Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ekim '07

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

Günün Manşetleri : Üç bin davetliyi kim korudu?

Günün Manşetleri : Üç bin davetliyi kim korudu?
 

Basın'la kamuoyu ilişkisi içiçe geçmiş bir fasit dairedir. Bilgiyi aktaran, haberi veren Basın'dır. O yazmasa, çizmese, yayınlamasa, kimsenin bir şeyden haberi olmaz.

Elbette Basın sonuçta bir hayır kurumu değil, bir ticari müessese. Bu müessesenin işleyebilmesi ve kâr edebilmesi, satışa, tiraja ve reytinge bağlı Bunun da yolu okuyucu veya seyirci üzerinde bir merak uyandırmaktan geçer.

Basın bir konuyu, bir olayı, bir kişiyi kendi arzusuna uygun bir şekilde deşifre edip kamuoyuna sunar, sonra da, “kamuoyu bunu istiyor” der. İkisi de doğrudur belki, ama, arada zarar gören yurttaşlar olduğu gibi, bazen toplumun da bundan olumsuz etkilendiği olabilir.

Bugünkü gazetelerde doğal olarak yer alan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün kızının düğünüyle ilgili haberleri görünce bunlar aklıma geldi. Sayın Gül, eminim ki, ortalığı velveleye vermeyen sade bir töreni tercih ederdi. Fakat en küçük ayrıntısı bile haber olabilecek bu konuyu Basın'ın es geçmesi elbette beklenemezdi.

Nitekim öyle de olmuş.

Hürriyet gazetesi bir gazetecilik manevrasıyla haberi farklı bir boyuttan vermiş ama, manşete oturtmayı da başarmış. "Üç bin davetliyi Allah korudu" başlıklı haberde, düğünün yapıldığı çadırın yıkılabileceği anlatılmış, belediyenin ve mimarın konuyla ilgili görüşleri dile getirilmiş.

Meğer bu İstanbul Gösteri ve Kongre Merkezi, iskânsızmış, ruhsatsızmış, mahkemelikmiş, mühürlenmişmiş, çürük raporu varmış, mış mış da mışmış.

*****

Bir romanı, yazarı meşhur eder genellikle değil mi? Bazı kitaplar da yazarını meşhur eder. Özellikle biyografik kitaplar...

Akşam gazetesinin manşetine göre şu sıralar Recep Tayyip Erdoğan kitapları rafları dolduruyormuş. "Bestseller Erdoğan" manşetli habere göre, kitapçı raflarında başbakan Erdoğan'ın meşhur olması, psikiyatristten emekli askere, gazeteciden profesöre herkesin onun hakkında eser yazmasına sebep olmuş. Tabii kimi lehinde, kimi aleyhinde... Kimi övgüler yağdırıyor, kimi davalık olacak kadar eleştiriyormuş...

*****

Doların hali malum yürekler acısı... Uzun bir süredir artmak bir tarafa sürekli düşen dolar, neredeyse Yeni Türk lirasına denk gelecek. Bunun ekonomiye kazandırdıkları veya kaybettirdikleri ayrı bir konu. Ancak, ha bugün, ha yarın dolar değer kazanacak diye bekleyenlere çektirdiği eziyet anlatılır gibi değil.

Bugün gazetesinin "Dolardan umut kesildi" başlıklı haberine göre, "eninde sonunda düşer bu meret" diye parayı elinde tutanlar, bu kadar düşüşten sonra artık doları elden çıkarmaya çalışıyorlarmış. Bu da doların değerini biraz daha aşağı çekecek gibiymiş.

*****

Cumhuriyet gazetesi, PKK’nın son saldırılarının ardından hazırlanan güvenlik raporundaki saptamalara dikkat çekerek, “Ankara güç yitirdi” şeklinde manşet atmış. Yazıda özellikle Milli Güvenlik Kurulu’nun terörle mücadelede büyük ölçüde devre dışı kalmış olmasının bunda etken olduğuna vurgu yapılmış.

*****

Yabancı sermaye, her zaman getirdikleri ve götürdükleri ile tartışılabilir bir konu. Bunu global ekonominin doğal bir sonucu olarak görenler olduğu gibi, milli ekonomiyi baltalayan bir unsur olarak kabul edenler de var.

Güneş gazetesi “Sermaye kaçıyor” manşetli haberinde, yabancı sermayenin yerli sermayeye verdiği zararı ele almış. Şu garipliğe bakın ki, Türk girişimciler ağır vergiler yüzünden ülkeye yatırım yapmak yerine yurt dışına gitmeyi tercih ediyorlarmış.

*****

CHP’de 22 Temmuz sonrası başlayan çalkalanma durulmadan devam ediyor. Her gün Baykal’a karşı, yeni birinin genel başkan adaylığından bahsediliyor. Bunlardan biri de biliyorsunuz İnönü’nün torunu Gülsün Bilgehan.

