Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Haziran '10

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Gururu öldürmek

Gururu öldürmek
 

Yıpranmış düşlerle elveda diyerek çıktı kapıdan. Yürüdü ayak seslerini duyuyordum. Arkasından gitmek istedim ama olmadı gidemedim. Bende onun kadar gururluydum. Aklımda cevaplanmayı bekleyen soruları bir kenara bırakarak çekip gitmişti. Yanıtsız kalacaktı artık bütün olurlar.

Mutfağa doğru topuğumun üzerinden döndüm hızlı adımlarla ilerledim. Her yıkılışın ardından imdadıma yetişen bir sakinleştirici ve sıcak bir fincan kahvemi alıp oturma odasına geçtim. Beş dakika önce burada karşımda oturuyordu. Yüreğim sızlıyordu anlam veremiyordum bu kaçıncı gidişti. “Neden” nedenleri düşünmekten bıkmaya başlamıştım. Televizyonun kumandasına sarıldım. Onun izlediği en çok sevdiği kanallar çıktı karşıma. Ben inadına değiştirdikçe sevdiği müzik klipleri, filmler çıkıyordu karşıma. Nasıl bitecekti kafamda. Beklide geri dönecekti ama bu defa hiç bir şey söylemeden çıkıp gitmişti kapıdan. Aşkı beni çekmeye başlıyordu koşup gitmeliydim arkasından. “Dur” demeliydim evet ben suçluyum ne olur beni affet demeliydim. Ama olmuyor kahrolası gururum her şeye engel olmuyor işte…

Kaybetmemem gereken bir aşk değerini yitirmeye başlıyordu. Televizyonu kapatıp bahçeye çıktım dolaşmalıydım biraz evet ancak böle yıkabilirdim düşünceleri. Bahçeyi dolaşmaya başladım baktığım her yerde onu görmeye başladım. Ağaçların altında çiçeklerin yanında güllerin içinde her yerde o. Ben kafamdan atmaya çalıştıkça o inatla bende bitiveriyordu. Her yerde izi vardı en büyüğü yüreğimde kalmış ki düşünmeden duramıyorum onsuz soluk alamıyorum. Gidişler uzun sürüyor gözlerim dayanamıyor onda da engel yüreğim ağlayamıyorum kahrolası gururum ona bile izin vermiyor. Seviyorum hem de çok ama bir türlü affedemiyorum koşamıyorum peşi sıra. Suçlu benim gururumun önüne geçemiyorum kaybetmek üzereyim her geçen saat aleyhime işliyor. Koşup telefona sarılsam ağlasam ne olur dön desem seni çok seviyorum desem ne derdi bana. Evin içerisinde dolanmaya başladım. Odama girip ona yazdığım yazıları inceledim. Onun için okuduğum kitaplardan altını çizdiğim kelimeleri tekrar tekrar okudum durdum. İlk günün heyecanı vardı. İlk tanıştığımız dönenlerde okuduğum şiirlerden duyduğum heyecanı hala yitirmemiştim. Yüreğim hızlı dengesiz ritimlerle çarpıyor. Sanki karşımda bana bakıyor ellerimi tutuyordu yanağıma o sıcak öpüşlerinden konduruyordu. Aşkımız her şeyin önüne geçmişti. Sanallığı yoktu her şey gerçekti doyasıya yaşıyorduk. Ama kahrolası gurur yenilmezdi gidemiyordum arayamıyordum. Adımlarım dizginleniyordu duygularım yok olmaya başlıyordu.

Günleri tüketmeye başlıyordum işte yoktu hiç haber alamıyordum aramıyordu oda haklıydı. Belki oda benim gibi kapı arkalarından adımları dinliyor çalan telefona baktığında tanıdık sevdiği bir insanın alo demesini bekliyordu. Ya da yeni birini bulmuştur. Yok, öle düşünmemem gerekiyordu. Her ayrılışın ardından kendisi dönmüştü oysa. Ben şimdi oturmuş hakkında neler düşünüyorum ne kadar aptalım. Gitmeliyim kapısına dayanıp seni seviyorum demeliyim ama olmuyor. Duruyorum düşünüyorum. Günlerdir bir evin içerisinde bir bahçede deliler gibi dolanıp kendi kendime konuşuyorum. Yoldan geçip giden bana selam komşuları bile görmüyorum. Nasıl bir aşk bu Allah’ım anlamadım günden güne eriyorum ama bir türlü gidemiyorum. Müzik dinliyorum komşular sesinden rahatsız olmuş sesini o kadar çok açmışım ki bir ben duyamamışım ama çünkü kafamda yalnız onun sesi var. Gülüşünü düşünüyorum müziğin sesi mahallede yankılanıyormuş kapım çalışıyor şiddetle birden. İnsanlar kapımda birikimi beni izliyor bende sessiz sedasız onlara bakıyorum onları gözlüyorum. Gidiyorum işte engeller bir bir kalkıyor önümde koşuyorum insanların bakışlarının arasında kaybolarak kaybetmem gereken sevdaya koşuyorum.

Bu defa geri dönüş yok ölümü bile göze aldım onun için ne engel varsa kaldırıyorum gidiyorum işte şehrin sokaklarında kaybolarak. Ona yaklaştıkça yüreğim hızla çapıyor. Yaklaşıyorum hissediyorum oda beni bekliyor kollarını açmış biliyorum oda beni çok ama çok seviyor benim onu sevdiğim gibi çılgınlar gibi seviyor.

Kapıda karşılıyor beni sanki hissetmiş evden çıkışımı kollarını açmış beni bekliyor merdivenleri hızla tırmanıyorum biran önce ona ulaşmalıyım. Tüm gücümle sarılıyorum ona sıkıyorum canı acıyor ama sesi çıkmıyor. Kulağına fısıldıyorum “Seni seviyorum vazgeçemediğim” diye. Gülümsüyor bana yaşlar sel olup akıyor gözlerinden aşağı süzülüyor. Siliyorum ellerimle tenimle gözlerinden akan yaşları okşuyorum yüzünü o geceyi sabah ediyoruz birbirimize sarılarak. Hiç konuşmadan sadece dokunuşlarla öpüşlerle…

 
Toplam blog
: 43
: 603
Kayıt tarihi
: 12.06.10
 
 

1983 Adıyaman doğumluyum. Çukurova Üniversitesi Bilgisayar Programcılığı bölümünde okuyorum. Adana y..