Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ağustos '17

 
Kategori
Eğitim
 

Haksızlık Karşısında “Dilsiz Şeytan” Olmayan Matmazel Esmeralda’ya Vefa Borcumuzdur (1)

Haksızlık Karşısında “Dilsiz Şeytan” Olmayan Matmazel Esmeralda’ya Vefa Borcumuzdur (1)
 

Alemlerin Rabbi, Haksızlığı yarına bırakır ama yanına bırakmaz. Anonim


Tarih : 22 Temmuz 1893. Yer, Amerika’nın Şikago Kenti’ndeki Kadınlar Edebiyat Kongresi. Ve Matmazel Cervantes konuşmacı olarak kürsüdedir.

Bayan Gazetecinin konuşmasındaki ana amaç, Osmanlı Eğitim Sistemi'ni anlatmak ve Sultan 2.Abdülhamid’in hoş şehri olan İstanbul’unda, ülkesinin kadınlarının eğitimi ve gelişimi için yapmış olduğu büyük çalışmalara teşekkür etmek için  bir teşekkür telgrafı gönderilmesine, bu büyük kongrede hazır bulunan kültürlü kadınların katılmalarını arzu ve rica etmesidir.

Biz de bu dizide, Matmazel Esmeralda’nın bu değerli çalışmasına ve açıklamalarına  ek olarak, birçok kaynaktan derlenen o döneme ait eğitim rakamlarını, yeteneklerimiz ve bilgimiz ölçüsünde üstelikte tüm ezberleri bozacak şekilde aktarmaya çalışacağız.

Görülecek olan : Anlatılan Osmanlı Devleti ile Gerçek Osmanlı Devleti’nin (değerlerinin)  birbirleri ile pek bir ilgisinin olmadığıdır.

Bu Değerli Gazeteci ve yazarın konuşmasını vermeden önce konunun önemi doğrultusunda okuyanların da hoşgörüsüne sığınarak konuşmacı hakkında kısa bir bilgi verilmektedir.

Esmeralda Cervantes (gerçek adı Clotilde Cerdà y Bosch, 1861-1926), 1861 yılında İspanya’nın Barcelona şehrinde doğmuştur. Edebiyat, gazetecilik yazıları ve konserleri için bu takma adı kullanmıştır. Zengin ve nüfuzlu bir ailede doğmuştur, babası şehir plancısıdır. Paris ve Viyana şehirlerindeki en iyi okullarda okumuştur. Henüz 12 yaşına gelmeden, 1873 yılında Viyana Evrensel Sergisi’nde ilk kez halk karşısında müzik çalmıştır. Bu yıllarda, çalması en karmaşık müzik enstrümanlarından olan Arp’ı seçmiştir ve Londra Kraliyet Sarayı’ndaki (1874) dinleyicileri büyülemiştir ve bu şekilde adı tüm Avrupa salonlarında, daha çocuk yaştayken yankılanmıştı.

İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth himâyesine girmiş ve kendisine, ünleneceği Esmeralda adını almasını önermiştir. Sonrasında Paris’te, Lizbon Sarayı’nda ve Brezilya’da imparatora arp konserleri vermiştir.

1886 yılında, doğmuş olduğu Barcelona’da, El Ángel del Hogar gazetesinin yöneticiliğini yapmış ve bir yıl öncesinde de burada “Bilimler, Sanat ve Esnaf Akademisi”ni kurmuştur. Medyadaki varlığı, ona Paris’teki La Estrella Polar’ı yönetmesini sağladı ve çeşitli gazeteler için makaleler yazdı.

1887 yılında İstanbul’a, Osmanlı Sarayı için arp öğretmeni olarak gelmiştir ve bir Alman-Brezilyalı ile evlenmiştir.(1)

Ve Matmazel Esmeralda, (1893 Yılında Şikago’da düzenlenen) Kadınlar Edebiyat Kongresi’nde, konuşmacı olarak kürsüdedir :

Bayanlar !

Ben henüz çocukken, bugün dört yüzüncü keşif yıldönümü sebebiyle şenlik yapmakta olan Amerika Birleşik Devletleri’ni ilk defa ziyaret etmiştim. Bu defaki ziyaretimde ise, yapılmakta olan bu serginin başarısına hizmet eden kadınlar komitesi başkanlarını selamlıyorum.

