Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Şubat '15

 
Kategori
Siyaset
 

Gündemde olmak ya da olmamak

Gündemde olmak ya da olmamak
 

Gündemde olmak yada olmamak; İşte bütün mesele bu...


Günümüzde bir günde vezir veya rezil olabilirsiniz. Ancak merak etmeyin bu vezirliğiniz de, rezilliğiniz de 3-4 gün içinde unutulur gider. Çünkü başka bir olay sizin gündeminizi unutturur. Buradaki strateji gündemi elinde tutmaktır. RTE'nin ve AKP'nin baştan beri izlediği yol, mazlumu oynamak ve bu kapsamda gündemi belirlemektir. Her ne kadar anlamsız gibi görünse de günümüz medyasında en kolay yöntem budur. Çünkü mutlaka birileri gündemdeki konulara cevap verir, diğerleri de cevap verenleri cevaplar ve bu sarmal devam eder. Buradaki temel düşünce mantığı, "başkasının açığını ortaya çıkarmak" şeklinde özetlenebilir. Temel mantık, "fikir ne kadar tutarsız olursa olsun, mutlaka söylenecek iyi bir şeyler vardır" düşüncesine dayanır.
 
Günümüz buluşlar çağıdır, önce bulan kazanır ve kazanan hepsini alır. Yani İngilizce söylersek "The winner takes it all". Aslında söylenen gündemlerin % 99'u şimdiye kadar söylenmiş fikirlerdir, ama o kişi veya kurum tarafından dile getirilmemiştir. Bu nedenle her düşünce insanlar tarafından farklı yorumlanarak dile getirilir. Bir fikri gündem yaratacak şekilde ortaya atmak için birkaç şart gereklidir;
  1. Gündemin boş olması
  2. Gündemi belirleyecek kişinin "medyatik/güçlü" olması
  3. Medyanın "taraflı" olması
  4. Ağırlıklı olarak yeni gündem etrafında dönülmesi
Bunları çok detaylı olarak yazmak mümkündür ama okuyanların sabırlarını zorlamamak adına konuları özetlemeye çalışacağım;
 
BOŞ GÜNDEM: Medya sürekli olarak belirlenen gündemin peşinden koşmaktadır. 3-5 Gün gündemde kalan konu artık bayatlamıştır ve balık hafızalı toplum tarafından unutulmaya mahkumdur. Bu nedenle bir gündemin yaşam süresi bir haftayı geçemez. Normal şartlarda bir haftaya iki gündem yeterlidir. Basının görevi gerçek gündemin peşinden koşmak ve siyasetçileri gerçek gündemde kalmaya, gerçek gündemi düşündürtmeye ve sorunları çözmeye zorlamaktır. Oysa meyda, işin kolayına kaçmakta ve araştırmak, incelemek yerine siyasetçilerin söylediklerini gündem olarak kabul etmektedir. İşte "araştırmacı, gazeteci, yazar" ifadesi bu nedenle günümüzde yer bulamamaktadır.
 
MEDYATİK KİŞİ: Medyatik kişi, o dönemde gücü elinde bulunduran bireylerdir. Bir bilim insanı herkesi ilgilendiren bir buluş yapmadıkça gündem oluşturamaz, bu açıdan bakıldığında bilim insanı hayatı boyunca belki üç-beş kez oluşturur. Üstelik bilimsel çalışmaların sonuçlarının algılanabilmesi için hem bilimsel birikim, hem de beyinsel çaba yani düşünce gerekir. Bilgiyi üretmek yerine, sindirmeden, çabuk tüketen toplumda (obezite kelimesine paralel olarak bu terime bilgizite terimini kullanabiliriz) bu gündem yine günümüzde 3-4 gün ile sınırlıdır. Herkesi ilgilendiren bir buluş yapılsa da medyanın bunu anlaması her zaman kolay değildir. Gündem boşsa bu tür gelişmeler medya tarafından işlenir, doluysa konu "gündem kurbanı" olur. Oysa siyasetçiler sürekli olarak medyanın ve halkın anlayacağı cümlelerle boş gündemi doldurmayı her zaman becerirler. Gerçek gündemi merak eden olmadıkça medya, pazarın yani halkın isteklerini diler getirmeyi görev olarak görür.
 
