Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Mart '11

 
Kategori
Özel Günler
 

Görmek istersen Deniz'i...

Görmek istersen Deniz'i...
 

Gelsene dedi bana... Sevsene dedi bana... Ölsene dedi bana...


Biliyorum bu yazıyı yazmak için henüz erken… 

İki nedenden dolayı yazıyorum… 

Bir: Her şeye geç kaldığım için… 

İki: Onların zamanı olmadığı için… 

Bazen acı bir yeşil biber yemiş gibi gözlerimden ter damlar düşünürken… Acılar panik verir insana… Acıların ucu açıktır… Çarliston niyetine kocaman bir ısırık aldığınız yeşil biber en zıkkım süs biberlerinden daha keskin çıkabilir… Yoğurt uzatırlar size, ya da ekmeğin kabuklu tarafını dolandırırsınız ağzınızda… O sürpriz acı birkaç dakika sonra geçecektir oysa… Uzuvlarınız yine yerli yerinde duracaktır. Sevgiliniz içten içe gülse de halinize biraz sonra koynunuzda olacaktır… Yani acı biber yemekten ölmüyor kimse… 

Peki neden ölür insanlar? (Önce hayata bakalım.) 

İlk yürümeye başladığınız zamanları anımsar mısınız? 

Her an düşecekmiş gibi yürüdüğünüz o ilk günleri… 

Bütün ev ahalisi arkanızda, babanız çaktırmadan ensenizde sürekli… 

Paytak paytak yürürken siz, tökezleseniz… 

Babasız mı büyüdünüz yoksa? 

Örneğin siz annenizin karnındayken daha… Babanız ölmüş olabilir mi? 

Hayat… 

Evet olabilir… 

Bütün çekmeceleri en meraklı gözlerle açıp, içinde ne var ne yoksa saçtığınız o günleri anımsar mısınız? 

Yer çekimini keşfetmenin heyecanıyla elinizde ne varsa balkondan aşağı atıp yere düşüşünü izlediğiniz zamanları? 

Ölmek, yaşamın ta kendisi olmasın? 

Dişleriniz döküldüğünde yerine yenileri çıkıyor mu şimdi? 

Saçlarınız doğanın renginde kıvır kıvır duruyorlar mı? 

Osurduğunuz zaman gülsuyu ıtırı yayıyor musunuz? (Dünyadaki bütün çocuklar aynı anda osursa kaç atom santrali eder sizce?) 

Büyüdükçe kirlendiniz mi yoksa? 

Zenginleştikçe neye döndüğünüzü biliyor musunuz? 

Burnunuzu karıştırmıyorsunuz biliyorum… Bunun çok ayıp olduğunu öğretmişlerdir size… 

Kayseri’de tecavüz edildikten sonra öldürülen çocukların katilinin yakalanmasına sevindiniz değil mi? Katili sizin ellerinize vereceklerdi ki şimdi… 

Ama bebek katillerine özgürlük diyenlere gülümsüyor musunuz? 

Tarihte Hitler adını duyduğunuz zaman ürperiyor musunuz hala? 

Peki… Hitler Arap yarımadasının, Kuzey Afrika'nın çöllerinde kiminle savaşmıştı? 

Hitler, Hitlerdi de… 

Fransızlar Mona Liza mıydı? 

İngilizler Marlin Monro... 

İtalyanlar Çiçiolina mıydı? 

Bunların hepsi Hitler değil miydi? 

Tıpkı bu günkü gibi… 

Ve tıpkı bugünkü gibi sadece zavallılar ölmemiş miydi? 

Kaç delikanlı direndi şu koca tarihte zalimlere? 

Bunaldınız mı? 

Çok da şey’imdeydi sanki… (Sizi Can Yücel’e havale ediyorum.) 

Bazen yazarken de, acı biber yemiş gibi olabiliyor insan… 

Ankara’ya geldiğimden beri denizi özler oldum iyiden iyiye… 

Denizi görmek istediğim zamanlarda gökyüzünü seyretmeyi öğrenmiştim… 

Türkülerden öğrenmiştim: ‘ 

Görmek istersen denizi, yukarıya çevir yüzü, deniz gibidir gökyüzü, aldırma gönül aldırma…’ 

6 Mayıs sabahı saat 10 ile 13 arasında Karşıyaka mezarlığında, kardeşim Denizin yanında olacağım… 

Kardeşim Mahirin ve tüm kardeşlerimin yanında… 

Onlar öldürüldüğünde küçücük bir çocuktum ben… 

Şimdi yaşlı bir adam olmaya başladım… 

Onlarsa hala 25- 26 yaşlarındalar… 

Yani gençleşmeye gideceğiz onların yanına, ruhunuzu gerdirmeye gideceğiz… 

Aynı ateşi küllerimizin üstüne koymaya gideceğiz… 

Saz çalacağız orada… Ağıtlarla oynayacağız… Tıpkı genç çocukların ateşle oynadığı gibi… 

Ersin kardeşimle içimizden geldi… 

Tekrar hatırlatacağım… 

 
Toplam blog
: 153
: 1481
Kayıt tarihi
: 16.09.06
 
 

Tıka basa dolu bir adam değilim. Balığı gördüysem derine inerim. Uzun süre gölgede kalamam. Okuru..