Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Eylül '09

 
Kategori
Türkiye Ekonomisi
 

Güngör Uras: Altınlar külçe külçe yurtdışına gidiyor

Milli basında 600 civarında sütun yazarı yazı yazmaktadır.

Hepsini okumak olanaksız. Seçerek okuduklarımız var, dikkati çekenlerden okuduklarımız var ve bir de severek, beğenerek, ders alarak okuduklarımız var. Benim "milli ekonomist" diye nitelendirdiğim Güngör Uras çok severek okuduğum bir yazardır. Çok beğendiğim eski bir yazısını buraya aldım. Okumanızı diliyorum.


"Altın fiyatları krizle birlikte tüm dünyada yükselişini sürdürüyor. Buna karşılık, borç içindeki halkımız mecburiyetten altınlarını bozduruyor. Bu altınlar İstanbul’da külçe haline getirilerek yurtdışına satılıyor


Son altı aydır Anadolu’dan İstanbul’a her gün 1 ton, 1.5 ton külçe altın geliyor. Bu külçe altınlar İstanbul’daki 2 rafineride birer kiloluk külçe altın haline getiriliyor. Bu külçe altını yerli, yabancı bankalar ve de kıymetli maden aracılığı yapan kurumlar satın alıyor. Yurtdışına gönderiyor. Karşılığında döviz geliyor.
Ekonomiden sorumlular, Başbakanımız, hükümetimiz, Merkez Bankası Başkanımız bu trafiği ya duymadı, bilmiyor. Ya da önemsemiyor.

İstanbul’a gelen altınlar
1) Anadolu’dan neden her gün İstanbul’a 1 ton, 1.5 ton hurda altın geliyor? Anadolu halkı yaşam savaşı veriyor. Genelde halkımız borç ödemek için altın satıyor. Kiminin kart borcu, kiminin tohumluk, gübre borcu var. Anadolu halkı borcuna sadıktır.
2) Altının 1 tonu kaç para eder?
Altının kilosu bu yazının yazıldığı gün 50.925 TL idi. Altının 1 tonu 50 milyon 925 bin TL eder. Dolar olarak 1 ton altın 28 milyon 934 dolar eder. Demek ki, son altı ayda Anadolu’dan İstanbul’a her gün 28-42 milyon dolarlık altın geliyor.
3) Yurtdışından ne kadar altın geliyor?
Bizim altın talebimize göre her yıl 150-250 ton arasında altın ithal ederiz. Aylık olarak 10-15 ton altın ithalatı olur. Daha doğrusu olur idi. Yılbaşından bu yana ithalat sıfır. Altın talebi yok. İçeride altın alan olmadığı için altın ithal edilmiyor. Yılbaşından bu yana (eski dönemlerdeki gibi) normal altın ithalatı olsa idi 700 milyon dolarlık altın girişi olacaktı. Altın ithal edilmedi. 700 milyon dolar ekonomide kaldı.

Türkiye’ye dolar giriyor
4) İstanbul’a Anadolu’dan gelen altınlar ne oluyor?
Türkiye’de altına talep yok. Buna karşılık Anadolu’da yoğun altın satışı baskısı var. İşte bu nedenle Türkiye’de altın fiyatı dünya piyasalarının altında. Türkiye’de altın fiyatı (her gün değişen fiyatlara göre) kiloda 100-200 dolar daha ucuz. Türkiye’den altın alarak dışarıda satan 1 ton altında 100 bin, 200 bin dolar farktan yararlanabilir. İşte bu fark nedeniyle Anadolu’dan gelen altınları yasal (kanuni) yollardan satın alanlar, yasal (kanuni) yollardan ihraç ediyor.
5) Altın gidiyor, dolar geliyor
Altın ihraç edenler ülkeye döviz (dolar) getiriyor. Yılbaşından bu yana külçe altın ve işlenmiş altın ihracatı karşılığı ülkeye önemli miktarda döviz giriyor.
Bu yazıda vurgulamak istenen “Anadolu’daki kanamadır”. Anadolu halkı (özellikle kadınlarımız) çok çok mecbur kalmadıkça altınlarını satmaz. Altın satışının ulaştığı boyut Anadolu’daki çöküşün büyüklüğünü ortaya koyuyor.

Dolardaki yükselişle ons fiyatı da tırmandı
Güvenli liman olarak görülen altın, global dalgalanmayla birlikte tüm dünyada ciddi talep görüyor.


24 ayar altın yılbaşından bu yana yüzde 27 kazandırdı" (Güngör Uras'ın 08.03.2009 tarihli Milliyet Gazetesi'nde yayımlanan "Altınlar külçe külçe yurtdışına gidiyor" başlıklı yazısı.)

