Gerçek sağlık için elektromanyetik dalgalar

Magnetizma ve magnetik alanlar konusu uzun zamandır insanların düşüncelerini meşgul etmektedir. Magnetik alanlar dünyada, uzayda ve insan vücudunda heryerde vardır. Magnetizma olmadan modern teknolojik başarıların keyfini süremezdik ve daha önemli olarak gezegenimizde hayatın varlığı için mutlaka varlığı zorunludur. İnsanlar magnetik alanları göremediği, duyamadığı, tadamadığı, koklayamadığı veya hissedemediği için çok uzun zamanlar magnetik alanların var olması ile ilgili bir çok fenomen açıklanamaz kalmıştır.

Bir çok ünlü uluslar arası bilim adamı keşifleri vasıtasıyla magnetizmanın etkilerini açıklığa kavuşturmaktadırlar.

Örnek olarak 1973 de İtalyan bilim adamı Luigi Galvini yaşayan organizmaların elektromagnetik güçlere sahip olduğunu ve elektrik akımının varlığını doğrulamıştır.

1831 de İngiliz bilim adamı Michael Faraday magnetik indüksiyonu keşfettiği zaman bu prensipin zıt yönde de çalıştığını kanıtladı ve böylece elektromagnetik uyarının kanunlarını hesapladı. Bu keşif gelecek açısından teknik öneme sahipti. Bu bilgi magnetleri geliştirdi. Elektriğin ana enerji kaynağı olmasını sağladı.

1886 da Alman fizikçi Heinrich Hertz radyo yayınları teknolojisi için önemli olan düşük dalga elektromagnetik radyo dalgalarının varlığını kanıtladı. Bu konudaki çalışmasının onuruna frekans ünitesi Hertz (Hz) olarak adlandırıldı. Fizikçilerin büyük başarısından birisi de atomlar içinde elektrik akımı vasıtasıyla magnetizmayı açıklamaktır.

İnsan vücudu içinde elektrik ve magnetik alanlar çalışır ve kaslarda, sinirlerde, kalp, beyin ve diğer organlarda fonksiyonel olayları mümkün kılar. Bu bize hayatı sağlar.

İnsan vücudu içindeki elektrik alanları dünyanın magnetik alanından etkilenir. Bu alan yoksa (örnek uzay yolculuğu) ciddi dejeneratif hastalıklarla sonuçlanır. Hayli çok sayıdaki canlı da dünyanın magnetik alanlarından faydalanarak içgüdülerini gerçekleştirirler (zorunlu göç, posta güvercini, bal arıları, balinalar)

1965 te Amerikalı bilim adamı ve Nobel ödülü kazanan Linus Pauling kanda biomagnetik özellikleri göstermeyi başardı. Bu başarısı ile kimya dalında Nobel ödülü kazandı.

Her yaşayan canlı magnetizmayı kullanır. Elektromagnetik güçler yaşayan her maddenin her tek hücresinde bulunmuştur. Hücre içinde ve hücre çevresindeki aralıkta bulunan besin maddeleri hem vücut içindeki hem de vücudun dışındaki magnetik alanlardan etkilenir. Besin maddelerinin hücre içine taşınması ve atıkların uzaklaştırılması magnetik alanlardan etkilenir. Bu nedenle, radar cihazları, cep telefonları, trafolar gibi kaynaklardan çevremizi saran magnetik güçler bizim metabolik olaylarımız üzerine negatif etkilere sahiptir. Bu metabolizmamızda dengesizlik ve uyumsuzlukla sonuçlanır.

Diğer taraftan, metabolik olaylar üzerine uyumlu etkileri olan magnetik alanlardan vücut dostu magnetik alanlar olarak bahsetmek mantıklı olacaktır. Bu yolla modern teknolojinin negatif etkileri kompanse edilebilir ve uygun magnetik alanlar tedavi amaçlı kullanılabilir.

Bu bilgi modern tanı araçlarına uygulanarak günlük medikal rutinin bir kısmı olmuştur. Kalpteki elektrik akımı EKG beyindeki EEG vasıtasıyla değerlendirilir. Bunun gibi, magnetik rezonans görüntüleme (MR) vücudun iç kısımlarının kesin 3 boyutlu resmini üretmek için aynı fizik kurallarını kullanır.

Bu bilgilerin tümü etkili magnetik uyarı için esas teşkil eder. Bu yöntemin başarılı bir şekilde gelişimini sağlamak için birkaç önkoşulun başarılması gerekir. İlk önce, tam olarak kontrol edilmiş ve tanımlanmış insan vücudunu uyarmak için uygun magnetik alanların üretimi gereklidir. İkinci olarak, vücutta bulunan çabuk etkilenen faktörler olmalıdır. Üçüncü olarak, üretilen magnetik alanlar uygun ve etkili yolla vücudun içine sokulması sağlanmalı

Doç.Dr.Nuri Haksever