Ben İstanbul’da iken, Madrid ve Barcelona Sanayi & Dans Topluluğu tarafından, bir sergi için vekil seçildim. Buraya gitmek üzereyken, Kadınlar Komitesi üyesi bir bayandan, doğu ülkeleri (Osmanlı) kadınlarının eğitim durumlarıyla ilgili olarak bazı bilgiler elde edilmesini talep eden bir mektup aldım. Hemen bu konuda güvenilir belgeler aradım. Osmanlı ülkesinde istatistik bulunmaz. (*)

Eğitim Bakanı olan Zühdü Paşa’ya başvurdum fakat istenilen bilgileri veremedi. Buna rağmen karamsar olmadım ve araştırmaya devam ettim. Bu kararlılığımın boşa gitmediğini belirtmekten de mutluluk duyuyorum.

İstanbul’daki Avrupa, Rum, Ermeni ve Musevi mekteplerine dair bilgiler daha kolay elde edilebileceğinden, bu okullarından yöneticilerine başvurarak, istenilen bilgileri aldım. Osmanlı ülkesi hakkında kitap yazan yazarlar, bilgi eksikliklerinden dolayı, ülkedeki eğitim durumu hakkında bazı yalan yanlış şeyler yazmışlardır. Özellikle, kadınların toplum hayatına etkilerinden ve kadınların eğitim ve ilerlemesinden bahsettikleri sırada, en büyük hatalara düşmüşlerdir.  

Osmanlı kadınlarının esir ve cansız vücutlar oldukları, harem dairesinde hapis oldukları ve tüm vakitlerini cehalet ve tembellikle geçirdikleri konusunda batı milletlerine bilgiler verilmiştir.

Bazı kadınların böyle bir hayata mecbur olabilecekleri ihtimali varsa da, bunun genel bir durum olduğunu zannetmek, Osmanlı kadınlarının gerçek durumlarını bilememekten ileri gelir.

Çok sayıda Osmanlı kadınının dostluğunu kazanmış olduğumdan, bilgi ve eğitim durumlarının, bizim batı ülkelerimizin eğitim almış olan kadınlarından daha aşağı olmadığına şahitlik ederim.

Yaşmaksız (peçesiz) ve yanlarında hizmetçiler ya da çocuklar ve diğer kadınlar olmadan sokağa çıkmamaları gibi bazı âdetleri, onlarda kanun gibi olmuştur. Bazı Avrupalı yazarlar, Kurân-ı Kerim’in kadınları cehalete mahkûm ettiğini zannetmişler ise de bu açık bir yanlıştır.

Tam tersine Kur’an, hem erkeklerin hem de kadınların arasında, eğitimin istisnasız olarak yayılmasını emretmektedir.

Böyle yalan yanlış şeyler ile Osmanlıları ayıplamak yerine, ilerlemelerinde kendilerini teşvik etmek ve geçmiş hataları göstermek ile kendilerine öğretmek ve kendilerini arkadaş kabul etmek daha iyidir.

Dostum olan Osmanlı kadını Fatma Aliye Hanım’ın, “İslam Kadınları” (Nisvân-ı İslâm) isimli kitabında belirttiği gibi, Osmanlıların ahlâkını bilmek ve anlamak için, onların dilini ve âdetlerini bilmeli, halkın yapısını ve aile usulünü öğrenmelidir.

Bundan dolayı komitenizin, elçinizin teklifi ile diğer ülkelerdeki gibi, Osmanlı ülkesinde de bir vekil seçmesini sizden istememiş olması dolayısıyla üzgünüm (teessüf ederim).

Allah tarafından ülkesinin yönetiminde görevlendirilmiş olan, ülkesinin veli-nimeti olan güç sahibi Sultan 2.Abdülhamid’in, ilerlemenin koruyucusu olan ülkesinde, Osmanlı kadınlarının ilerlemesi yolundaki çalışmalarını size mümkün olduğunca aktaracağım.

Sultan 2.Abdülhamid tahta çıktığından beri, kadınların uzun süredir ara verilmiş olan öğrenim ve eğitimleri, kendisi tarafından teşvik olunmaktadır. Padişah, bu konudaki her zorluğu ortadan kaldırıyor. Engin fikirleri ve tükenmez olan iyilikleri sayesinde, onbeş yıldan beri İslam kadınlarının ilerlemesi olağanüstü bir şekilde gerçekleşmektedir.

