Genelkurmay Başkanı "Mütareke Basını" diyerek kimleri işaret etti?

Bizim yıllardan beri söylediğimizi nihayet Genelkurmay Başkanı Orgeneral Sayın İlker Başbuğ’da söyledi!

Ne söyledi?

“Mütareke Basını”

Nedir Mütareke Basını?

Mütareke Basını, Mondros Mütarekesi zamanında Milli Mücadele aleyhinde yayın yapan basına verilen ad.

Vatan haini olarak ilan edilen Ali Kemal, Refi Cevat Ulunay, Sait Molla, Mustafa Sabri Efendi, Mehmet Asım gibi gazeteci ve yazarların milli mücadelenin verilmesine karşı olan tavırlarını ortaya koydukları basına daha sonradan verilmiş isimdir.

Bu yazarlar Damat Ferit Paşa’nın İngiltere ile dostane işbirliğini savunan Hürriyet ve İtilaf Fırkası politikalarını destekler, Türk Milleti kavramına soğukluk duyar onun yerine Osmanlı halkları fikrinin devam ettirilebileceğini savunurdu.

Mütareke basını tanımı, yirminci yüzyılda Türkiye Cumhuriyeti’nde tam bağımsızlıktan ödün vermeyi, yabancı devletlerin Türkiye Cumhuriyeti iç işlerine müdahalesine ve hükümetlerin bu duruma tepkisiz tutumlarına tâbi ya da olumlu bakan yayın organlarını suçlamak için kullanılır oldu.

Günümüze ne kadar uygun değil mi?

Örnek mi?

Türk halkı yerine, Türkiyeli…

Gelelim günümüzün Mütareke Basınına;

Örneğin; Türkiye, 2008 yılında, satın alma gücü paritesiyle 913 milyar dolarlık GSYH ile dünya sıralamasında 15. sırada yer alırken, bizi ‘teğet’ geçen krizle birlikte, bu yılın satın alma gücü paritesiyle GSYH 33 milyar dolar azalınca, Türkiye’nin milli geliri 880.1 milyar dolara ve sıralamada ise 16’ıncılığa iniyor. Ancak günümüz Mütareke Basın’ı bunu görmemezlikten gelerek, AKP iktidarı ve Sayın Başbakanın “Kriz Bizi Teğet geçecek” sözüne hala destek veriyor. Oysa gerçekler ortada!

Daha vahim bir örnek verecek olursak; Türk Ordusunun lağvedilmesini isteyenden tutun da, iktidarın yapması gerekenleri bir yıl önceden kaleme alan, ayrıca ileride yapılması muhtemel terör saldırılarının yerini, saatini(!) hatta ölecek askerlerin ismini bile bilen, bu saldırıları kimin, ne amaçla yaptığını bilecek kadar istihbaratına(!)güvenen günümüz Nostradamus’ları iş başında!

Gelelim Genelkurmay Başkanı Sayın İlker Başbuğ’un Anıtkabir ziyareti sırasında söylediklerine:

“Objektif verilere dayanan, gerçekçi bilgiye dayanan terörle mücadeleye yönelik de her türlü eleştiriyi saygı ile karşılıyoruz. Ancak bugün maalesef Türkiye’de basının bir bölümü çok açık söylüyorum İstiklal Savaşındaki mütareke basınını dahi aratacak seviyede. İnanıyorum ki, mütareke basını dahi bu kadar hain, bu kadar ön yargılı değildi.”

Bu sözlerdeki gerçeklik payını yukarıda birkaç örnekle açıklamaya çalıştık. Ülkenin hali böyleyken, artan terör olayları nedeniyle sorgulanmaları gerekenler, hala kışkırtıcılığa devam edip, ülkeyi bölme faaliyetlerini ara vermeden sürdürmektedirler.

Bir örnekte buna verecek olursak;

Samsun’daki Ahmet Türk’e yönelik yumruk olayından sonra BDP’li yetkili ve etkili kişiler ne demişti? “Bizim tepkimiz CHP’nin Van’daki saldırıya tepkisi gibi olmaz!”

O zamandan bu zamana geçen sürede; Samsun’da iki polis teröristler tarafından şehit edildi. Birkaç gün sonra Hakkari’de PKK teröristleriyle saldırıda 2 askerimiz daha şehit oldu. Son olarak Cuma gecesi Tunceli’de Sarıyayla Jandarma Karakolu’na kalabalık bir terörist grubunun saldırısında 4 şehit verdik, 2’si ağır 7 yaralı, Diyarbakır Lice’de bir üsteğmen ve bir asker şehit! Hu bu arada Askerlerin kendileri tarafından döşenen(!) mayına basarak hayatlarını kaybedenleri saymıyoruz.

Terör olaylarına bakıldığında; BDP’lilerin tepkileri gerçekten de CHP gibi yumuşak olmadı! Bir hayli sert tepki gösterip, ülkeyi kan gölüne çevirdiler! Şimdi bu kan gölünün adı “Normalleşmek ve İleri Demokrasi mi” oluyor? Yoksa barış ve demokrasiyi ağızlarına dolayıp, feodal düzenlerini sürdürmek için insanların hayatını hiçe saymak mı?