Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Haziran '15

 
Kategori
Güncel
 

Görev ve sorumluluk

Bir insanda akıl ve bilgi varsa görevi, görevi varsa yetki ve sorumluluğu da vardır. Sorumluluğu olmayanın yetkisi yoktur.  Yetkisi olmayan sorumsuz birinin de devlette işi ne. Görevi ne? Hiç böyle saçma sapan şey mi? Olur.

Koskoca ülkede akıllılar susmuş, akılsız olan herkes her şeyi konuşuyor.  Allah aşkına hiç böyle anayasa mı? Olur.

Ya yoksa bu yasaları yapanlar, bu ülkenin insanları değil mi?

Ay’dan mı geldiler. Her on beş, yirmi yılda bir meclis tıkanıyor. Hiçbir iş yapılamaz hale geliyor. Daha sonra da övünüp dövünerek sistemi işlemez hale getiriyoruz. Bu olumsuzluktan da parmağı uzun olup bala batıranlar yararlanıyor.

Bizlerin gözünden kaçırdıkları her çözümsüzlüğü, her olumsuzluğu birbirine bağlayarak halkı sarıp sarmalayacak kalınca bir zincir oluşturarak işin içinden çıkılmaz bir hale büründürüyorlar. Birde üstüne üstelik karşılıklı zaaflardan yararlanılarak oluşturulan bu değişik iki menfaat çetesi, toplumu iki ayrı kutupta toplayarak sürekli gerip, keskinliği artırıyor.

Bana göre bu halin sorumlusu, sorumsuz olanda. Sorumsuz olan da, her şeyi kendinde hak bilip, haklı olarak kendine verilen yasadaki sorumsuzluk ilkesi içinde her şeyi yapıp yerine getiriyor.

Hiç bu şekilde bir anayasa olur mu? Neden olmasın. Oluyor işte. İnsanın olduğu her yerde her şey olur. Önemli olan yasayı yapan seçilmişlerin, yaptıkları yasadaki açığı önceden görüp, sorunu gidermiş olmalarıydı.

Şimdi karşımızda sorunları gideremeyip, sürekli sorun yaratan bir anayasamız var. Onunda her yeri delik deşik oldu. Bu yasanın bu hale gelmesi, güya devletin başına seçtikleri insanı onu re edip,  güvenmiş olmalarıdır.

Hiç koca bir devletin anayasası böyle tesadüfler üzerine kurulup, yönetilir mi?

Bana göre bunu bilmeyen adamlara anayasa yaptırılmaz. Yaptırılırsa işte o da böyle olur.

Hâlbuki biz, kayıt altına alınmış doğru olanı bile işimize geldiği gibi bozup değiştirmeye mahir bir toplumuz. O da cehaletimizdendir. Hâlbuki azıcık aklımız çalışsa, kendimize birçok sorular sorup, cehaletimizin oluşturduğu zaafımızı gideririz. Ama gideremediğimiz bazı zaaflarımızda bizim için büyük tehlikeler oluşturur. O da bize sevip yakın olduklarımızdan gelir. Çünkü onlara güvenir tedbir almayız. Yediğimiz bir tokatla devriliriz.

Dünyanın acımazlığına karşı direnip yaşamak için daha çok bilinçleneceğiz. Biz bilinçlendikçe bir yandan sorunlarımız çözülecek. Bir yandan da sürekli ağırlığı artacak. Biz zirveye çıktıkça ağırlığı artan sorunların çözümü de artacak.

Aklı olana görev verilir. Görev verilene bilgi gerekir. Bilgiyi sorgulamak ve doğruluğuna güvenmek gerekir. Sonra sorunu sorgulayıp çözmek gerekir. Sorun çözüldükten sonra, bir daha tekrar aynı sorunla karşılaşmamak için çözümün neticesine sorumluluk gerekir. Yoksa insanlık etik açıdan değer kazanmaz.

Dolayısıyla insan hangi makam ve mevkide olursa olsun. Hangi unvanı taşırsa taşısın. Yaşı, başı kaç olursa olsun. Aklı başında olan herkese gücü oranında görev verilebilir.

Görev verilen herkes yaptığı görevden dolayı önce kendi vicdanına, sonra görevi verene, daha sonra da kendini yaratıp var eden Allah’a karşı sorumludur.

Hiçbir görev akılsız çözülmez. Sorumluluk duymadan yerine getirilmez. İdrak etmeden de sorunu çözüp, rahatlayıp, huzur bulup, mutlu olunmaz. Çünkü sorumsuz olanın vicdanı da doğru, dürüst çalışmaz. 

İnsan için en önemli dört şey var. Bunlardan biri nefes alıp vermek. İkincisi yemek ve içmek üçüncüsü barınıp korunmak, dördüncüsü de özgür olmaktır.

Bütün bunları yapıp yerine getirmek içinde güven verip, görev alıp, sorumluluk yüklenmek gerekir.

Çünkü hiçbir varlık ne boşuna yaratılmıştır. Ne de başıboş bırakılmıştır.

 

03.06.2015

Cahit KARAÇ 

 
Toplam blog
: 124
: 519
Kayıt tarihi
: 27.09.11
 
 

1953 yılında Kahramanmaraş İli, Elbistan İlçesi, Akveren Köyü doğumluyum. Ankara Kimya Meslek Lis..