Günümüzden bir örnek verelim; Anayasaya göre cumhurbaşkanı tarafsız olmak zorunda olmasına rağmen RTE, halkın cumhurbaşkanı olamamıştır, hala AKP'nin gündemini ve milletvekillerini belirlemektedir. Gündem kuzu kuzu başkanlık sistemine çekilmektedir. 12 Yıl öncesinden RTE'nin başkanlık istediği gün gibi biliniyordu ve bu süre boyunca muhalefetin sadece gündemin peşinden gidip yeni gündem yaratmayarak konuya destek verdiği rahatlıkla söylenebilir. Konu yeni değildir, muhalefetin bu konuda söyleyeceği yeni bir şey de yoktur. Temcit pilavı gibi ısıtıla, ısıtıla halkın önüne zorla konulmaktadır. Bu sistemin demokratik sistemlerde tek bir adı vardır; teokrasi veya halkın diliyle söylersek diktatörlük.
 
TARAFTAR MEDYA: Medya, gerçek gündem peşinde koşmadıkça taraflıdır. Watergate skandalı gibi bir gündem yaratan, tüm dünyada ses getirecek olaylara imza atan veya Uğur Mumcu gibi araştıran, sorgulayan, cesurca yazan gazeteciler olmazsa kestane haber ile gün geçer, gider. Kestane haberin sıkıntısı her gün yeni kestaneler gerekmesidir. Kestanenin tadı başlangıçta kestane şekeri gibi algılansa da, zamanla sizi ya kestane, ya da şeker hastası yapar. Oysa ekonomi, eğitim, sağlık, dış politika gibi konular ciddi bilgi ve birikim ister. Gazetecide bu birikim genel hatlarıyla olsa bile, kullanmaya kullanmaya gittikçe körelir. Bir konuda uzmanlaşmayan gazeteci her konuda uzman  kesilir. Vatandaşta da kültürel birikim olmadıkça ciddi haberleri okumaz ve kestane peşinde koşar. Bu durumda halka istediğini vermesi gereken taraflı medya, boş haberler veya bir kişinin siyasi gündemi etrafında döner, durur.
 
TEK KONU: Gündem belli siyasetçi tarafından belirlendikten sonra artık sadece o konu üzerinde yorum yapılır. Bilim insanlarının ve muhalefet partilerinin söylediklerinden sadece gündeme ait olanlar kesilip yayınlanır. Çünkü diğer gündem maddelerini "halk istemiyor" düşüncesi vurgulanır. Böylece belli siyasetçiler tarafından beslenen ve korunan medya, artık sadece kısır politik tartışmalar etrafından döner-durur.

AKP'nin bu stratejisi 12 yıldır gündemdeki yerini korurken diğer partilerin yeni gündem yaratması hiç de kolay değildir. Özellikle medyanın neredeyse tamamının (bilerek ve bazen de bilmeyerek) tam olarak, koşulsuz şartsız AKP ve RTE'ye biat etmesi sağlandıktan sonra bunu yapmak neredeyse imkansızdır. Bütün bunlara rağmen muhalefetin ve medyanın yapması gereken, iktidarın gündemine hiçbir şekilde bulaşmadan kendi gündemlerini oluşturmaktır. Çünkü tek adamı oluşturan sadece iktidar değil, kendi gündemini oluşturmayıp buna destek veren medya ve muhalefettir. Gerçek gündem oluşturmak kolay değildir, çalışmayı, halkla bütünleşmeyi, bilim insanlarıyla birlikte araştırmayı gerektirir. 12 Yıldır AKP'nin gündemine takılan muhalefetin bundan farklı sonuç beklemesi de, görmesi de zaten imkansızdır.
 
Konuyu William Shakespeare'in Hamlet'teki ünlü dizelerini gündeme uyarlayarak şöyle özetleyebiliriz;

Gündemde olmak yada olmamak; İşte bütün mesele bu!
Düşüncemizin katlanması mı güzel
Zalim iktidarın şiddetine, baskısına
Yoksa diretip gündem denizlerine karşı
Dur, yeter demesi mi?
 
Not 1: Seçimli günlere yaklaşırken, partilerin ve adayların gündem belirlemesi konusundaki bilimsel makalenin okunmasında fayda var; http://dergipark.ulakbim.gov.tr/tojdac/article/viewFile/5000047166/5000044459
 
Not 2: 2012 Yılındaki konuyla ilgili haber bağlantısı; http://www.ensonhaber.com/erdogan-gundemi-ben-belirlemezsem-basbakan-olamam-2012-12-21.html
 
Toplam blog
: 64
: 968
Kayıt tarihi
: 28.10.07
 
 

Mülkiye İşletme mezunuyum ve aynı zamanda Sakarya Üniversitesi Maliye Bömlümünde doktora öğrencis..