Gazetelerdeki günlük yazıların bazıları birer kitabın özeti gibi. Bir dönemin de tarihi belgesi niteliği taşıyor. Uzun süren televizyon programlarının iyi bir özeti de aynı zamanda. Bu yazıyı aylar önce okudum, ama unutmadım. Okuyup düşünmek ve gece gündüz ekonomi çalışarak da, milletin altınını millette bırakmak gibi bir görev veriyor yetkililere, diye düşündüm. Her kim etkili ve yetkiliyse; milletin altınlarının elden çıkmasına "dur" demesi gerekmektedir.

Bir gerçeği, bir feveranı ortaya koyan; uyaran böyle yazıların yazarı tarafından da tekrar tekrar yazdığı gazetedeki sütununda dile getirilmesi de gereklidir. Okurun, ilgililerin, halkın dikkatleri çekilmelidir. Durum ciddi. Anadolu insanı altını bir güvence olarak görür. Anadolu nsanının vatanı, buğdayı (ekmeği), altını önemli ve kutsallık değerindedir.

Altın, halkımızın ana-ata yadigarı ve tasarruf geleneği içinde yer alan bir ekonomik nesnedr.

Rengi buğdaya benzediği için de sihirli, güvenli, alımlı ve vefalıdır. Dededen toruna kalır; değerine değer katar.

Anadolu insanı baba-ata malını satanları sevmez. Bol keseden atanları da, bol keseden harcayanları da makbul görmez; sevmez. Çalışanı, baba malına sahip çıkanı; çalışıp kazananı sever. İyilik edeni, hayırlı olanı, merhametli olanı baştacı eder.

Düğünlerinde de imkanı ölçüsünde buğday rengiyle özdeşmiş ve değerlenmiş altını takar. Takılar çok olursa akıllı çiftlere mal-mülk de kazandırır.

Ancak bir gerçek ki artık halkımız kaybediyor. Bizim olan bizim olarak kalmıyor.

Köşe yazarları önemli buldukları konulara ilişkin olarak yazdıkları yazılarını tekrar tekrar gündemde tutmalıdırlar.

Güngör Uras "Altınlar külçe külçe yurtdışına gidiyor" (Milliyet; 08.03.2009) başlıklı yazısını yazdıktan sonra, 09.03.2009 tarihli Milliyet'te "Anadolu'nun varlıkları satılıyor (Kamununkileri bitirdik, sıra halkınkine geldi!)" başlıklı bir yazıyı kaleme aldı. Bu yazıyı da okumalısınız. Çıktısını da alıp günaşırı yeniden okumalısınız ve "Halkım için, kendim için neler yapabilirim?" sorusunu da kendinize sorup cevabını da bulmaya çalışmalısınız. Bu naçizane bir dilektir...

Güngör Uras'ın 31.08.2009 tarihli Milliyet'teki "Halkımız satmak zorunda kaldığı altınların yerine altın alamıyor" başlıklı yazısını okuyunca; "Güngör Uras bu konuyu gündemde tutuyor." diye düşünerek de mutlu oldum. Altın ve buğday üzerinde durulmalı. Ve inanıyorum ki, Güngör Uras yazarken de üzülüyordur; çünkü olumsuzluklar çözülmüyor, öylece gidiyor...

Güngör Uras'ın yazılarından okumanızı dilediğim birkaç yazısının başlıklarını da yazayım:

"Altının gitmesinden çok, üretimin bitmesi önemli" (Milliyet; 11.03.2009)

"Türkler yabancıyı pazara sokuyor, sonra yabancı işi devralıyor" (Milliyet; 14.07.2009)

"Tüketimimiz, yerli üretimi değil yabancıların üretimini artırıyor" (Milliyet; 11.09.2009)

"Bankaların net dönem karı, geçen yıla göre yüzde 33 arttı" (Milliyet; 16.09.2009)

Gece gündüz ekonomi çalışmalı etkili ve yetkililer... Milletimizin buğdayı bol; altını da babadan oğula, toruna kalmalı... Satarsa da kısa zamanda kazancına kazanç katıp yenisini ve daha fazlasını almalı...

Yoksulluğu yenmek bir ana-baba-ata nasihatı olarak bellenmeli ve yoksulluk kader olmaktan çıkarılmalıdır... Halkımız bu coğrafyada sağlıklı, varlıklı ve çok mutlu olarak yaşamalıdır... Çok mu zor bunu başarmak?!..





 
Toplam blog
: 323
: 2029
Kayıt tarihi
: 04.09.06
 
 

Yaşanan her hayat en iyi hayattır; yeter ki içinde kötülük olmasın!.. ..