Gündemi izlerken...

Gündem yine oldukça yüklü. Bizler yaşananları izlerken düşünüyoruz. Ve özetleyerek satırlara döküyoruz. Belki bir birine benzer yorumlar yapıyoruz, ama ne yazık ki bir birine benzer konular gündemde yer almaya devam ediyor. Bu satırları milyonlar "Muhteşem Yüzyıllı" ve "Kuzey Güney" yi seyrederken yazıyorum.

Ortadoğu ve kuzey Afrika'da son bir iki ayda yayılan sarmal Türkiye'yi de kapsamaya başladı. Başımızda "PKK" denen bela varken, bu tür bir sarmala girmemiz zamanlama açısından sıkıntıları artıracak gibi. Dış politika hassas bir konu, diğer politikalara benzemiyor. Çünkü dış polikanın alanı dünyadır. 

İç politikadaki, ekonomideki alanlardaki gücünüzün kuvvetli olması, Türkiye sınırları dışında güçlü olacağınız anlamına gelmez. Yaşadığınız alanda elinizin kuvvetli olabilmesi için iç huzurunuzun tam olması gerekir. Güçlü olduğunuzu düşündüğünüz anda, sizi zora sokacak birden fazla sıkıntı çeşitli tanımlamalarla başımıza gelirse elimizdeki gücü de kaybetme noktasına gelebiliriz. Dikkatli olmak gerekiyor. Mevcut hükümetin komşularla "sıfır sorun" polikası memnuniyetle karşılanmış ve iyi oy almıştı. Ancak bugünkü durum Davutoğlu'nun bakanlığa geldiği noktada değil. Şu an "bolca sorun" dayız. 

Bugün Ankara'da yaşanan patlama bu açıdan düşündürücüdür. Ekonomi notumuzun yükseltildiği bir dönemde, dış politika sıkıntılı bir tünelden geçiyor. Bu sıkıntının dönüp dolaşıp, iç huzurumuzda tehlike yaratmasını, Türkiye'yi yeni buhranlara sokmasını istemiyoruz. 

Toplum şike davasıyla, neredeyse hergün oynanan futbol maçlarıyla ve yeni yayın dönemine giren dizileriyle ilgilenirken, birşeyler oluyor.  Sıkıntılı siyaset yazılarına geri dönmemek için direniyorum, başaramayacağım galiba....