Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Şubat '12

 
Kategori
Mizah
 

Günlükçüğümle Türk Sineması üzerine geyikler

Günlükçüğümle Türk Sineması üzerine geyikler
 

jüri


Sevgili günlük sana birkaç gün ara vererek büyük bi terbiyesizlik ettim biliyorum ama geçerli mazaretlerim var bak. Çok güleceksin okurken bu sefer. Temin ederim seni, sen de bana teşekkür edersin. Malumunuz, eski Türk Filmleri kimi zaman kederden ağlatır kimi zaman da gülmekten ağlatır insanı. Dün evde kanalları değiştirme ekşını yaparken uzun pozisyonda, anağğğm ne göriim Hülya Avşar. Avşar insanı her kanalda yarışma jürisi olarak karşıma çıktığı yetmiyor bir de eski Türk filminde de buldum ne yazık ki. Hülya Avşar’ı görünce aklıma nedense İbrahim Tatlıses geliyor. Mavii maviii masmaviiii diye içimden mırıldanıyor sayın iç sesim. Sonra çiii köfte filan getirince aklıma mahvoluyor düşüncelerim.

Neyse efenim Avşar kızının oynadığı film bir aşk filmi topyekün. Seviyor aşık oluyor ayakları yerden havada heyy heyy heyy aman Allahım ne kadeenn mutluyuuum diyerekten fanteziler filan kuruyor oğlanla. Ama filmin ta ortasından göbeğinden başladım filmi seyretmeye. Başını görmeğe vakıf olamadım efenim olsun kusur değil bu, insan bu kaçırır da tutar da. Filmi yani. Filmi cılkı çıkana kadar anlatmayacağım sizi sıkmamak için, sadece gözüme gözüme sokulan o gülünç sahneleri belirteceğim size.

Bizim oğlan ne gördü rüyada bilmem ama pek hayırlı bişey değil kesin; bi anda sıçrıyor rüyasında ve yataktan fırlıyor. Her yeri skoç bırayt süngerle tepesinden aşağı sabunlu su sıkılmış gibi sırılsıklam gözler faltaşı gibi. Elinde de bir silah var muz gibi tuttuğu. Belli ki oyuncak yemedik bunu. Şalvar model kot pantolununu çenesine kadar çekmiş biraz daha çekse kafasına da çekebilecek, kahverengi bir kayış, dik çizgili kocaman bol bir gömlekle arz-ı endam etti bi anda ekranımda. Vayy be dedim o zamanlar böyle iğrenç miymiş kıyafetler? Öldürseler giymem he vallah. Görüntü bitiyor bu arkadaşı Avşar kızı ile balıkçı iskelesinde koşarkene buluyoruz.

Bir ağaç bulup etrafında saçmasapan hareketlerle birbirlerini yakalamaya çalışıyorlar zavallılar. Yav arkadaş yakalayacaksan yakala co. Ne yapacaksan görelim bilelim. Ne gereği var ağacın etrafında mal mal hareketer yapıyorsun bizi geriyorsun burda? Hülya Avşar’da da şalvar kot pantolon var öff yaa saçlarını perma yaptırmış kafasının ta ortasına toplamış tokayla bitiyorum işte bu imaja. Biraz Ayşen Gruda biraz Bergen tarzı ile ortama uyum sağlamış. O zamanki kuaförleri buradan tebrik ederim. Şak şak şak.

Ne oluyorsa bunlar bi şekilde küsüşüyorlar“ hımm küstüm sanaağğ böööğğğ“ diye. Sonra Hülya yine iskelede ağlayarak gezmeye başlıyor ( hay iskelesiz kalın emi ya ) bi anda mavii maviii çalmaya başlıyor. Heh dedim tam buydu beklentim işte tam oldu bu da. Üzüntülü Hülya’ya orada beyaz pala pıyıklı, yün takkeli, haroşa örgülü kırçıllı yelekli balıkçı bi abi teselli veriyor. “ Tamam kızım sen üzme canını ben konuşurum o keratayla “ diyor. Onssonra bizim oğlan hoop meyhanede içerkene görüntüleniyor ortada sarı dansöz kıyafetli bir dansöz kıvırttırıyor (neden hep açık sarı kıyafet? yoksa Açık Sarı Ona mı bu? ) onun saçları da permalı ve tepesinin ortasından kelebek tokayla tutuşturulmuş ağğğh. Bu arada Hülya hala zırlıyor salya sümük belirtiyim yani.

