Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Saide Belgin Erdağı

http://blog.milliyet.com.tr/monti

31 Ocak '17

 
Kategori
İlişkiler
 

Gerçek dinleme

Konuşmayı ne çok seviyoruz. Konuştuğumuz sürece hafifliyoruz, varoluşumuz dayanılır oluveriyor. Konuşmazsak zaman duruyor, biz de zamanın içinde asılı kalıyoruz. Zaman ve hız bağına en güzel örneklerden biri de konuşmak. Sözcükler hareket ettikçe havada, hızlanır zaman. Ne o an yaptığımız iş sıkıcıdır, ne yolculuk, ne de biz. Anlattıklarımızın, anlamsızlığında kaybolsakta sorun değil, yeter ki konuşalım, sessizliği susturalım.

Peki ya dinleyebiliyor muyuz? Nedir dinleme? Dinliyoruz fakat anlıyor muyuz karşımızdakini? Anlamaya dönük mü dinleme biçimimiz. Yoksa kendi söyleyeceklerimizin sabırsızlığıyla mı dinliyoruz? Eğer öyleyse, karşımızdakinin sözleri, derdi, sıkıntısı, sabırsızlığımızın koyduğu duvarın çatlaklarına sızıp, sıkışıyor, kaynayıp gidiyor demektir.

Değerlendirmelerimiz kendi düşüncelerimizin, inançlarımızın hududunu aşamıyor çoğu kez.. İnsanların salt kendileriyle ilgili olduğu çağımızda dinleme çabası içinde olmadığımız aşikar. Kendi düşüncelerimizi, inançlarımızı ve değer yargılarımızı kabul ettirmeyi gerçek dinlemenin önüne koyuyoruz.. Karşımızdaki, yakınımızdaki insanları tanıyabilme, acısından, sevincinden, hüznünden, umudundan haberdar olma dinleme ile, gerçek dinleme ile mümkün oysa. Arkadaşlıklara; ego tatmini ve savaşı, yakın ilişkilere; “gölge etme başka ihsan istemem” ilkesi, iş ilişkilerine; rekabet zinciri, egemen. Sonuçsa daha çok yalnızlaşma daha çok yabancılaşma.

Dr. M. Scott Josh Peck Az Şeçilen Yol adlı eserinde, dinleme ile sevgi ve değer verme arasında bağ kurarak gerçek dinlemeyi tanımlar:  "Gerçek dinleme, mutlak konsantrasyon, daima bir sevgi belirtisidir. Gerçek dinlemenin temel bölümlerinden biri de paranteze alma prensibidir. Yani, insanın geçici olarak kendi önyargılarını, değer yargılarını, arzularını bir yana bırakarak konuşan kişinin dünyasını içeriden görmeye çalışması kendini onun yerine koymasıdır. Konuşmacı ile dinleyicinin bu birleşmesi, aslında kendi benliğimizi genişletmemize yol açar ve bu da bize her zaman yeni bilgiler kazandırır. Daha da ötesi gerçek dinleme paranteze almayı, kendini bir yana bırakmayı içerdiğinden, geçici olarak karşımızdakini tümüyle kabullenmemizi de içerir. Bu kabulü hisseden konuşmacı da artık incinmeyeceğinden emin olarak zihninin derinliklerinde saklı olanları dinleyiciye açabilecektir. Bu yapıldıkça da konuşmacı ile dinleyici birbirlerini daha iyi anlamaya ve birbirlerine daha çok değer vermeye başlarlar ve böylece sevginin karşılıklı dansı yine başlar."

Biraz zahmetli görünüyor olsa da gerçek dinlemeyi, paranteze alma prensibiyle dinlemeyi denemekte fayda var gibi.

 

 

Saide B. Erdağı

 
Toplam blog
: 18
: 232
Kayıt tarihi
: 17.04.16
 
 

 “Söz uçar yazı kalır.” Bilgi, duygu ve düşünceler paylaşıldığında çoğalır, anlam kazanır. Zaman ..