Osmanlı kadınlarının akıl kuvvetlerinin gelişmesine biraz yardım edildiği zaman, kısa sürede genel kongrede bizzat kendileri veya bir vekil aracılığı ile hazır bulunacaklardır. Size bildirdiğim şekilde, İslam dini, kadınların ilerlemesine engel değildir.

Her türlü özgür kurumların, toplumsal görevlerin, karşılıklı yardımlaşmanın, kanun önünde eşitliğin, aileye saygının ve çeşitli şeylerin temellerini içinde bulunduran Kur’an-ı Kerim, yirmi ikinci sûresinin otuz üçüncü ve otuz beşinci âyetlerinde,

-“Kadınların eğitimi, erkeklerin eğitimine eşit olmalı” ve “Allah’ın istediği şekilde, erkekleri ve kadınları birbirinden ayırt etmem. Erkekler ve kadınlar için ödüllendirme biçimi de cezalandırma biçimi de aynıdır” diye buyurmuştur.

Altıncı sûrenin, otuz dördüncü ve otuz beşinci âyetlerinde, erkekler ve kadınlar için eğitimin ve ilimin zorunlu bir görev olması emredilmiştir. Peygamber de hadislerinde, mümkün olduğu kadar çalışmayı ve ilim öğrenmeyi emretmiş, kadınlarının eğitiminin nasıl olması gerektiği konusunda açıklamalar yapmıştır.

İslam topluluğunun oluşumundan itibaren, zeki ve eğitimli kadınların varlığından bahsedilmektedir.

Hz. Muhammed gelmeden önce, puta tapan Araplarda, fakirlerse kızlarını öldürmek âdeti vardı. Hz.Peygamber ve Kur’an-ı Kerim, bu vahşi âdeti yasaklamıştır, bunun için yüz elli ikinci âyete bakınız.

Kazımirski’nin yapmış olduğu Kur’an-ı Kerim tercümesinde, on altıncı sûrenin ikinci âyetinde açıklandığı gibi, “dört mükemmel kadın vardır” denilmiştir. Biri Firavun’un hanımı olan Asiya, biri Hz.İsa’nın annesi olan Hz.Meryem, biri Hz.Hatice (peygamberin eşi) ve biri de Hz.Fatıma’dır (peygamberin kızıdır). Böylece, hanımı ve kızının isimleri sonsuza kadar kalıcı olmuştur.İslam toplumunda tanınmış olan çok sayıda kadın vardır.

(Halife) Hz.Ebubekir’in kızı ve Hz.Peygamber’in hanımı olan Aişe, bir kadın şair idi. Bir gün Hz.Yusuf’un hikayesini işitti. Firavun’un hanımı olan Zeliha, kendisinin bir köleye ilgi göstermesinden dolayı, Mısırlıların soylu kadınları tarafından kendisiyle alay edilmesine kızıp, kendilerini bir ziyafete davet eder ve (köle) Yusuf’un hizmet etmesini emreder. Güzel köle (Yusuf) göründükçe, misafirlerin hepsi güzelliğine hayran olmuşlardır ve ne yaptıklarını bilemeyip, meyve soyarken kendi parmaklarını kesmişlerdir. Hz.Aişe bu hikaye üzerine, şu anlamda bir şiir söylemiştir :

“Eğer Zeliha ile alay eden kadınlar, Yusuf’u görünce parmaklarını kesmişlerse, yâ Muhammed seni görseler, zeka dolu alnına hayran olarak kalplerini keserlerdi. Mısırlılar, senin nurlu yüzünü görseler, Yusuf’u satın almak için para vermezlerdi.”

Hz.Aişe’nin şiirleri, Arapların edebiyatında dikkate değerdir. Aişe’nin kız kardeşi olan Esma, (asr-ı saadet) Hz.Muhammed döneminin tanınmış kadınlarındandı.

Hz.Muhammed’in kızı olan Hz.Fatıma, güzel konuşmasıyla tanındığı gibi, şiir de yazmıştır. Büyük bir hafıza kuvvetine sahipti.

İmam Şafii’nin hocası olan Nefise (isimli kadın), edebiyat eserleri sayesinde âlim (bilgin) ünvanını kazanmıştır ve Mısır’da kendi adını taşıyan camiiye defnedilmiştir.

