Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Mayıs '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Gitmek gerekir bazen

Gitmek gerekir bazen
 

Görüyorsun işte, senin için çarpmıyor yüreği artık. Bir başka hayatta o, sende umutsuzca bir bekleyiş içindesin.

Bekleme, bu bekleyiş öldürür insanı. Gitmek gerekir bazen, gönderilmeyi beklemeden. Arkana dönüp bakmadan ve ağlamadan. Gitmek gerekir, acıya aldırmadan… Hiç beklemediğin bir andır o. " Hiçbir şey bitmeyecek sonsuza kadar sürecek" diye düşünürken çıkıverir ortaya, olduğun yere mıhlar seni. O ana kadar fark edemediğin her şey birden dökülür ortaya, taşlar yerine oturur.
Gözleri eskisi gibi bakmıyordur değil mi? Eskisi gibi dokunmuyordur elleri. Tenindeki o sıcaklık kaybolmuştur, sana bakarken istem dışı gülümsemiyordur artık. Hatta gözlerini kaçırmaya başlamıştır, birlikte geçirdiğiniz akitleri olabildiğince azaltmıştır. Ya hiç konuşmamaktadır ya da havadan sudan sohbetlerle geçiştirmektedir muhabbeti. Aslında bir şey söylemek istemektedir sana ama bir türlü konuya girememektedir. Bu yüzden susmayı yeğlemektedir. Nedenini bir tek onun bildiği bir gerginlik vardır aranızda. Kurşun gibi ağır bir hava, öldürücü bir sessizlik… Sonra düşünmeye başlarsın, dünü, önceki günü, bir hafta öncesini, bir ay öncesini ve çok daha eski geçmişi… Hangi olay sizi bu hale getiren? Ne hata yapmıştın? Kırmış mıydın onu?

Senden, sevginden şüphe edecek bir şey mi yapmıştın? Düşünme, bulamayacaksın. Zorlama kendini, soruları cevaplayamayacaksın. Cevaplar yıkacaktır seni… Sonra tutamayacaksın kendini, sessizliği bozacaksın, "Neyin var?", "Niye böylesin?" diye soracaksın. Hala soğukkanlılığını kaybetmediysen tabii… Ya da kızacaksın, "Bu ilgisizliğin altında yatan nedir?" diye daha sert çıkacaksın, sesindeki titremeyi hissettirmemeye çalışarak. "Hiçbir şey yok, sana öyle geliyor" desin diye dua ederek. O yüzleşme anını, gerçeğin ortaya çıkış anını ertelemekten başka hiçbir işe yaramaz bu cevap. Geçici de olsa rahatlatacaktır seni, inanmak isteyeceksindir çünkü. Başka herhangi bir cevap yıkacaktır seni, bilirsin… Çıkışı olmayan bir labirenttir bu. Hangi koridora girersen gir, sonuç değişmez, hapissindir işte. Orada kalacaksındır sonsuza dek. Yine de çırpınırsın bir yol bulmak için. Bu yüzdendir beklediğin cevabı duymak istemen. Diyelim ki, duymak istediğin cevabı verdi, gerçek bu mudur peki? " Madem gerçek değil, öyleyse doğruyu niye söylemiyor?" diye yorma kafanı, vardır bir sebebi… Üzülmeni istemiyordur belki ne dersin? Bak, hafif kelimeler kullandım için daha fazla acımasın diye. Oysa doğrusu " Sana acıyordur" olacaktı, evet acıyordur. Geçirdiğiniz bunca zamanın, bunca güzel şeyin hatırına, bir süre daha gerçeği saklamayı tercih ediyordur. Sen üzülmeyesin diye, sen yıkılmayasın diye asıl söylemek istediği şey yerine bahaneler sıralıyordur. O başka bir boyuttadır… Aşk öyle bir şeydir işte, sadece görmek istediğini görürsün, duymak istediğini duyarsın. Sözcüklere, kendi anlamları nedeniyle işine gelen anlamları yükler durursun. O, ne anlatmak isterse istesin sen sadece kendi anladığını algılarsın. Zor, çok zor… Gitmek gerekir bazen, bunları yaşamamak için. Bir insana acıma duygusunu hissettirmemek için. Kalıp da daha fazla kendine haksızlık etmemek için. Gözleri iyi açmak gerekir, aşkın bittiğini, artık istenmediğini görmek için. Söylemesi mi gerekir ille? İlle tane tane anlatması mı gerekir?

Ama sen hala seviyorsun öyle değil mi? Bunun bir önemi yok artık onun için. O, başka bir boyuta geçmiştir çoktan. Bir ayrılabilse senden, bir anlayabilsen onun için aşkın bittiğini çok rahatlayacaktır, üzerinden büyük bir yük kalkacaktır. Aslında biliyor musun, o da olmayacak şeyleri düşünmektedir o an. "Ayrılsak da arkadaş kalsak..." gibi. Olmaz ki, mümkün değil ki bu. O da bilir, bilir ama hiç olmazsa vicdanını rahatlatır biraz. Gidiyor ya, sorumluluk hissetmektedir ya… Aldırmamalısın bunlara. Bir taraf aşıksa hala, iki eski sevgili arasında arkadaşlık söz konusu olamaz. Ya gerçeği söylerse… Peki ya bahaneler sıralamak yerine "Yeter artık ne olacaksa olsun" diye düşünerek pat diye söyleyiverirse gerçeği? "Bitti artık" deyiverirse birden? İlk aklına gelen soru, "Ama neden, hani beni çok seviyordun, hani bensiz yapamazdın?" olacak değil mi? Sorma sakın… Sus, suskunluğunla ört içinde ki kasırgayı. Esip kavuran, yakıp yıkan o kasırga daha çok uzun süre esecek içinde. Şimdiden teslim olma. İlle bir şey söylemek istiyorsan "Gidiyorum" de, "Madem bitti, benim de işim yok artık o yürekte…" Gitmek gerekir bazen, işte o an gelmiştir kabul etmek istemesen de. Belirsiz bir yolculuktur bu. Nereye gideceğini, ne zaman biteceğini bilmeden çıkarsın yola. Yürek ağrısı da cabası… Çekebileceğin en büyük acılardan biridir. Kaçış yoktur üstelik, nereye gitsen seninle gelir. Kapıyı ört ve bakma ardına, ağlama. Yalnızlığı arkadaş edin kendine. Biliyorum, dışarıya doğru ilk adımını attığın andan itibaren dönmek isteyeceksin geriye ama sakın dönme. Sıfırsın ya o anda, dönüşün sıfırın altına indirecektir seni. Sen onun için yoksun artık… Belki de dönmek ister bir süre sonra, tekrar eski günlerdeki gibi olursunuz ne dersin? Hayır, inanma bu söylediğime. Hiçbir şey eskisi gibi olmaz. Yaşanan hiçbir an bir daha yaşanmaz. "Başkasını buldu, beni aldattı" diye yeme kendini, ne önemi var bunun? Öyle ya da böyle bitti işte, kim olursa olsun onun hayatında. Tek gerçek, bir daha senin olmayacağı, kabullen bunu. Gitmek gerekir bazen, yüreği dinlendirmek, kendini dinlemek ve yalnızlığın seni olgunlaştırmasını beklemek için… Aynı şeyler bir daha geldiğinde yine gidebilme gücünü bulabilmen için… Aşkı yeniden yaşayabilmen için…

 
Toplam blog
: 8
: 1051
Kayıt tarihi
: 30.05.07
 
 

1983 İstanbul doğumluyum. Aslında kendim hakında anlatacağım fazla bişey yok. Yaşamamın kendi hayatı..