Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Mayıs '12

 
Kategori
Komşuluk
 

Güvercin avı

Bizim apartmanda toprak sahibi bir aile var. Ama aile apartman yapıldığının ve apartmanda oturduklarının hala farkında değiller. Gecekondu günlerini tüm hızıyla yaşamaya devam ediyorlar.

Kapalı garajın kapısı sanki onların balkon kapısı gibi hizmet veriyor.Oradan girip çıkıyorlar. Kod da oturdukları için öyle kolaylarına gidiyor herhalde diye düşünebiliriz. Ancak daha da abartıp yaz aylarında oralarda saldalyeler atıp oturuyorlar halı yıkıyorlar ve tam arabaların girip çıktığı kapının ortasına yayılıp yorgan yünlerini  yayıyorlar. Yorgan yünü yıkayıp kurutmak kolay işmi günler sürüyor.Yok yay, yok kurut,  yok didikle,  ooo   yorgan da çok  zaten bitmek bilmiyor. Arabalar geliyor toplanıyorlar. Araba geçiyor yayılıyorlar.

Arabaları tüplü tüm ikazlara rağmen kapalı garajın baş köşesine arabayı park etmekten hiç mi hiç vazgeçmiyorlar. Kapılarınızın önüne ayakkabı terlik bırakmayın diye uyarılar onlara ters tepti. Sanıyorum konu komşudan da ödünç ayakkabı toplayıp kapının önüne dizdiler. Zira artık her türden ayakkabı kapılarının önünde resm –i geçit yapıyor.

Lüks unsurlardan ve markalardan da asla vazgeçmiyorlar. Çocuklarının biri Fransa da biri Kanada da olduğu için yurtdışı malzeme geliş gidişi hızlı. Evde olan daha evlenmemiş bir kız bir de oğlan çocukları var. Oğlan adidas eşofmanı çekip altına naylon terliklerini ya da pijamasına altına tiger ayakkabılarını giyiyor bir türlü eşlemeyi yakalayamıyor.   Kız da uzun eteğinin altına lacoste espadrillerini giyiyor üstelik arkasına basıyor. Sana ne diyebilirsiniz? Evet bana ne?  Ama sanki biz sizi hiç iplemiyoruz genel toplum davranışları umurumuzda değil  diyor ve toprak sahibi olmanın verdiği ayrıcalıkla (onların gözünde)biz buraların sahibiyiz siz sonradan geldiniz sizi kaale almıyoruz mesajını veriyorlar  gibime geliyor. Belki de abartıyorumdur ama böyle hissediyorum.

Oğulları bir de kapalı garajın kapısına güvercin kümesi yapmış. Hergün belli saatlerde (günde 2 veya 3 kere) o güvercinler havalandırılıyor. Öyle salak kuşlar ki uçmayı neredeyse unutmuşlar . Bizim terasa kadar uçup orada kalıyorlar. Aşağı inmeyi unutuyorlar.Taklacı kuşlar öyle olurmuş. Aman ne? Yemişim taklasını…Hele bir tanesi var. Bizim terası  tuvalet  belledi. Bol bol ihracatta bulunuyor. Neyle besleniyor bilmem. Manda mayısı kadar büyük yapıyor. Tam terası temizledim diyorsunuuuzzz  bir de bakıyorsunuz  ki  yeşilimsi beyazımsı ifrazatlar her yanı kaplamış. Bir de hafta aşmaz gün şaşmaz güvercinini almaya oğlan kapıda bitiyor. Akşam pijamalı halimizden don paça halimize, banyodan çıkmış halimizden yataktan çıkmış halimize kadar her şeye şahit. Ev de genç kızımız var onun da her hali var. Her kapı çalışında kaçısıyoruz. Çünkü biz televizyonu yukarı katta ki salonda seyrediyoruz. Terasın kapısı da hemen orada. Bu oğlan sokak kapısından fütursuzca giriyor merdivenleri çıkıyor televizyon seyrettiğimiz salona dalıyor terasda güvercin avını tamamlayıp  gidiyor. Geçen Pazar yine en mayışmış haldeyken kapı çaldı. Bu defa annesini göndermiş. Terasda ki güvercini kovar mısınız?  Diyor. Kadıncağız o kadar kalkıp gelmiş tabi ki dedim biraz sohbet ettik içeri davet ettim girmedi gitti. Daha aradan 2 saat geçti geçmedi yine kapı çaldı. Ben de kapıya arkam dönük salondaydım. Kızım kapıyı açtı. Mırıl mırıl bir konuşmalar oldu.  Kızım yanıma gelip anne Ahmet güvercini terasdan alacakmış dedi. Ben de gayet kaba bir şekilde “offff başlayacam onların kuşlarına da artık be”dedim. Kızım kaş göz etti. Hiçbir şey anlamadım. Oğlan daha kapının dışında sanıyordum. Bir de döndüm ki oğlan içeri kadar girmiş burnumun dibinde duruyor. Utanma belası sırıtmaya  başladım. O da hiç aldırmadan kendi evi gibi  yine terasa yönlendi kuşunu alıp gitti.

Tövbe tövbe ben mi onları buluyorum onlar mı beni buluyor yoksa artık her yer mi böyle bilmiyorum ki…

 
Toplam blog
: 80
: 640
Kayıt tarihi
: 06.07.10
 
 

Fizik Mühendisiyim. Ankara'da oturuyorum.Türkiye' radyoaktif kaynak giriş ve çıkışını takip eden bir..