Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Mayıs '17

 
Kategori
Sinema
 

Genç Karl Marks... Bir filmden ötesi...

Genç Karl Marks... Bir filmden ötesi...
 

Az ve öz konuşma konulu bir blog yazımda; “Marks’ı Marks yapanın, yazdığı tuğla kalınlığındaki Das Kapital değil, Komünist Manifesto” olduğunu ifade etmiştim.

Engels diyordu ki filmde mealen, “yazdığımız bunca şeyin kalın kitaplar, gazeteler ve dergilerdeki yazı yığınları arasında kaybolup gitmemesi için kısa, öz ve anlaşılır bir şekilde özetleyerek yeniden kaleme almamız gerekiyor”.

Ve Komünist Manifesto’yu yayınlıyorlar.

“Genç Karl Marks” filmi Marks’ın yaşamının yirmili yaşlarının sonlarına denk gelen 1842 – 1846 yılları arasındaki dönemini konu alan bir belgesel dram.

Bir sahnede Marks; “Filozoflar bugüne kadar sadece dünyayı yorumladılar… Bu yetersiz… Dünyayı değiştirmek gerekiyor…” diyordu.

Yaşamını yazarak sürdürmeye çalışan, varlıklı eşinin ailesinin ekonomik olanaklarını elinin tersiyle iten genç düşünür, yazar Marks ve eşinin yollarının, devrimci yoksul işçi kıza aşık burjuva babanın asi çocuğu diğer genç düşünür ve yazar Engels’le kesişmesini ve birlikte Komünist Manifesto’nun kaleme alınışına kadar zorlu bir savaşım içinde giden düşünme-yazma serüvenlerini konu alan olağanüstü güzel bir film.

Sükseli sözcüklerle solculuk adına ahkam kesmeye meraklı bilgisiz ukalaların film diyaloglarındaki kısa tümcelerini ezberleyerek bilgiçlik taslamalarına olanak veren “hap bilgi”  Hegel, Prodhun, Fauerbach, Bakunin… adları…

Döneminin acımasız emek sömürü koşullarını ilave hiçbir açıklamaya gerek bırakmayacak berraklıkta, objektiflikte ve güzellikte özetleyen görsel şölen…

Ve biz orta yaş üstü solcular, öğretileri uğruna başlarına türlü çeşitli işler gelmiş arkadaşlarımızın dostlarımızın katlandıkları acıların, çilelerin boşuna olmadığı duygusuyla, gitgide gericiliğin karanlığına gömülmeye devam eden yaşam koşullarımızın ortaya koyduğu “hiçbir fayda elde edilememiş olmasının” hüznüyle harmanlanmış karmaşık duygular içinde sinema salonundan çıkıyoruz.

Ben bir film eleştirmeni değilim elbet. Özetlediklerim, filmden çıktıktan hemen sonra kafamda biçimlenen duyguların aktarmayı başarabildiğim ölçüdeki ifadelerimden ibaret…

Film hakkında deetaylı ve harika eleştiriyi ve değerlendirmeyi Duygu Kocabaylıoğlu yapmış… http://www.beyazperde.com/filmler/film-235590/elestiriler-beyazperde/ “…Bu noktada filmin rejisine göz atmak gerekiyor. 1953 Haiti doğumlu olan, hatta 90’lı yılların ortasında Kültür Bakanı olarak siyasette görev alan, belgesel ve uzun metraj film yönetmeni ve de politik aktivist olan Raoul Peck’in I Am Not Your Negro dahil olmak üzere pek çok belgesel ve televizyon projesinden sonra senaryosuna Pascal Bonitzer ile el attığı Genç Karl Marx filmi, ülkemizde de vizyon seyircisiyle buluşan yegane yapım….”

Yazının tamamına bir göz atın, ve Filmi de bulun, izleyin… Ve bu arada sevgili okurum, diğer bloglarıma bir göz atmadan da ayrılmayın lütfen sayfamdan…

 

Kenan IŞIK

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 432
: 2964
Kayıt tarihi
: 16.05.07
 
 

Mülkiye mezunuyum. Emekli müfettişim. Ankara'da yaşıyorum. S'oligarşi isimli kitabı yazdım. Kitap..