Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Şubat '10

 
Kategori
Anılar
 

Gönüllü okuyucu olmak

Gönüllü okuyucu olmak
 

GÖNÜLLÜ OKUYUCU OLMAK


Eyüp Feshane'sine yakın deniz kenarında eski Osmanlı padişahlarından kalma bir konak... Geniş bakımlı bir bahçenin içinde sarı ve beyazın güzel bir kombinasyonuyla boyanmış şirin, huzurlu görüntüsü beni alıp eski dönemlere götüren bir yer.. İnsanın içine huzur veren bir gün.

Gecenin yorgunluğunu gün doğumuyla dinlemiş yeni bir güne merhaba diyen Eyüp… martılarıyla, deniziyle ve 3-5 insanıyla güzel bir manzara eşliğinde sahilde tek başıma yürüyorum..

Karşı caddeye geçip mis gibi çiçek kokularıyla yemyeşil alanın içinde konağa giriyorum. Bana inanılmaz mutluluk veren bu mekanı sanırım başka hiç bir yerde bulamam. İstanbul’da böyle bir yer kalmışmıdır merak ediyorum..

Konak kapısını iterek açıyorum içerisi loş ve koridoru uzun bir sağda bir solda odası olan düz gidildiğinde ise bir başka oda kapısı açılacak 3 kapı karşıma çıkıyor ben hemen sağda olan kapıyı açıyorum.. karşıma küçük bir oda çıkıyor eski yapım camları tahtadan alttan üste doğru açılıp kenarını tutan bir mandalla dışarının çiçek kokularını içime sindiriyorum.
üniformalı bir görevli gülümseyerek ‘’hoşgeldiniz emine hanım deyip önündeki deftere adımı soyadımı yazıyor odanın içinde bir başka kapıyı açıyorum. Tahta zeminde yürürken beni eski zamanlara götürüyor.

Osmanlı döneminde kim bilir kimin eviydi ve benim bastığım yerlerde acaba kaç kişi dolaşmıştır. Sağ köşede başka bir kapıyı açıyorum burada bu döneme uygun 5-6 tane bilgisayar bulunuyor ve bir gözetmen tarafından görme engelli 7-8 öğrenciye sesli bilgisayar eğitimi veriliyor. Dersi bölmemek için sadece ders veren kişiye bakışlarımla kolay gelsin ifadesiyle gülümsüyorum.

Sağ taraftan üst kata çıkıyorum dönerek yükselen geniş tahta merdivenleri çıkıp bir üst kattaki geniş odaya çıkıyorum . Buranın sorumlusu Şevket bey her zamanki gülümsemesi yüzünden eksik olmayan bir tavırla sesimden beni tanıyor ‘’merhaba’’ diyorum. Şevket bey’den yarım kalan kitabımı soruyorum. Kitaplığın altındaki rafta olduğunu söyleyerek ‘’hemen sizi boş yere alalım” diyor. Benimle ses kayıt odasına kadar eşlik ediyor. Sanırım 7-8 tane özel yapılmış okuma bölümü var. Ses geçirmeyen minik kabinlerin olduğu bir başka bölüme gidiyoruz. Ses ayarlamaları yapıp kulaklığı nasıl kullanacağımı tekrar hatırlatıyor .’’kaldığınız yerden bu günün tarihini sayfa numarasını kitabın adını ve seslendirenin adını söyleyerek devam edebilirsiniz ‘’ diyor.

Cep telefonumu kapatıp bir bardak suyumu yanıma alıyorum ve başlıyorum
…… “Takıntılar yazan Oğuz Tan 6-Haziran-2009 okuyan Emine Zaimoğlu Yapıcıer sayfa 76’’

Takıldığım yada duraksadığım yerlerde başa dönüp kendimi dinleyip silip tekrar okuyorum. bazen bir sayfada 5-6 kez takıldığım oluyor. Bazen de hiç durmaksızın 2 sayfayı bir solukta vurgularıyla akıcı okumanın sevincini yaşıyorum.. Sonrasında dilimin kuruduğunu kelimeleri peltekleşerek okumaya başladığında ara verip suyumu yudumluyorum…

Bu minik kapalı mekanda sesimin kaydedildiği yerde içimdeki huzuru tarif edememe sevincini yaşıyorum.. kim bilir kaç kişi benim sesimle ya ders çalışıyor yada bir tatil yerinde roman dinliyor kim bilir kaç küçük görme engelli çocuk benim sesimle bir kurt yada kuzuyu hayal ediyor.

İçimdeki huzur tarifsiz göremeyene göz olmak ..

Bir kez daha Allah’a şükrediyorum beni şanssız şanslılardan yarattığı için …
yürüyorum , duyuyorum, düşünebiliyorum, ve bunları yapamayan yapmakta zorlanan kişilere bir nebze yardım edebilme huzuruyla konaktan ayrılıyorum.

‘’EYÜP GÖRME ENGELLİ KÜTÜPHANESİ’’
Bana ne çok güzellikler kattığını düşünerek sahildeki tek başıma yürüyüşüme devam ediyorum. Yürüyüş bu kez kısa sürüyor çünkü benim teknem beni bekliyor.. Benim teknem diyorum çünkü az insanın uğradığı pek bilinmedik sade şirin bir tekne… üst katı hep bana ait olduğunu düşünerek güler yüzlü tekne sahibi hoşgeldinizle karşılıyor beni… Yine balık ekmek , yanında mevsim salatam ve sodam… denizin hafif dalgası tüm tekneyi beşik sallar gibi sallarken etraftaki Karadeniz peştemalarını masa örtüsü ve tavanla kombinasyon yapılmış görüntü beni Karadeniz kızı olmakla daha bir mutlu ediyor.. büyük ekran bir televizyonun karşısında Karadenizi gösteren ve müzikleriyle İstanbul’da Karadenizi yaşamanın hazzıyla gününü tazeliyorum.

Teşekkürler beni gönüllü okuyucu olarak aranıza kabul ettiğiniz için..
Teşekkürler gönüllü okuyucu arkadaşlarım
Teşekkürler kendime İstanbul karmaşasında kendimi kaybetmediğim için…
güzel bir paylaşım yaşamak her zaman beni mutlu ediyor
Sevgiyle…….

 
Toplam blog
: 63
: 1955
Kayıt tarihi
: 15.01.10
 
 

Emine Zaimoğlu 21/12/1971 doğumlu. Nişantaşı Rüştü Uzel Kız Meslek Lisesi resim bölümünü okudu. R..