- Kategori
- Deneme
Gençlikte ayak, orta yaşlılıkta bilek, sonra beyin, yaşlılıkta ruh ve daima yürek gücüyle yaşıyoruz
Ağırlıklı olarak böyle. Yani gençlikte de beyin var, yürek, ruh, bilek var ama en çok ayaklarımız çalışıyor (02–30 yaş arası) Belki de çocukken yürümemiz yetmiyor yürüme enstrümanlarına daha epey bir zaman alıştırma yaptırıyoruz. Belki de vücudun diğer görevlerini henüz bilmiyoruz. Belki de henüz bu yaşlarda pazılarımızı kullanmak, düşünmek, ruhsal yönelişler gerekmiyor. Yani her şeyin bir zamanı var.
Gençlikten sonra beden gücü/zekâ gücü devreye giriyor (30–55 yaş dilimi)Bu devirde çalışıp ekmeğimizi kazanmak zorundayız. Bu nedenle pazılarımızı ya da aklımızı kullanıyoruz. Tabii ki aklımızı düşünmek için değil zekâ ile ilgili işlerimizi görmek (hesap, işlem falan) için kullanıyoruz.
Orta yaşlılığın sonlarında (55–70 yaş dilimi) daha çok düşünmeye yoğunlaşıyoruz. Bilim, bilimsel konular, okuma, tartışma, fikir üretme bu yaşlarda oluyor.
Yaşlılıkta ise daha çok ruhsal bir kişiliğiz. Maneviyata yahut benzer konulara yöneliyoruz. İnanmayanlarda bile ruhun başka türlü yansımaları oluyor. Ruhsalız yani. Ve manevi bir varlık olarak dünyaya veda ediyoruz.
Kalbin ise yaşı yok. Hızlı veya yavaş olsa da her yaşta. Bizimle beraber büyüyor adeta. Zaten vücudumuzun motoru. Onunla her yaşta hem yaşıyor hem seviyoruz.