Adı “halk” olmasına rağmen, halktan kopuk olduğu gerekçesiyle çok eleştirilen partiye Bilgehan da bir formül sunmuş. Milliyet gazetesinin manşetinde bu haber var.

“Ayakkabı çıkarıp evlere girmeliyiz” manşetiyle verilen haberde Gülsün Bilgehen, “Yine aile olmalıyız, ayakkabı çıkarıp evlere girmeli, insanlarla aynı kâseden çorba içebilmeliyiz” diyormuş.

*****

Posta gazetesinin manşetinde bugün yine tam janrına uygun bir haber var. “Hızlı ölüm”.

Gün geçmiyor ki buna benzer bir habere gazetelerde rastlamayalım. Üniversiteli gençlerin eğlencesi yine faciayla bitmiş.

Yetişme çağında ve eğitim dönemindeki bu gençlerin, içkili eğlence alışkanlıkları ayrı bir fecaat. Ancak daha da önemlisi bir de içkili halleriyle son model arabalarına binip sürat denemesi yapmaları.

Bu kaçıncı facia, bu kaçıncı ölüm? Bunu düşünemeyecek kadar da bilinçsiz mi bu gençler anlayamıyorum.

Koç Üniversitesi Mühendislik fakültesi öğrencisi Kerem Ünlüer’in kullandığı araba hız sınırını aşınca, meydana gelen kazada Kerem’le arkadaşı Berk hayatını kaybetmiş.

*****

Homeros’un İlyada’sına konu olan, dünya üzerinde sadece burada yetişen 47 bitki türüne ev sahipliği yapan Kaz dağları ölüm kalım mücadelesi veriyormuş. Altın, bakır, kurşun gibi madenleri aramak için 36 değişik noktada sondaj izni alan 10 firma dağı delik deşik etmeye başlamış.

Radikal gazetesi “Kaz Dağları’na kıymayın” başlığıyla verdiği haberde, asırlık ağaçların nasıl acımasızca katledildiğini anlatıyor.

Bölgede sular çamurlu akmaya başlamış bile… Halkın kararlılığı bakalım bu faciaya dur diyebilecek mi?

*****

Hrant Dink cinayetini öven bir klip yapılmıştı biliyorsunuz. Sözlerini Ozan Arif’in yazdığı, İsmail Türüt’ün seslendirdiği “Plan yapmayın plan” türküsü, bize Müzik dalında herhangi bir şey kazandıramadı ama, uluslar arası platformlarda bir kambur olarak karşımıza çıktı.

Sabah gazetesi’nin “İsmail Türüt AB Raporunda” başlığıyla manşetten verdiği habere göre, AB ilerleme raporunda klip eleştiriliyor, fikir özgürlüğü değil, vatanseverlik adı altında şiddete çağrı yapıldığı anlatılıyormuş.

*****

23 yıldır hayatımızı etkileyen ve giderek içinden çıkılmaz hale gelen terörün elbette içeride ve dışarıda destekçileri var. Yoksa 3-5 kişinin bir araya gelmesiyle bir devlete kafa tutacak güçte bir örgüt kurulamaz. Kurulsa da ayakta duramaz.

Bugünkü Star gazetesinde “Teröriste maaşı Maliye yakaladı” başlıklı haberde, yurt dışından terörist ailelerine gönderilen düzenli paraların transferinin MASAK tarafından engellendiği anlatılıyor.

Dikkat çekmesin diye 300 euroluk dilimler halinde gönderilen paraları, PKK’ya yakın Avrupa merkezli bir kuruluşun gönderdiği belirlenmiş.

*****

Takvim gazetesi Diyarbakır’da yaşanan bir sosyal felaketi gündeme taşıyıp manşet yapmış bugün… “Utanç çadırı” başlıklı haberde, 2 yaşından önce kızamık geçiren çocuklarda görülen ve 7 ila 10 yaşları arasında ortaya çıkan SSPE hastalığıyla boğuşan çocukların durumu gösteriliyor.

*****

Türkiye gazetesinin manşetinde sevindirici bir haber var: “Beyin göçü tersine döndü” başlıklı haberde, Türkiye’nin bu yüzden yıllarca çok kan kaybettiği anlatılıyor ve ekonomide yaşanan gelişmelerin ve hükümetin bilime gösterdiği yakınlığın sonucu bilim adamlarının artık yurda geri dönmeye başladığına dikkat çekiliyor.

Yazıda, aradığı ortamı Türkiye’de bulduğu için ABD, İngiltere ve Almanya’dan yurda dönen 40 bilim, sanat ve ekonomi uzmanın hikayesi var.

*****

Amerika’dan gelen Ermeni soykırımına ilişkin kötü haberlerden sonra, aynı konuyla ilgili bir başka teşebbüsün sonuçsuz kalmasını Vatan gazetesi “Ermeniler’e soğuk duş” başlığıyla manşete taşımış.

