Günümüzde savaşın adı demokrasi

Son zamanlarda, dünya gündemini oluşturan ve Arap Baharı’nı yaşayan ülkeler, sosyolojik, ekonomik, kültürel açıdan farklılık içindeler; mezhep farklılıkları en önemli özellik. Örneğin Mısır'da belli oranda Hıristiyan varlığı olsa da inanç büyük ölçüde aynı, Müslüman. 

Modern yaşamla birlikte, kabile ve klan yaşam özelliklerini üstünden atamamışlar. 

Şeyhler, Ağalar, Cemaatler, cemaat liderlerine, belli güçler tarafından yapıştırılmaya çalışılan demokrasi. 

Diğer yanda , gelir ve yaşam seviyesi oldukça düşük, dışa kapalı halkı ile birlikte çağımızdan yüzyıllar öncesini yaşayan devletler grubu. 

Ve bunları yöneten krallar, liderler. 

Amerika Dışişleri Bakanı Hillary Rodham Clinton, Arap liderlerini uyardı. 13 Temmuz, 2011 günü, Etiyopya’nın başkenti Addis Ababa’da Afrika Birliği’ne üye ülke temsilcilerinin katıldığı toplantıda bir konuşma yaparak, Arap liderlerinin, Arap halkının isyanına kulak asmalarını istedi. Arap liderlerinin politik ve ekonomik reformları harekete geçirmemeleri halinde, ortalığı kasıp kavuran ayaklanmalarla karşı karşıya kalacaklarını açıkladı. Artık baskıcı ve otokrat hükümetlerin dünyada kabul görmediklerini belirterek, özellikle internet ve sosyal medya çağında gençlerin baskı altına alınamayacağını vurguladı. Statükonun kırıldığını, hükümetlerin kendi insanına daha ağırbaşlı ve ciddi davranarak onların haysiyet ve şerefine itibar göstermesini, ekonomik fırsatlar tanımasını gerektiğini söyledi. Bazı Afrika ülkelerinde gelişen ve kendilerine zarar veren isyanları görememelerini, halkın öncel taleplerinden habersiz olduklarına bağladı. Ayrıca Libya Lideri Kaddafi’nin zamanında, özellikle küçük , yoksul Arap ülkelerine başta Birleşmiş Milletler ve Arap birliği vasıtasıyla yardım ettiğini bu yüzden bu ülkelerce kahraman bilindiğini, ama artık meşruluğunu kaybettiği için bu lidere sempati duyan ülkelerin desteklerini çekmelerini istedi. 

Amerika Dışişleri Bakanı, Hilary Rodham Clinton’ın konuşması aynı zamanda bir demokrasi dersi gibi. Politik ve ekonomik reformlardan başlayıp baskıcı ve otoriter yönetimlerden insan şeref ve onurundan anlatması Arap veya diğer dünya liderlerini ne derece etkiler bilinmez ama son toplum hareketlerini etkileyen ve yönlendiren bir gücün varlığı biliniyor. Bu güç, olayları kendi kontrolünden ayırmak istemiyor, bu yüzden işi sıraya koymuş ve isyan olayları istediği biçimde seri şekilde işliyor. 

Rüzgar esmeden önce yazılıp çiziliyor, buna bağlı olarak tartışılıyor ve olaylar planlandığı şekilde başlıyor veya başlatılıyor. Kimi liderler önlem almaya kalksalar da geç kalmış oluyorlar. Söz konusu liderler, yaptıkları baskı, zulüm ve düzenledikleri komploların cezasını mı çekiyorlar yoksa demokrasi adı altında dünya güvenlik haritası yeniden mi çiziliyor? 

Nato güçleri Libya Trablus’ta sivillerin yaşadığı bir evi bombalıyor ikisi çocuk olmak üzere evde yaşayan ailenin diğer üyelerinin de öldüğü anlaşılıyor. 

Amerikan askeri Irak’tan çekiliyor. 

Afganistan Devlet Başkanı Karzai Amerika’nın Taliban ile görüşmeler yaptığını açıklıyor. (Amerika liderliğinde uluslar arası güç, 2001'de Taliban’ı devirmişti.) 

Karzai uluslar arası koalisyon güçlerinden şikayetçi, “ Her uçak kalkışında duman, her bomba atışlarında kimyasal maddelerle insanlarımız ölüyor, çevremiz zarar görüyor. Şu anda 140 ayrı ülk topraklarımızda. Hepsi de farklı silah kullanıyor. Doğamız tahrip oluyor, insanımız, hayvanlarımız zarar görüyor.Yol yaptılar kendileri, paletli büyük taşıtları için. Kabil ağır hava kirliliği altında… Sanmasınlar ki, bizler eğitimsiz insanlarız ve hiçbir şeyin farkında değiliz. Hepsini biliyoruz. Ve bunları onlarla konuşacağız…” NYT. 

Dünya karışık, liderler şaşkın. Bir yanda Irak’tan Afganistan’a örnekler, öte yanda Araplarda esen bahar rüzgarları… 

Hüseyin Seyfi