- Kategori
- Doğal Hayat / Çevre
Gıda politik bir silahtı
pilav yiyen çocuklar
Şimdiyse politik bir silah olmanın ötesinde bir ticaret aracı.
Dünya Gıda Programı (WFP) yöneticisi Catherine Bertini 2001 yılında şu cümleyi kuruyor;
“Gıda güçtür. Biz onu, davranışları değiştirmek için kullanırız. Bazıları buna rüşvetçilik diyebilir. Özür dilemeyeceğiz.”
Bugün Pirinç, Yarın Buğday Yok... Peki Ya Sonra ?..
<ı>Gıda fiyatlarının artması sadece spekülatif stokçuluğa değil, özünde üretim yetersizliğine bağlıdır. Kuraklığın etkisiyle derinleşen tarımsal üretim yetersizliğinin kıtlığa dönüşmesi ve toplumun gıda güvenliğinin tehlikeye girmesi, toprağa ve suya hor bakmanın acı bir sonucudur.ı>
Ülkemiz ve dünyanın birçok bölgesinde kuraklık gerekçe gösterilerek gıda fiyatlarında olağanüstü artışlar yapılmaktadır. Bu durum dünya genelinde toplumsal barışı bozmakta ve aç kalan insanları gıda taşıyan gemilere saldıracak konuma getirmektedir.
Ancak öncelikle; devleti yöneten hükümetler yaşananları ciddiye almalı, rasyonel çözümler oluşturmalı, sorumluluk ve yükümlülüklerinin farkına varmalıdır. Ancak, son dönemde yaşanan 2/B, Maden ve Mera yasaları, orman alanlarının turizme açılmak istenmesi, Cargill ve benzeri girişimler göz önüne alındığında özellikle çevre konusunda sorunlara ilgili ve duyarlı yaklaşan bir devlet politikası olmadığı açıkça görülmektedir.
Toprak ve su kaynaklarını koruyarak doğru yönetmek görevini yerine getirmesi gereken devleti yöneten hükümet, ne yazık ki korumak ve geliştirmek bir yana, bu kaynakların talanına göz yummakta ve hatta “amaç dışı kullanım talanı” için hukuksal yol haritaları çizmektedir. Oysa, -yeterlilikleri tartışılabilir olsa bile- bu konularda çıkarılmış yasaları uygulamak zorunda olan devleti yönetenlerin, bunları uygulamayarak hukuku çiğnemek hakkı olmadığı gibi, yasaların uygulanmasını ertelemek biçiminde bir yetkisi de bulunmamaktadır.
Yaşanan besin yetersizliği sorunlarının çözümü ve verimli tarımsal üretimin sürdürülebilirliği için, devletin başta “amaç dışı arazi talanını” önlemek olmak üzere, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’nu eksiksiz ve zamanında uygulaması, kanımızca ulusal bir sorumluluktur.
TEMA, ulusuna ve ülkesine karşı sorumluluk duyan bir sivil toplum kuruluşudur.
Bu temel ilkeden ötürü devletine de saygılıdır. Ama devleti yöneten hükümetlerin yaptıklarını incelemeyi, eleştirmeyi, sorgulamayı ve doğruları önermeyi de toplumuna karşı sorumluluk saymaktadır. Amacımızın genel siyaset olmadığını, “Toprağımızı suyumuzu korumak ve doğru yönetmek” siyaseti olduğunu vurgulamak istiyoruz.