Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Nisan '08

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Gıda Güvenliği ve İklim

Gıda Güvenliği ve İklim
 

BM Gıda ve Tarım Teşkilatı (FAO) verilerine göre, Dünya genelinde topraktaki bozulma nedeniyle verimliliği düşen ekilebilir alanların oranı yüzde 80’i aşmış durumda.

Gelişmekte olan ülkelerdeki “aç insan “ sayısı 1990’ların ikinci yarısında 18 milyon civarında iken 2004 yılında yaklaşık 800 milyona ulaştı.Tüm dünyada 2 milyar insan açlık ve kronik beslenme sorunsalları yaşıyor.

Hem yerellerde hem de ulusal dünya ölçeğinde görünen büyük gıda güvenliği tehditleri; bitki ve hayvan türlerinin çeşitliliğinin azalması, besinlerden kaynaklanan yeni hastalıkların ortaya çıkması ve besinlere yönelik biyolojik terördür.

Son yıllarda dünya gıda güvenliği yeni bir tehditle karşı karşıya; iklim. Bilindiği gibi tarım, sabit bir iklim düzenine en fazla bağımlı olan insan faaliyetidir.

Tehdit, zaman zaman görünen ciddi kuraklıklar ya da sıcak hava dalgalarında değil, ekinlerin yaşam döngülerinin en kritik noktalarında yaşanabilecek küçük ısı değişimlerinden kaynaklanmakta.

Geçtiğimiz yy başlarından bu yana, tarımsal ürünlerin genetik çeşitliliğinde yüzde 75 azalma yaşandı. Intermediate Technology Development Group uzmanlarından P. Mulvany’e göre, dünyada 7-10bin yenebilir bitki türü bulunuyor. Bunların yaklaşık 100 tanesi dünyanın çoğu ülkesinde gıda güvenliği açısından önemli. Sadece 4 tanesi (mısır, pirinç, buğday ve patates) dünyadaki besin enerjisinin yüzde 60’ını sağlıyor.

FAO’nun bir başka araştırmasına göre de, son yy içinde 1000 hayvan cinsi (dünyadaki sığır ve kümes cinslerinin yaklaşık yüzde 15’i) yok oldu. Bu kayıpların yaklaşık 300 tanesi son 15 yılda gerçekleşti. Giderek artan tek türlülük, dünyanın her yerinde çiftlikleri böceklere, hastalıklara ve iklim değişikliğine karşı koymayı engelliyor.

Görünen o ki, istikrarlı iklime bağımlı olan gıda güvenliği / tarımsal faaliyetler, “ısıdaki artış” ne olursa olsun, üretimde düşüşe neden olacak.

Şubat 2004’de Pentagon’a sunulan bir raporda, “Ülkelerde giderek azalan gıda, su ve enerji kaynaklarını savunmak için nükleer tehdit arttıkça, iklim değişikliği gezegenimizi anarşiye sürükleyebileceği, yeterli hazırlık yapılmazsa bu sürecin sonunda Yerküre’deki doğal çevrenin insan taşıma kapasitesinin düşebileceği ve 8200 yıl önce yaşanan yaygın ekin bozulması, kıtlık, hastalık ve toplu göçlerin yaşanabileceği vurgulanmakta.

Bir başka gıda güvenliğinde tespitte şu; İklimbilimcilerin küresel iklim modellerine baktıklarında istikrar görmemeleri. Sera gazları güneş ısısını atmosfere hapsettikleri için, iklim sisteminde daha fazla enerji birikiyor. Bu durum, kuraktan yağışlıya, sıcaktan soğuğa daha sert geçişlere neden oluyor.

Dünya insanlık tarihinin bir çok anlaşmazlık nedeninin doğal kaynaklar üzerine olduğunu biliyoruz.

Ülke ve birey olarak, kendi kendine yetebilen bir ülke olmaktan çoktan çıktığımızın somut kanıtlarını göz ardı etmeden,

Ulusal Gıda Güvenliğimizi, değişen iklim koşullarına göre;

- Sıcağa, kuraklığa dayanıklı ve az su tüketerek verimli kaliteli üretim gerçekleştiren bitki ıslahı yapılmalı,

- Kullanılan su miktarı ve ürün çeşidine göre değişen su bedeli yöntemi uygulanmalı,

- Ülke düzeyinde teraslama seferberliğine geçilmeli,

- Su yasası çıkarılmalı,

- Kuraklık izleme merkezi oluşturulmalı,

- Toprak ve arazi etütleri tamamlanmalı, haritalanmalı, veri tabanına dönüştürülmeli ve kaynaklarımızın gerçekçi potansiyeli ortaya çıkarılmalıdır.

Ateş bacayı sarmadan!

 
Toplam blog
: 272
: 734
Kayıt tarihi
: 13.10.07
 
 

1959 Sinop Bektaşağa Köyü doğumluyum. Yaşamda, anlaşılacak bir şeyi olanlara ve bunu öğreti yapan..