Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Haziran '11

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Gıda ve Politika

Gıda ve Politika
 

1 ton buğday = 1000 ton su


2011 Genel Seçimlerine hızla yaklaşırken, partilerin seçim mitinglerinde liderler, halkın açlığını, yoksulluğunu, işsizliğini önleyecek –hatta-ortadan kaldıracak çözüm önerilerini sıralıyorlar. Ekonomik vaatlerin ardı arkası kesilmiyor. Veriyorlar… veriyorlar… veriyorlar…

Bir iki gün önce, seçim haberlerinin arasında İngiltere merkezli yardım kuruluşu Oxfam’ın bir raporu yayınlandı. Raporda, “Gıda sisteminin reformdan geçmemesi halinde önümüzdeki 20 yıl içerisinde gıda fiyatlarının iki kattan fazla, tahıl fiyatlarının 2030’da yüzde 120 ila yüzde 180 artacağı” vurgulanıyor. Dünya Liderlerine,” Gıda piyasalarındaki kuralların daha iyi düzenlenmesi ve küresel iklim fonuna daha fazla yatırım yapılması” çağrısında da bulunan Oxfam, “İklim değişikliği, artan gıda fiyatları, tarım arazisi, su ve enerji kıtlığı gibi giderek büyüyen sorunlarla başa çıkmak için gıda sistemi baştan sona değişmelidir” uyarısında bulunuyordu.

Bugün petrole dayalı bir uygarlığız; üretimi yakın zamanda azalmaya başlayacak olan bir kaynağa bağımlı bir uygarlık…. Petrol ile gıda arasında, onlarca yıldır gelişmekte olan gelişmekte olan bir değişime tanıklık ediyoruz. 1950 – 1972 arasında dünya piyasalarında 1 kile buğday karşılığında 1 varil petrol alınabiliyordu. 1 kile buğday da, 1 varil petrol de ortalama 2 ABD dolarından biraz ucuzdu. O yıllardan bu yana petrol fiyatları arttı. 2007 sonlarında, buğday fiyatlarında yaşanan artışa rağmen, 1 varil petrolün fiyatı 8 kile buğdaya eşit.

“1900’lerden bu yana 20 kat büyüyen bir küresel ekonomi” ve “hızla kentleşen, tarım alanları imara açılan, enerji açığı büyüyen, yer altı su seviyeleri azalan, nüfusu artan, balık tarlaları çöken, canlı türleri azalan, ormansızlaşan, doğal afetleri aralıkları sıklaşan, çöllerin yaygınlaştığı, zengin ile yoksul arasındaki uçurumun arttığı ” bir dünyada yaşıyoruz.

Ekonomik gelişmeyi sürdürebilmenin günümüzdeki anahtarı; ekolojik gerçekleri yansıtan dürüst bir piyasa yaratmak.

Bunun için küresel ekonomiyi yeniden yapılandırmak; iklimi istikrara kavuşturmak, nüfusa istikrar kazandırmak, yoksulluğu ortadan kaldırmak ve yer yüzünün ekosistemlerini iyileştirmek zorundayız.

Unutmayalım ki; Ekonomik açıklar ülkelerin birbirinden aldığı borçlardır, ekolojik açıklar ise gelecek nesillerden bugünden çaldıklarımızdır.

Türkiye yeni bir seçime giderken, liderlerimizden ve milletvekili adaylarımızdan salt ekonomik vaatler değil, ekolojik temelleri olan ekonomik vaatler duymak istiyoruz.

 
Toplam blog
: 272
: 734
Kayıt tarihi
: 13.10.07
 
 

1959 Sinop Bektaşağa Köyü doğumluyum. Yaşamda, anlaşılacak bir şeyi olanlara ve bunu öğreti yapan..