Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Kasım '10

 
Kategori
Çevre Bilinci
 

Gezegenin Cadılar Bayramı

Gezegenin Cadılar Bayramı
 

Güçlü, zayıfı her koşulda yeniyor..


31 Ekim, tüm dünyada olmasa da, Batı kültüründe Cadılar Bayramı olarak kutlanan özel bir gündü. Kökeni Kelt toplumuna dayanan ve hasat döneminin bitişini işaret eden bu bayram, aynı zamanda bazı eski toplumlarda bu dünya ile öteki dünya arasındaki sınırın en inceldiği gün olarak da kabul edilir.. Öteki dünyadan gelen iyi ve kötü ruhların tamamı, dünyayı bu günde ziyaret ederler. O yüzden aileler, ölmüş atalarını, kendilerine en çok yaklaştıkları bu günde anmayı gelenek haline getirmişlerdir. Ama inanışa göre kapı bir kez açılmıştır ve bu kapıdan kötü ruhlar da geçebilmektedir. İşte bu yüzden, tüm o korkutucu kostümler ve de maskeler giyilir Cadılar Bayramı’nda.. O kadar korkutucu giyinilir ki, kötü ruhları bile uzak tutabilecektir.. Atalarının ruhunu anarken, kötü ruhları Halloween kostümleri ile şaşırtırlar ve iyi ruhları rahat ettirirler..

Cadılar Bayramı’nın ilk olarak ortaya çıkışına dönecek olursak, 31 Ekim tarihi Kelt toplumunda Samhain olarak bilinen yaz mevsimin ve hasat döneminin sonu kutlamasıdır.. Samhain, iki dünya arasındaki perdeye hükmeden bir şeytandır.. Yani, ölümlülerin ve ruhların dünyası arasında.. Samhain her 31 Ekim’de ölümlülerin dünyasına geçer ve kendine yeni kurbanlar arar.. Ondan kaçmak için 3 yol vardır.. Giyilen maskeler, Samhain’in ölümlüleri tanımasını engeller. Kapıya bırakılan şekerler, Samhain’i doyurur ve onu uzak tutar. İçleri oyularak gülen yüz çizilen ve de ışıklandırılan balkabakları ise Samhain’i, müritleri gibi gösterip onu şaşırtan birer simgedir.. Ancak bu şekilde Cadılar Bayramı’nda iyi ruhlar güvenli bir şekilde anılabilir..

..

Bazen düşünüyorum da, insanlık ve üzerinde yaşadığı bu gezegen de kendi döngüsündeki hasat döneminin sonuna mı geliyor yavaş yavaş? Yıl içinde 365 günde bir kez gelen bu temsili gün, milyarlarca yıllık geçmişi olan dünya gezegeni için tekrar gerçek mi olacak, hasat edecek ürünler gitgide azaldığından? Gün geçtikçe gözünü para hırsı bürümüş bir düzen içinde, insanlık bir yok oluşa doğru yol alıyor adım adım.. Bugüne kadar göz ardı edilen gerçekler, hep halının altına süpürülenler, birer birer ayağımıza dolanmaya başladı.

Dünyada bugün üretilen gıda açık bir şekilde mevcut nüfusa yetmiyor. Burada gelirin eşitsiz dağıtılması yüzünden, gıdaya ulaşamama da söz konusu.. Ancak nüfus artışını kaldıramayan dünya, diğer bir temel ihtiyaç olan barınma sorununa çözüm bulmak adına her geçen yıl tarım alanlarında biraz daha kısıntıya gidiyor. Ne ürünü yetiştirebilecek alan kalıyor geriye, ne de hayvancılık yapılabilecek yerler.. Böylece de sıklıkla karşılaşılan gıda krizleri meydana geliyor. Buna küresel ısınma da eklenince kötüye gidiş büyük bir ivmeyle hızlanıyor..

Birkaç yıl önceki Tayland kaynaklı pirinç krizi mutfaklarımıza kadar girmişti. Globalleşen dünya nedeniyle birçok kişinin haritada yerini bulmakta zorlanacağı ülkeler bile, temel besin ihtiyaçlarına ulaşmakta bizi etkilemeye başladı. Üstelik de çok sıklaşan bir şekilde. Dünya globalleştikçe küçüldü, küçüldükçe piyasalar birbirine yakınlaştı, yakınlaştıkça da cebimize giren yabancı eller çoğaldı, bu da doğal olarak refahımızı olumsuz etkiledi..

Geçen yaz yanan Rusya ormanları yüzünden yükselen buğday fiyatları, ekmeğimizi küçülttü; domatese musallat olan Güney Amerika kökenli Tuta Absoluta zararlısı, bu sevdiğimiz sebzeyi 4-5 kat pahalılaştırarak mutfağımızdan çıkarma noktasına geldi; en ilginci de okullarımızda yıllardır öğretildiği üzere bir hayvancılık ülkesi olan bizlere, azalan büyükbaş hayvan üretimi yüzünden, Macaristan, Uruguay ve Ürdün gibi ülkelerden Angus ithal etmeye kadar götüren bir sürece itti..

Hepsi de insanın temel ihtiyaçları olan yiyecek, içecek, barınma gibi sorunlardansa, para, para ve para diyen günümüz ekonomik sisteminin bir sonucu.. Bu gıda sıkıntılarına, Macaristan’da yıkılan Aluminyum tesisi, ve aylar boyunca Meksika Körfezi’ni kirleten BP petrol platformu yüzünden balık da eklendi.. Endonezya’da patlayan Merapi yanardağı da kim bilir hangi ürünün üretimini olumsuz etkileyecek? Yarın öbür gün bunlara temiz suya ulaşmada zorluklar eklenecek.. Bunu da petrol sıkıntısı takip edecek.. Sistem, neredeyse sonsuz olan rüzgar ve güneş enerjisi kullanmak yerine bir gün, hem de çok yakın bir gelecekte, biteceği kesin olan petrole bağımlı yapıyor hala insanoğlunu ..Yeni kuşaklar genleriyle oynanan sebze-meyvelere mahkumlar yıllardır..

..

Dünyamız ve buna bağlı olarak da insanlık anlaşılan o ki hasat mevsiminin sonuna yaklaşmış görünüyor.. Bir nevi Cadılar Bayramı başlıyor gezegen için .. Samhain çoktan ruhlar diyarından yola çıktı bile, gelmesi an meselesi.. Biz ölümlüleri, getireceği karanlık kış ile sınayacak.. Ancak korkarım ki, bu kez bizi ne giyeceğimiz maske, ne kapı önüne koyacağımız bir avuç şeker, ne de ışıklı balkabakları koruyabilecek Samhain’in şerrinden.. Aç gözlü, paylaşım ve eşitlikten uzak politikalar sürdürüldükçe, önümüzdeki 31 Ekim’lerde sevdiklerimizce hatırlanacak, kapıdan geçmeye çalışan birkaç iyi ruhtan biri olmaktan öteye gidemeyeceğiz belki de…

Nils Filmer

 
Toplam blog
: 27
: 1014
Kayıt tarihi
: 15.05.07
 
 

Yazmayı severim. Diğer yazılanları okumayı da... Güncel olayları takip edip, fikirlerimle kamuoyunda..