Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Mart '18

 
Kategori
Etkinlikler / Festivaller
 

Gülhane Parkında Aşık Veysel İçin 45.Yıl Anması

Gülhane Parkında Aşık Veysel İçin 45.Yıl Anması
 

___________ Gönül Penceresinde Hüseyin Yıldırım _________


Demişti ki: Nedir alevi, Sünni
 Haktır bölünemez Allah’ın dini
 Biraz yükselterek sakin sesini
     Ayrı baş çekene kızardı Veyse
l.”

İbrahim Güleç

21 Mart ve  Nevruz, "yeni gün" anlamını içerir. Doğanın canlandığı, bitkilerin filizlendiği, toprağın uyandığı zamanın başlangıcıdır. Veysel’in kara toprağa kavuştuğu gündür.

Gülhane Parkı’ndaki Âşık Veysel anıtı önünde sevenleri her yıl toplanıp anma günü gerçekleşmektedir.

Sonsuzluğa göçmesinin 45. Yılında ve sabahın erken saatlerinde Âşık Veysel dostları Gülhane Parkındaki anıtın önünde bu yıl da toplandı. Kızı, onun çocukları, torunları ve sevenleri orada oldu.

Etkinliği, her zamanki ustalığı ile Ahmet Özdemir yönetti. Program akışında sunuculuğu  Bahattin Çetin  ile İsmail Aydoğmuş başarıyla sürdürdüler. Veysel’in torunu Çiğdem Özer, program süresince olanca çabayı gösterdi.

Âşık Veysel'in Gülhane'deki anmalarının organizasyonunda uzun yıllar emek ve katkılarını esirgemeyen ‘Düşler Dünyası Kültür Sanat Topluluğu'nun Başkanı, İRADİ mahlasıyla şiirler yazan şair İsmail Aydoğmuş; Âşık Veysel için çok sayıda şiir yazanlardan birisidir. Bu anma öncesinde orada “Veysel Babamız” başlıklı bir şiir yazmış, katılımcıların çok olması ve zamanın darlığı nedeniyle kendi şiirini okuyamamıştır. Şirini burada okurlarımızla paylaşmayı yeğledim.

Solumda gazeteci, ressam, hattat (yazı ustası) Etem Çalışkan, sağımda şair İbrahim Güleç ile oturarak programı birlikte izledim.

Ahmet Özdemir, açış konuşmasını gerçekleştirdi. Onu takiben Çiğdem Özer, konuştu.

Sivaslıların yakından tanıdığı ve herkesin sevgi ve saygı duyduğu milli boksör ve gönül adamı Hüseyin Yıldırım, alkışlar arasında kürsüde yerini aldı.

Tanıdığım kadarıyla Hüseyin Yıldırım: -Şanlı, şöhretli ve varlıklı bir iş adamı, -Kilosunda Türkiye boks şampiyonu, -İyiliksever, güler yüzlü ve cömert bir insan, -Can dostu, cana yakın ve dost canlısı, -Kültürün ve sanatın yakınında olan, -Çayı içilen ve konuğuna yemek ikram eden, -Hoşsohbet ve konuşması dinlenebilen, -Ülkesini ve İstanbul’u çok çok seven, -Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı, -Ülkenin bölünmez bütünlüğünü isteyen, -Her kesimden insanlarla iletişim içinde olan, -Sözün kısası ‘adam gibi’ adam…

Yıldırım, yakından tanıdığı Ulu Ozan Veysel’i çarpıcı tümcelerle anlattı! Neler mi dedi? Neler demedi ki… : “Etkisinde kaldığım ve unutamadığım bir anımı anlatayım. 1961 yılında Asya Şampiyonası için Bağdat’taydım. Türkiye’nin Bağdat Büyükelçisi ile konuşurken konu oldu. Maçı kazanırsam beni Kerbela’yı görmeye gönderir misiniz? Dedim. Büyükelçiden “tamam” sözü aldım. Iraklı Abdul Samed’i yendim! Bahis ve maç sonrası özel araçlı bir ekip, beni 100 km. uzaklıktaki Kerbela-Necef’e götürdüler. Orda Hz. Ali’nin Türbesini ziyaret ettim.”

