Giyinmek mi soyunmak mı?

Bir söz vardır. Der ki; "bazı kadınlar giyinince, bazıları da soyununca ilgi çeker." Giyinmek ve soyunmak; kadının kadınsı yazgısında en vurgulayıcı ikilemdir.

Markalar öncelikle moda dergilerinde kadını soyarlar ve onun çıplak güzelliğini ortaya çıkarmak için yarışa girerler ve daha sonra o çıplak güzelliği giydirmek ve bundan para kazanmak için var güçleriyle çalışırlar.

İlginçtir ki; kadınlar erkekler için soyunmayı tercih ederken, diğer kadınlar için giyinmeyi daha çok önemserler. Araştırmalar göstermiştir ki, kadınlar birbirine göstermek için giyiniyorlar.

Erkekler kadınların genellikle giyimleriyle ilgilenmezler, onları çıplak güzellikleriyle hayal etmeyi tercih ederler. Açıkcası giysinin altındaki gizemli güzelliğe sahip olmayı seçerler. Kadınlar da başka kadınlar için o gizemli güzelliğin üzerine en pahalı giysileri satın alarak rekabette üstün olmayı önemserler.

Giyinmek ve soyunmak... Asırlardır bu ikili karmaşıklığın bir türlü çözümlenememesinin sırrı nedir? Bu sır henüz çözülmemiştir. O nedenle moda dünyası bir taraftan kadının tüm gerçek çıplaklığını medyada sergilerken, diğer yanda aynı kadını çok özenli bir giysiyle vitrine çıkarmak gibi çelişkili bir işlev sürdürüyor. Bence bu sır, kadın ve erkeğin henüz ilişkilerinde saydamlık bulunmamasında yer alıyor.

Erkek dünyası kadına bakış açısını bir türlü açık ve net belirlememiştir. Bir yanda iştahla bakmayı istediği çıplak bir güzel, onun erkeksi dürtülerini kamçılarken, diğer yanda o çıplak güzelliğin kendisi için tehlike olmasından korktuğu için onu örtmeye ve sınırlamaya çalışmaktadır.

Kadın ne istiyor? Giyinmek mi? Soyunmak mı? Soyunduğunda tatmin olmayan kadın bunun hıncını giyinmekte, üstelik çok pahalı elbiseler giymekle mi alıyor? Ya da çok pahalı elbiseler altında tatmin duygusu yaşayan ve libidosu yükselen kadın bir an önce soyunmaya can mı atıyor?

Moda dünyasının işi zor. Ne yapsınlar? Kadını bir giydirip bir soyup günlerini gün ediyorlar.

Siz ne dersiniz?