Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Nisan '12

 
Kategori
Kitap
 

Göç/ Sofya Kurban

Göç/ Sofya Kurban
 

RESİM:İNTERNETTEN ALINTI"


İlk nesil ölür, ikinci nesil çok çalışır,

üçüncü nesil gerçekten oralı olur.”

Sofya Kurban

Behiç Erkin adına düzenlenen ''Demiryolu, Tren, İstasyon'' konulu öykü yarışmasında ‘Göç’ öyküsüyle mansiyon ödülünü alan Sofya Kurban’ı uzun bir zaman sonra Ankara 6. Kitap Fuarında görmek hatta o güzel öykü kitabını imzalatarak almak kısmet oldu. Mart 2012’de Phoenix Yayınevinden çıkan Göç, Yazarın ilk kitabı olma özelliğini taşıyor.

Göç, 20. yüzyıla damgasını vuran Rus Devrimiyle Çin’e göç eden, Çin Kültür İhtilali ile de Anadolu yollarına düşen, Çin’in, Sincan eyaletinde sürgünlüğü yaşamış dört çocuklu bir ailenin hikâyesi.

Şiddetin, ölümün, aradaki duvarların, insan ayrımcılığının yaşandığı sancılı bir coğrafyayı anlatıyor Göç, çatısı altında yer alan on dokuz öyküsünde.

Okuyucular kitabın içindeki birbirine bağlı öyküler arasında dolaşırken kâh köklerinden kopmanın zorluğuna tanıklık ediyorlar, kâh yaşananların ağırlığı altında eziliyorlar. Mecburiyetlerin insanı nasıl da alışkın olmadığı koşullara sürüklediğini görüyorlar. Belki de kader denilen kelimenin, ağlarını örerek insanları kıskacına alması böyle bir şey işte. Öte yandan; hayaller - düşler arasına sıkışmış kalmış ruh halleri ile de karşılaşıyorlar ama çekilen tüm sıkıntılara karşın umudunu kaybetmeyen, bardağın hep dolu tarafını gören, hayata pozitif bakmayı başarabilen insanların varlığını bilmek tarifi çok farklı bir huzura bırakıyor yerini, yüreğinize ışık saçıyor her şeyin yoluna gireceğine, güzel olacağına dair. Ve birbirine kenetlenmenin ne kadar önemli, ne muhteşem bir ayrıcalık olduğunu duyumsuyorsunuz.

Sevgili Sofya Kurban’ın anlatım tarzı sade, fazla kelimelerden arındırılmış, cümleler birbirinin peşinden su gibi akıyor adeta. Anlatılan olay örgüsü yer yer yüreğinize dokunup canınızı fazlasıyla yaksa da o ruh halinden çarçabuk alıp kurtarmayı da başarıyor sizi ve asla o yeisin içinde bırakmıyor. Ancak beni derinden etkileyen iki ölüm olayının anlatılışı var Göç’ün içinde Kurban’ın o naif diliyle, bir an ağzına gelmişte öyle söyleyivermiş gibi usul usul anlattığı. Şu anlatımın duruluğuna aynı zamanda da derinliğine bir bakın hele. “Bir insanın ışıktan gölgeye nasıl geçtiğini sizler bilemezsiniz!” “ Oysa insan ruhunun karanlık bir yüzü de vardır. Ruh uzun süre ışıktan mahrum kalırsa, o karanlık yutar insanı, kapanır bilinç, kızıl kızıl kanar düşünce sınırları, kırılır. Ne sönen bir ocak ne bir ses kalır geriye. İnsan ruhundan kaçabilmek için boşluğa adım atar… Sonrası boşluk.”

Göç’ün hemen her yaştan geniş bir okuyucu kitlesini yakalayacağına inanıyorum. Ve diyorum ki gitmek mi kalmak mı zor olandır? Kültürel farklılıkların yaşanması olasıdır elbette varılan coğrafyada. Alışmak, benimsemek ve biraz da köklerinin doğduğu yere özlem duymak. Zaten öykü kahramanımızda gidip görüyor sonra o toprakları. O günlerden izler arıyor, buluyor mu? Bu soruya cevap verecek değilim sadece okuyun ve neler yaşandığını kendiniz görün diyebilirim. Lakin şu kadarını söyleyebilirim; kitabın son paragrafında Yazarder ki: “Türkiye topraklarına döndüğümde ajandamda adresler dışında pek bir şey yoktu. Kalem oynatamamıştım. Tüm yaşadıklarımı yüreğime sakladım, gün geldi her şey kendiliğinden kâğıda aktı.”

İşte Göç,kendiliğinden kâğıda akan, yaşamdan beslenen bir öyküdür. Bir çocuk yüreğinde onunla birlikte büyüyen anıların dertop olmuş halidir birazda.

Kazan’dan İstanbul’a uzanan yolculuk boyunca Moskova, Ayasofya, New York, İdil Boyları gibi değişik coğrafi bölgelerle de tanışmanızı sağlayan Göç, yapılan seyahatin gözünüzde canlanabilmesi için haritalarla da görsel olarak desteklenmiş. Okudukça insanın içinde gidip görme isteği uyandırıyor doğrusu.

Göç’ün, toplumsal ve kişileri etkileyen boyutları bu güzel öykü kitabı ile edebiyata da yansımış oldu. Yazar birebir yaşadığı bir dönemi anlatarak tanıklık etmiş olduğu yaşanmışlıkları okuyucuyla da paylaşarak tarihe ışık tutmuş, ayrıca alınan kararların kişiler üzerinde bıraktığı devinimlerin gün ışığına çıkmasını, bireylerin kaderlerini nasıl değiştirdiğini anlatarak yaşananların kalıcılığını sağlamıştır. Görüldüğü gibi öykü yaşamın doğasında vardır ve yaşanan hemen her an başka bir öyküyü gün yüzüne çıkarabilir.

Tadı damağımda kalan bir öykü oldu Göç. Eline sağlık Sevgili Sofya. Edebiyat yolculuğunda önün açık olsun.

(Sofya Kurban / Öykü / Phoenix Yayınevi / Mart 2012 / 112 sayfa)

Sibel UNUR ÖZDEMİR

 
Toplam blog
: 755
: 776
Kayıt tarihi
: 13.06.07
 
 

Ankara'da doğdum. İlk, orta, lise ve üniversite eğitimimi Ankara'da tamamladım. AÜİF iş idaresi b..