Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Şubat '13

 
Kategori
Bilim
 

Gerçek zaman nedir?

Gerçek zaman nedir?
 

Resim http://www.sokakarasi.com/2012/08/8-gun.html den alındı.


Zamanın bir nehir gibi geleceğe doğru akıp gittiğinden söz ederiz. Saniyeler, saatler, günler geçer, geceler gündüzleri, gündüzler geceleri takip eder, yıllar, yüzyıllar geçer. Buna göre zamanın geçtiğini söyleriz. İnsanlar zamanı hesaplayabilir. Biz, yani insanlar zamanı ayın, dünyanın hareketine göre hesaplarız. Güneş de bu hareketlerde belirleyici rol oynar. Ay, dünya çevresinde 28,5 günde bir tur döner. Güneşten aldığı ışıkla dünyadan farklı biçimlerde görünür ve ona göre zaman hesaplanır. Bu Ay zamanıdır ve buna göre Ay takvimi yapılır. Zaman dünyanın güneş çevresindeki hareketine, gece ve gündüzlere göre de hesaplanabilir. Dünyanın kendi çevresinde dönüşü bir gün, güneş çevresinde bir tur dönüşü bir yıl olarak kabul edilir. Güneş takvimi de buna göre yapılır. Bir yıl 65 gün 6 saat birkaç dakika ve birkaç saniyedir. Yıllık 6 saatler kolaylık olsun diye hesaba katılmaz ve 4 yılda bir artık gün olarak yıla eklenir. Dakikalar ve saniyeler ihmal edilir (dünyanın dönüşü gittikçe yavaşlamaktadır ve bu artık süre artmaktadır).

Zaman bu şekilde hesaplanabilir ancak bunun gerçek olmayan bir yanı vardır. Ay ve güneş, dünyaya ait şeylerdir ve onlarla ölçülen zaman, evrensel değildir. Bilimin ilerlemesiyle insanlar atomların -ve bütün maddelerin- kalp atışı gibi titreştiğini fark etmişler.

Sezyum atomu, saniyede  9 192 631 770 kez titreşir. Bu rakamın böyle rastgele bir sayı oluşu, saniyenin zaman olarak evrensel olmadığının göstergesidir. Ancak bundan sonra yapacak çok bir şey olmadığı için bilim dünyası böyle kabul ediyor. Sezyum atomunun bu titreşim sayısının, bütün dünyada resmi olarak bildiğimiz 1 saniyeye karşılık geldiği kabul edilmiştir. Gerçek zamanın ölçülmesinde bu sayı esas alınmıştır. Atom saati diye duymuş olabilirsiniz. Atom saatinin esası, sezyum atomunun titreşim sayısına dayanır ve güneşle, ayla, dünyayla bir ilgisi yoktur.

Dünya 24 saat dilimine ayrılmıştır. Devletler, bu dilimlere göre kendilerine bir ya da birkaç saat dilimini seçmiştir. Bir ülkeden bir ülkeye giderken veya bir mesaj alıp gönderirken saat dilimleri de değişmek zorundadır. İşte atom saati artık bu değişmeleri koordine etmektedir. Atom saatinde, atomun bir saniyede kaç kez titreştiği değil, atomun titreşmesine karşılık gelen saniyeler hesaplanır.

Saatler bize saatin kaç olduğunu gösterir, ama zamanın ne olduğu hakkında bir fikir vermezler.

Zaman Isaac Newton’un dünyasına göre değişmezdi, sürekli olarak akıp giderdi. Ancak Albert Einstein’ın dünyasına göre zaman görelidir ve maddenin evrende yaptığı hıza göre akışı değişir, yavaşlar, hatta durur. Diğerine göre daha hızlı hareket eden objeler için zaman daha yavaş geçer. Hız ne kadar fazla ise, zaman o kadar yavaş geçer. Ancak bunun belli bir sınırı vardır ve o da ışık hızıdır. Işık hızında zaman durur. Bu ne demektir? Madde o hıza eriştiğinde titreşmez olur (o yüzden ışık hızından daha hızlı gidilemez).

Einstein zamanla uzay arasında bir ilişki olduğunu bulmuştur. Zamanla uzayı bir grafikte X ve Y koordinatlarına benzetebiliriz. X zaman, Y uzay olsun. Bulunduğumuz yer sabitken zaman belli bir şekilde akar. Ancak Y değişmeye başladığında aynı yolda daha az bir zaman geçirilir. Bu durum bütün hareket eden cisimler için geçerlidir. Gerçek hayatta, bir insan bir odadan bir odaya geçerken bile vardır ama hız çok düşük olduğu için hayatımızı etkilemez ve farkı anlayamayız. Fark yüksek hızlarda ortaya çıkar.

Zamanın yavaşlamasını duvardaki sarkaçlı saatler, mekanik cep saatleri değil atom saatleri ölçebilir. Bu etkinin gerçek olup olmadığını anlamak için bir deney yapılmış. 1971 yılında iki atom saati birbirine göre ayarlanmış. Atom saatinin biri, bir uçağa yüklenerek dünya turuna çıkarılmış. Turun sonunda, saatin duran saate göre daha az gösterdiği tespit edilmiş. Bu deney defalarca yapılmış ve hepsinde aynı sonuç alınmış. Aynı sonucun Einstein’ın görelilik teorisi formülleri yolu ile de alındığını gözden kaçırmayalım. Böylece hareket eden cisimler için zamanın yavaş geçtiği deneysel olarak ispatlanmıştır.

Bu sonuçla zaman ve uzay birbirine bağlı olarak değişen tek bir kavram haline getirilmiştir. Aynı zamanda bu sonuç, geçmiş, şimdiki ve gelecek zamanın göreli bir durum olduğunu ortaya koymuştur. Zaman anlardan oluşmaktadır. Ancak bugün, her şeyin ortak anı diye bir şey yoktur. Anlar her objenin hızına göre farklı olabilir ve farklı zaman aralıklarında gelişebilir. O zaman orada ‘tek bir ortak an’ diye bir şey kalmaz.

Geçmiş, şimdiki ve gelecek zaman, hepsi bir aradadır.

 

Bilime ilgi az. Aşağıdaki videoyu izleyen ilk 5 kişi, dünyada izleyen ilk yüz içine girecek. O kadar az izlenmiş.

http://www.youtube.com/watch?v=u26_JqvcGps

 
Toplam blog
: 125
: 6625
Kayıt tarihi
: 18.11.09
 
 

İstanbul 1980 doğumluyum. Yüksekokul mezunuyum. İstanbul'da oturuyorum. Dünya ve çevre hakkında düşü..