Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Mart '13

 
Kategori
İlişkiler
 

Güvenmek!

Pek de sürpriz olmadı!

Maalesef kimse kimseye güvenmiyor!

Güvenmiyoruz, güvenemiyoruz. Çünkü çok küçük yaşlarda öğretildi kimseye güvenmememiz, hatta babamıza bile güvenmememiz gerektiği öğretildi. Hep söz verildi bizlere, ama o sözler hep ertelendi, ertelendi ve sonuçta verilen sözü tutmak zorunda olmadığımızı anladık.

Bir arada otururken aramızdan ayrılan biri ya da eve gelen misafir kalkıp evden ayrıldıktan sonra neler neler söylendiğine tanık olduk. Az evvel güzel güzel sohbet eden birbirlerine methiyeler dizen  onlar değildi sanki. Beş dakika geçmeden lafları dizmeye başladılar hem de yanı başımızda. Bu da normal gelmeye başladı, sevip saydığımız insanlar da arkamızdan türlü türlü konuşabilirdi. Hayatın doğası buydu konuşuruz ama olsun yine biz güzel güzel onunla anlarımızı paylaşabilirdik. Zamanla en sevdiğimiz insanların bile arkamızdan konuşmasını doğal göremeye başladık.

Haberleri izledik, filmleri, dizileri… Güvenenlerin güvendikleri dağlara hep karlar yağdırdılar. Buz gibi olduk, çevremize yabancılaştık. Korktuk, ürktük kime güvenecektik şaşırdık kaldık.

Yıllar yılı güvenmenin ne kadar tehlikeli olduğunu, kendini koruman için babamız dahil kimseye güvenmememiz gerektiğini içselleştirmiş olarak büyüdük. Kendimize kalkanlar oluşturduk.

Büyüdük, birey olduğumuzu hissetmeye başladığımızı sandık. Yeni bir işe başladık, heyecan ve çoşkuyla. Büyük ideallerimiz vardı koyulduk kan ter içerisinde. Daha ilk terimizi silmeden yine büyüklerimiz geldi ve aman ha müdüre güvenme satıverir adamı beş dakikada. Sakın ha iş arkadaşlarına güvenme, sırrını paylaşma, aman… Aman öğrenci milletine güvenilmez. Aman öğretmen milletine güvenilmez.

Evlendik, eşimize de fazla güvenmememiz gerektiği, çoluk çocuk olunca da çocuklara da güvenmemiz gerektiği hergün yüzümüze tokat gibi patlatıldı.

Başkasına güvenmeme davranışını kazandırdılar hergün kafamıza kazıya kazıya. Fakat başkasına güven, güvenme derken kendimizden de şüphelenir olduk. Özgüvenimiz de sabun gibi kayıp gidiverdi ellerimizden. Bir topluluk içerisinde konuşamaz olduk, ellerimiz terledi, sesimiz titredi…

Bu süreç içerisinde yetiştirilen bireyler olarak, her fırsatta cana yakınlığımızı, misafirperverliğimizi, cömertliğimizi ön plana çıkararak övündüğümüz kendimizle ilgili gerçeklerle yüzleşelim mi?

50 ülkede yapılan araştırmanın sonuçlarına göre dünyanın farklı ülkelerinde yaşayan insanlar, birbirlerine güvenme konusunda farklılıklar gösteriyor. Alman ve İngiliz uzmanların araştırmasına göre birbirine en çok güvenenler İsveçliler, en az güvenenler TÜRKLER.

Başkasına güvenebilir misiniz?

Birbirine güvenmek, bölgesel bir durum mu? Yoksa yaşam koşullarıyla bağlantılı mı?

50 ülkeden 60 bin insanın görüşünün sorulduğu araştırmada sonuçlar da bir hayli ilginç çıktı. Sonuçlara göre fakir ve az gelişmiş ülkelerde yaşayan insanlar daha az birbirine güveniyor. En fazla refah ve kişi başına düşen gelir konusunda birinciliği kimseye kaptırmayan İskandinavya ülkelerinde yaşayan insanlar birbirine güveniyor. “Birbirimize güveniyoruz” diyenlerin sıralamasında liste başını İsveç, Norveç ve İsviçre çekti.

Listenin sonunda ise Türkiye, Ruanda ve Taboga yer aldı. Aynı şekilde Almanya’daki sonuçlar da uzmanları şaşırttı; eski Doğu Almanya’daki eyaletlerden gelenler, batıdakilere kıyasla daha az birbirine güveniyor. Araştırmaya ilişkin bilgi veren Bremen Üniversitesi’nden Prof. Jan Delhey’e göre ise insanın ne zaman birbirine güveneceği belli değil. Araştırmada görüşlerini aldıkları insanlara “Ailenize, yakın çevrenize ve arkadaşlarınıza ne kadar güveniyorsunuz?” sorusunu yönelttiklerini söyleyen Delheyen, her ülkeden farklı sonuçlar aldıklarını bildirdi. Cevapların yaşam koşullarıyla bağlantılı olduğuna dikkat çeken Alman uzman “Asya ülkelerindeki sonuçlar da bizi şaşırttı. Buralarda güçlü bir güven duygusu gözlemledik” dedi.

İşte sonuçlar… Bu sonuçların ortaya çıkmasında emeği geçen anne, babalarımıza, öğretmenlerimize en derin saygılarımızı sunuyoruz (!)

Güvenin insanlara endişe ve çekinme duymadan bağlanma ve inanmanın olduğu, güven duymanın zarar gelmeyeceğine kanaat getirmek olduğu, güven duygusunun ilk önce kendisinden başlayıp daha sonra diğer bireylere duyulan his olduğu öğretilmedi. Eğitimcilerimizin aklına Moslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisi hiç gelmedi. Matematikten, fen bilimlerinden önce insanın öncelikli ihtiyaçlarını bekli de göz ardı ettiler. Önceliklerimizi unuttuk, fizyolojik ihtiyaçlarımızı, güven, sevgi, saygı, özgüven kavramlarını unuttuk.

Kişilik envanterlerinin yerini 20 matematik sorusundan kaç netimiz olduğunu gösteren sınav sonuç belgeleri aldı.

İnsan verdiği sözlere uyduğu ölçüde insan olarak büyür ve yücelir. Sözlerini unutup, yerine getirmediği derecede de alçalır ve küçülür. 

Tutabileceğin sözleri ver ki, insanlar seni adam sansın!

 
Toplam blog
: 2
: 214
Kayıt tarihi
: 05.03.13
 
 

1971 Adana Ceyhan doğumlu. Gazi Üniversitesi Bilgisayar Öğretmenliği mezunu. Hacettepe Üniversite..