Hakeme rağmen Trabzon galip...

Evet, hakeme rağmen Trabzon…

Ülkemizde demokrasiden bahsedenler, her nedense iktidara yandaş, destek, payanda olmak için bu terimi kullanıyorlar, Ancak; ülkemizdeki demokrasi hiçbir zaman ne gelişmiş ülkeleri, nede bizleri tatmin etmiyor.

Gelişmiş ülkeler, batıdan bize baktıklarında, bizi Arabistan’la aynı kefeye koyup, yönümüzün batıya dönük olmasına rağmen, arka arkaya gittiğimizi, Ortadoğu tenceresinden bir türlü sıyrılamadığımızı görüyorlar.

Son dönemlerin moda deyimi ile yapılan tutuklamaların her ne kadar normalleşme olduğu söylense de, hiçbir konuda normalleşmediğimiz aksine, toplum olarak ikiye bölündüğümüz hemen görülüyor.

Tıpkı hayatın diğer dallarında olduğu gibi sporda da siyasetin gölgesi hep dolaşıyor. Normal şartlarda Diyarbakır sporun küme düşürülmesi gerekirken, Başbakan Yardımcısı, Spordan Sorumlu Devlet Bakanı, İstanbul Valisi, hatta Genel Kurmay Başkanı bile Diyarbakır spor hakkında görüş açıklayarak, Türkiye Futbol Federasyonu üzerinde baskı oluşturup, tamamlanmamış bir maçın tatil edildiği zamandaki skoru ile tescil edilmesini sağlayarak, Diyarbakır sporun ligde kalmasına katkı yapıyorlar.

Öbür yandan da oynanmamış bir maçta, aynı takımı hükmen yenik saydılar. Oysa geriye 73 dakika daha vardı. Tarafsız ve seyircisiz bir sahada maç tamamlanabilirdi.

Gelelim futbolumuzdaki diğer entrikalara;

Yıllardan beri Fenerbahçe üzerinde oyunlar oynanıyor. Penaltılar verilmiyor! Futbolun kuralları işletilmiyor. Avrupa’da başarılı diye bir takımımız kuruluşundan beri korunup kollanırken, Fenerbahçe Şampiyonlar Liginde çeyrek final oynadığı yıl, yine bu koruma ve kollama ile şampiyonluğu elinden alınıyor.

Futbolumuzdaki “Saray Entrikaları” bir türlü bitmiyor. Kayseri-Fenerbahçe maçında Roberto Carlos’un teması ile kendini yere atan Kayserili sporcu lehine karar verilip, Kayseri spor lehine penaltı veriliyor. Aynı pozisyonun çok daha fazlası Fenerbahçe’ye yapıldığında, oyunun kuralı değiştirilip, oyuna devam deniliyor.

Galatasaray-Kasımpaşa maçında yine aynı oyun sahnelenip, Galatasaray lehine Penaltı verilip, oyuncuya “Kırmızı Kart” gösteriliyor. Aynı pozisyon’un daha açığını Galatasaraylı Sabri Trabzon spor karşısında yapıyor. Hakemin kararı devam!..

Yine Trabzon-Galatasaray maçından bir pozisyon; Galatasaraylı Caner topu eli ile düzeltip Trabzon ağlarına gönderiyor, hakem bu pozisyonu yakalayıp, golü iptal ederken, Caner’e kart göstermesi gerektiğini unutuyor(!) Caner kart görse, haftaya oynanacak Fenerbahçe maçında oynayamayacak.

Düdükten sonra topa vurduğu gerekçesiyle Lugano’ya Sarı Kart gösteren hakemlerimiz, aynı hareketi yapan Baroş’a tebessümle bakıyor. Baroş kartı görse Fenerbahçe karşısında yok!

Ya Trabzon lehine verilmeyen iki tane penaltıya ne demeli? Birisi Umut’un kolundan çekilip, ayağına çelme takılarak ceza sahası içinde düşürülmesi, öbürü ceza sahası içinde kaleye doğru giden topun Galatasaraylı oyuncu tarafından elle çıkartılması. Bu pozisyona hakem yakın olmasına rağmen topun ele çarpması olarak değerlendirip, pozisyonu es geçmesi ayrı bir konu.

Böylesine korunup kollanan takımımız, kendi sahasında aslan, dış sahada kedi rolüne bürünüp, kendisine büyük umut bağlayanları hayal kırıklığına uğratmaya devam ediyor!

Ha birde Keita’nın kendisine doğru fırlatılan poşet içindeki suyun çimlere çarparak, Keita’nın ayağına su sıçraması var. Hani bir zamanlar (11.2.1998) Fenerbahçe’ni Teknik Direktörü Bariç’e atılan taş nedeniyle yere düşmesine, zamanın Futbol Federasyonu yetkililerinden Haluk Ulusoy’un söylediği söz hala hafızalarda… Keita’nın kendisini yere atması ve yerde kıvranması ayrı bir şımarıklık ve entrika görüntüsü!

Netice itibarıyla, Hakeme rağmen Trabzon spor bileğinin hakkı ile hem Galatasaray’ı hem de hakem Yunus Yıldırım’ı yendi. Hoş geldin Trabzon spor.