Gidenler ve dönenler 2

Kasım 2013’te 40 yıllık bir arkadaşım kalıcı ve kesin olarak yurtdışına yerleşti. Yine 40 yıllık diğer bir arkadaşım ise, 30 yıl yurtdışında yaşadıktan sonra, yurtiçine kalıcı ve kesin dönüş yaptı.

Bu bir tez-antitez ikilisi.

Karşılaştır-karşıtlaştır:

İlki, karısının zoruyla yurtdışına gitti, ikincisi babasının zoruyla yurtiçine geldi.

Şarkı sözü gibi: Olmuyor, olmuyor.

Birinci çıkarsama-sav:

Nerede yaşayacağın, ilk ve son kezinde yalnız ve yalnızca senin sorunundur. Sen giderken, tüm ailen kalabilir ve tam tersi de. Ölecek olan da sensin, yaşayacak olan da.

Birincisi hep yurtiçinde yaşamıştı, dolayısıyla yurtdışına 50 küsur yaşından sonra uyarlanması zor olacak. İkincisi son yıllarını hep yurtdışında yaşamıştı, dolayısıyla yurtiçine uyarlanması zor olacak. Bu durum da, savımızın pratik açımlanması bizcesi.

İkinci çıkarsama-sav:

Kızgın taşa su dökmeyeceksin, çatlar ve dağılır. Ya da, belli bir yaştan sonra yaşamında keskin virajlar alırsan, ya direksiyon kırılır, ya da hendeğe girersin.

Bir sürü soruyu tartıştık, oysa hala şu soru var:

Bu insanlar veya başka insanlar için, Türkiye’de kalmak veya Türkiye’yi terketmek ne anlama gelir?

Üçüncü çıkarsama-sav:

Yaşanmaz yer ve/ya yaşanmaz zaman göreli tanımlardır.

Gerçek olaydır:

Nazi bir ailenin annesi, Nazi olmayan bir Dünya’da yaşamak istemediği için, kendisini, kocasını ve en küçüğü 1 yaşında olan 6 çocuğunu zehirler ve toptan ölürler.

Eh, bu da bir seçim sonuçta.

Tabii ki TC 2015 yaşanacak bir yer veya bir zaman değil. Ancak, hiç oldu mu ki zaten?

Yurtdışına gideceksen, paran olacak, tek başına olacaksın, gittiğin ülkenin özellikle diline olmak üzere, kültürüne aşina olacaksın. Yine de, hep yalnız bir birey olacaksın. Yalnız ve özgür.

Dipnot: 40’ından beridir bu ülkeden kaçmak isteyip, 55’inde hala kaçamamış biriyim.