Habere göre, Avrupa’daki Ermeni diasporası aylardır bugünü bekliyormuş. Zira Avrupa Parlamentosu’nun Brüksel’deki binasında başlayacak iki günlük Ermeni Kongresi’ne Ermenistan Devlet Başkanı Robert Koçaryan, Ermenistan Dışişleri Bakanı Vartan Oskanyan ve Fransa Ermenileri Patriği Norvan Zakaryan’ın yanı sıra Avrupa Parlamentosu’nun (AP) etkili isimleri de katılacakmış.

Kongrede AP’nin sözde Ermeni soykırımını tanımasının 20’nci yılı kutlanacak ve benzer bir yasa tasarısının AP’de tekrar gündeme alınması için girişim başlatılacakmış. Böylece Türkiye’nin üyelik şartları arasına sözde Ermeni soykırımını tanımanın da alınması hedefleniyormuş. Ama Avrupalı parlamenterler kongreye beklenen ilgiyi göstermemişler ve AP’nin en etkili grupları da kongreye katılmayacaklarını söylemişler.

*****

Para kazanmanın değişik yolları var. Ya namuslu şekilde, ya da ahlak mahlak tanımadan… Ahlaksız kazancın da pek çok çeşidi var. Fuhuştan hırsızlığa kadar bir sürü değişik yol…

Kanser olan eşi evi terkedince Mardin’den 11 yıl önce İstanbul’a gelen bir kadın, 11 yaşındaki kızıyla 9 yaşındaki oğlunu okuldan alıp kapkaç yapmaya zorlamış. Bu şekilde 5 yılda haksız bir servetin sahibi olmuş.

Yeni Şafak gazetesi haberi “Madam kapkaç” başlığıyla vermiş.

*****

Hepimizin İslam’la ilgili önyargıları var. % 99’u müslüman diye övündüğümüz ülkemizde, kendi dinimizi kendi insanımıza doğru tanıtma fırsatı yakalayamamışız. Ramazan boyunca yazılan blogların birçoğunda, müslümanım diyen kişilerin yapmaması gereken şeylerin yapılmasından hep şikayetçi olduk.

Biz kendi içimizde bu çelişkiyi çözemezken İslam hakkında yanlış bilgilerin yayıldığını tespit eden Almanya, önemli bir adım atmış. İçişleri Bakanlığı'nın desteğiyle hazırlanan İslam broşürü meyvelerini vermeye başlamış. Kur'an'ın şiddeti yasakladığını vurgulayan broşür Alman gazetelerinde yayınlanınca, dine yönelik saldırılar azalmış.

Zaman gazetesinde “Almanya’dan İslam’la ilgili önyargıları kırma atağı” başlığıyla anlatılan olay, umarız bir gün bizim ülkemizde de gerçekleşir de, biz de İslam’ı doğru anlarız. Asıl önemlisi belki o zaman doğru dürüst de uygularız.

*****

Spor gazetelerine gelince:

Fanatik gazetesinde “Sevgili Mateja Kezman” başlığıyla bir taraftarın yazdığı mektup var.

Büyük umutlarla transfer edilen fakat beklenen patlamayı bir türlü yapamayan, bu arada kırmızı kartlarla da taraftarı üzen Kezman’a bir Fenerbahçeli oturmuş şöyle bir mektup yazmış:

“Ben hem dinine hem de tuttuğu takım olan Fenerbahçe'ye gönülden bağlı bir Türk vatandaşıyım. Ancak senin son zamanlarda yaşadığın olaylar beni çok üzdü. Bu nedenle Müslüman olmama rağmen kiliseye giderek senin için dua ettim, hatta mum bile diktim. Umarım en kısa zamanda şanssızlığını kırıp, eskisi gibi gollerini sıralarsın...”

Mektup Kezman’a okunmuş ve ünlü futbolcu çok duygulanmış…

İster misiniz bundan sonra peşpeşe golleri sıralamaa başlasın…

*****

“Fenerden Tarihi bir karar” manşetiyle çıkan Fotomaç’ta, Sarı lacivertli takımın “her sezon bir yıldız” prensibini bu sezon bozduğu, Devler Ligi’nde finali hedefleyen Kanarya’nın Roberto Carlos’un yanına süper bir golcü eklemek için şartları zorlayacağı anlatılıyor.

Bu çerçevede ara transferde Fatih Tekke dışında Adriano Fred, Kuranyi ve Carew’den birinin alınacağı belirtiliyor.

*****

Fotospor’da ise “Aslan Fener’i Tuncay’la vuracak” başlıklı bir haber var. İddiaya göre Middlesbrough’da havasını bulamayan milli futbolcu bir çıkış yakalayamazsa, Ocak’ta Türkiye’ye dönecekmiş. Eski yıldızı gözüne kestiren Aslan aklına girdiği Tuncay’ı sarı kırmızıya boyayacakmış…

*****

Bu günlük de bu kadar…

Yarın yeniden buluşabilmek umuduyla…

 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..