Sonra Hülya ağlarken odasında ( ayaktadır bu arada ) bir anda bodoslama yatağına yüzükoyun atlayıveriyor. Ağla ağla ağla içi çıktı kızımızın beyav. Arkaplanda arabesk “ hhıııımmm “ müzüği çalmakta. Sonracııma bizim oğlan da dertlenir rol gereği iskelede ( ooofff iskele of ) denize taş atar sektirmece oynar. Hülya ağlamaya devam ederken arkalarında birikmiş bütün “ağbi” diyebileceğimiz tipteki kişiler ellerinde sigaralarla off çeker hep birlikte. Sonra Hülya ayağa kalkar müzikle iskelenin sonuna kadar yürümeye başlar. Üzerinde açık sarı, “şetlant “ kazak vardır. Bilir misiniz şetlant kazakları? Makinada yüksek ısıda yıkanınca kedi kı...ı kadar küçülür, kollarından çekee çekee eski haline getirirsiniz . Ooohhhooo.

Bişeyler olmuş işte barışmışlar bizim oğlanla Hülya. Barışan çift bu sefer yüksek bir tepeden güneşin kararışına bakarlar el ele. İki şalvar kotlu bulmuş birbirini heh olmuş. El ele tutuşmanın verdiği gaza gelip “ seni seviyoruuuuuhhhmmm “ diye anlamsızca çığırırlar havalara tepelere. Denize çemkirerek bakarlar bir de terbiyesizleeer. Birbirlerine sarılırlar, sonra yavaşça aşağıya çökmeye başlarlar ama kamera sabittir biz göremeyiz nasıl diz çöktüklerini, içimize bit yeniği düşürürler. Siz de sevişiyorlar sanırsınız ama yalan.

Düğünleri var buyrun : Müzik kasap havası, gelinlik selpak mendilden yapılmış gibi iğrençtir. Abi insan bi özenir ya, sizin düğününüz. Nedense salonda sünnet düğününü andıran süsler takılıdır heryerde. Sanırım damadı da aradan çıkartalım dediler. Hoop görüntü biter, romantik bir müzik çalar arkaplanda kırmızı iri kareli masa örtüsü serilmiş masada kahvaltı yapmaktadırlar. Bi tek kuş sütüsü eksiktir maalesef tüh yaa. O da olaydı. . . Sonra esas oğlan manyak bir söz patlatır fışşırdak diye. “ Birgün uzaklarda yalnız kalırsam bana yolumu gözlerin gösterecek yavrum“ Vayy vay vaaay hemen de yaptı yine romantik karizmayı. Çizmeseler bari, o çenesine kadar çektiği pantolonuyla.

Sonra bunlar akşam yemeğinde yine eve takılırlar romantik romantik. Hülya masaya kırçiçekleri koymuş da haberimiz yok. Birbirlerine cızık cızık bakarlar, el ele tutuşup ehe ehe ehe diye anlamsızca gülerler yine. Bizim hala düğünlerde yaptığımız gibi kollar birbirine düğmük yapılıp çatalla mama yedirilir “ namm namm naağğğm ! “ diye. Bu ne yaa?! Zaten anlamış değilim bu birbirine yedirme muhabbetini. Şaman adeti bunlar kesin Amerika'nın oyunudur he. ( yazık bu Amerikalılara da herşeyi onlardan biliyoruz )

“Ben çalışmak istiyorum” diye söze giren yetenek yarışması jürisi Hülya, “ Benim kazancım ikimize de yeter yavrum “ diye cevap veren çocuuumuzun cevabıyla “ hmmm bak seen “ olur. “ Çocuumuz olcek aşkom “ diyen o ses Türkiye jürisi Hülya ( heryerde o jüri yaaa ); aşkısının ateşi sönmüş mum gibi kalan düşünceli duruşuyla sarsılır 7.8 jüri üyesi şiddetiyle. Yeter bence bu kadar Türk filmi şeysi. Mandirenle sıkılmış gibi içim daraldı yaaağ. Sevgili günlüküm işte böyleydi eski filmler yaa. Bilmiyorsan öğren işte.

 Dün akşamdan bu yazıyı bi paçavra kağıda karalayıvermiştim de sokmuşum arka cebime, şalvar moda kotumun ! =) Bu GÜNLÜK bu kadar can-ı ciğerlerim. Sevgilerimle. Bu arada çaktırmadan kendi resmimi deşifre ettim fark ettiniz mi profilimde ? =)

 

 
Toplam blog
: 749
: 1983
Kayıt tarihi
: 11.10.07
 
 

Yazmanın hayatın akışının bir parçası olduğu kanısındayım. 6 Mayıs 1982'de doğdum ve İstanbul Kar..