kimse uyuyan iktidarın farkında olmaz. Kimse, ülkedeki işsizliğin, yoksulluğun, yolsuzluğun, ezilmişliğin, itilmişliğin, edilmişliğin farkına varmaz. Kimsenin, toplumda giderek artan, ahlaksızlıktan, hırsızlıktan, gasptan, cinayetten, fuhuştan, uyuşturucudan, hukuksuzluktan, yargısızlıktan, haberi olmaz. Kimse, giderek Avrupa dan uzaklaşıp, Arap çöllerine yaklaştığımızı anlamaz. Kimse, terörün yasallaştığını, Teröristin kahramanlaştığını, Ülkenin bölünmeye doğru gittiğini, Barzani ve Talabani, ağaların, hepimizin ağası durumuna getirildiğini, görmez, fark etmez. Diyorum ki: İktidar yanlısı, şaşkın medya da, hükümetten ümidini kesti de, Muhalefetin canlanmasını ve bir şeyler yapmasını mı, istiyor acaba? Ben, bu duruma başka anlam veremiyorum.. İktidarın borazanı olanlar, muhalefeti neden eleştirsin ki?

Başbakan, benim bakanım, benim milletvekilim. Benim başkanım. Benim adamım, dediklerini, sadece kapalı kapılar ardında değil, ulu orta, azarlamaya, haşlamaya başladı. Başbakanın atladıklarını da, yardımcısı Bülent Arınç hallediyor. Mesir macunundan dopinglenen Arınç, ikinci adam, pozisyonunda olmak istiyor, ama, Başbakan, buna ne der, bilmiyorum.

Mübarek gün, Cuma günü görüşülecek, demokratik açılım, Ya, birilerini dağıtacak, ya, da ülkeyi. Bülent Arınç, Meclis başkanına da, mesir macunundan bir parça versin. Başkanın ihtiyacı olacak. İnşallah, azarlanmadan oturumu yönetir. Vatandaş, muhalefetten, eleştirinin yanında, somut ve akla yatkın önerileri de bekliyor. Kürt vatandaşlarımıza da, önerim şu: Eğer, bir şeylerin gerçekten değişmesini istiyorsanız, Cumhuriyetten, demokrasiden, eşitlikten, Laiklikten, özgürlükten yana tavır koysunlar. Bilmeyenlerden değil, bilenlerden yana olsunlar. PKK yı, size bekçi olarak lanse edenlerden, uzak dursunlar. Her türlü ağadan, şeyh ten uzak dursunlar. Bu ülkenin, yoksul, itilmiş, unutulmuş, ihmal edilmiş, ama birinci sınıf, saf ve onurlu vatandaşı olduklarını fark etsinler. Uyansınlar. Ağa da sizsiniz, paşa da, sizsiniz. Gelene ağam, gidene paşam, demekten vaz geçin artık.