Nikâh şahidinin Âşık Veysel olduğunu, kendisine uğradığında köy okullarına götürmek için bayrak istediğini, anlamlı sözcüklerle aktardı ve “Yazı bilmem, yazı bilmem / Okuyup yazı bilmem / Bu yazı beraber geçirdik / Gelecek yazı bilmem.” Dizeleriyle izleyenlerini selamlayarak konuşmasını noktaladı.

Kürsüye davet edilen Etem Çalışkan, Veysel anıtının kaidesinin uyduruk olduğunu belirterek başkaca düşüncelerini aktardı.

Sırayla; Ahmet Lütfi Akkuş, Abdurrahman Şen, Âşık Adil Atalay, Âşık İhsan Koç, Âşık Ali Kaya, Kamil Gündüz, İbrahim Gençsoy, Adem Altun, Gazeteci Yücel Yönal, Ekrem Polat, Garip Yadigar, Erol Aktı, Ali Kaya, Resul Civcik, Mustafa Baştuğ, Ahmet yıldız, Yahya Aslantaş, Hüseyin Cılga, İbrahim Güleç, Hüseyin Gülen ve Halide Özsoy; anılarını aktardılar, çalıp söylediler ve şiirlerini okudular.

Tanıdığım dostlarımdan orada merhabalaştığımız adlar, şunlar oldu: Hüseyin Yıldırım, Ahmet Özdemir, Çiğdem Özer, Bahattin Çetin, Birsen Baranta, Mehmet Çiçek, Taner Karataş, Erol Aktı, Ata Türk, Gülşen Şenderin-Enver Hergüler…

Büyük Ozan Âşık Veysel’in “Ağlayalım Atatürk’e” gibi yüzlerce şiirleri var. Her biri, ötekinden kaliteli…

Şair ve grup yöneticisi İsmail Aydoğmuş’un büyük ozana yazdığıVeysel Babamız” başlıklı şiirini  dilerseniz birlikte okuyalım istedim:

 

Veysel Babamız


Yirmi bir Mart günü veda eyledi
Gönüller sultanı Veysel babamız
İnsanlık yolunda çaldı söyledi
Yurdumun ozanı Veysel babamız


Küçükken kaybetti iki gözünü
Akılla yokladı gördü özünü
İnletip sazını derdi sözünü
Sevginin insanı Veysel babamız


Yalan söylemedi akıl çelmedi
Ata’nın izinden geri gelmedi
Birliği düşündü ayrım bilmedi
Can bildi vatanı Veysel babamız


Arama dünyada yoktur bir eşi
Pir Sultan yoldaşı Yunus kardeşi
İçimize doğan sevgi güneşi
Işıttı her yanı Veysel babamız


Bir kapıdan girdi, gitti birinden
Ne çok etkiledi bizi derinden
Kalbimizi tutup söktü yerinden
İRADİ’nin canı Veysel babamız.


İRADİ (İsmail Aydoğmuş)

 


(Bu şiirimi, 21 Mart 2018 Çarşamba günü Gülhane Park'ında Âşık Veysel'in anıtı yanında yazdım. Anma Gününe katılanların çok olması ve zaman darlığı nedeniyle orada paylaşma hakkımı kullanmadım. Değerli gazeteci ve yazar Muhsin Durucan'a ilgi, destek ve paylaşımından dolayı teşekkür ederim. Selam, sevgi ve saygılarımla…) İ.A.

 

**

 

                        Not: Slâyt durumundaki kimi görüntüleri aşağıda izleyebilirsiniz.

 

 
Toplam blog
: 782
: 1295
Kayıt tarihi
: 18.08.08
 
 

Kırşehir Erkek İlköğretmen Okulu'nu, İzmir Buca Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümünü, İstanbul Çapa M..