Hz.Hüseyin’in kızı olan Sekine, edebiyat eserleri ve yiğitliği ile büyük bir isim kazanmıştır.

Sekine’nin kız kardeşi olan Ribab, Hz.Hüseyin’in bir şiiri (beyiti) ile sonsuza kadar tanınacaktır : “Ey Sekine! Sen ile Ribab orada olmazsanız, ben o yeri sevmem. Bütün mal varlığımı ikiniz için harcarım. Kimse de beni ayıplayamaz. Çünkü gerçekten size buna değersiniz”.

İmam Câfer-i Sadık’ın hanımı olan Hüsniye, otuz kadar edebiyat ve fen yarışmasına katılmıştır. Bu yarışmalar Halife Harun Er-Reşid’in ve bilginlerden olan iki kişinin önünde yapılmıştır ve Hüsniye, ahlak ve kanun bilgeliği ödülünü kazanmıştır ve tüm eserlerini toplamış olduğu “Hüsniye” adında bir kitap bırakmıştır.

Zü’l-kelâ El-Hımyeri, çok sayıda şiir yazmıştır ve kız kardeşi de yiğitliği ile tanınır olmuştur.

Güzel konuşması ile tanınan Rabia-i Adeviye, ahlâkla ilgili beğenilen eserler yazmış ve bunlardan Tezkiretü’l Evliya’da bahsedilmiştir. (2)

 

Teşekkür: Konu ile ilgili makalelerin ve belgelerin; İngilizceden Türkçeye tercüme edilmesinin yanında orijinal belgelerin günümüz Türkçesine çevrilmesine değerli katkılarından dolayı Evladım Yılmaz Tamer Argüç’e teşekkür ediyorum.

 

www.canmehmet.com

Devam edecek

-Matmazel Esmeralda Rakamlarla Osmanlı Eğitim sistemini anlatmaktadır…

(*) Önemli olduğu için bu bilginin (Osmanlı'da İstatistik konusunda) not düşülmesi gereklidir:

“..Osmanlı yönetiminin modern istatistik bilgi ve yöntemlerden yararlanma çabaları, 19.yüzyıldaki reform süreciyle birlikte başladı. 1830 tarihli nüfus sayımı, bu yeni yaklaşımın ilk önemli örneğiydi. Tanzimat reformlarının sonucu olarak, giderek daha merkezîleşen Osman yönetimi eğitim, sağlık, haberleşme, ulaşım ve benzeri alanlarda yeni sorumluluklar üstlendi. Bu yeni görevler, yönetime, toplumu daha geniş ölçüde etkileme imkanı verirken, toplum hakkında daha sağlıklı ve ölçülebilir nitelikte bilgilere olan ihtiyacı da arttırdı. Modern istatistik yöntemlerinin ilk uygulamaları nüfus alanında görülürken, istatistik idaresi de 1860’ların sonlarında ortaya çıktı. Kısa süre sonra da dış ticaret istatistikleri yayınlanmaya başlandı ve böylece 1878’lerden başlayıp 1913’lere kadar uzanan oldukça tam bir seri oluşturuldu. Bu veriler, Tarihi İstatistikler Dizisi’nin ilk cildi olarak özet halinde daha önce yayınlanmıştı. 19.yüzyılın sonuna kadar Osmanlı yönetimi, çok değişik alanlarda istatistik bilgiler derleme, değerlendirme ve yayınlama konularında önemli gelişmeler sağladı. Bu çabaların bir önemli ürünü de 1897 İstatistik Yıllığı’dır. Yüz yıl önce yayınlanan bu eser, istatistik bilgiler derleyip yayınlamak amacıyla oluşturulmuş uzman bir kurum tarafından hazırlanmıştır. Bu nedenle eser, Türkiye’de modern istatistik düşünce ve uygulamasının önemli örneklerinden biri olarak büyük önem taşımaktadır. Eserde 19.yüzyıl sonlarında idari yapı, nüfus, eğitim, sağlık, adliye, ulaştırma, maliye, tarım, sanayi, dış ticaret, madencilik, ormancılık, kara ve deniz taşımacılığı ile haberleşme hizmetleri gibi Osmanlı devletinin çeşitli ekonomik ve sosyal göstergeleriyle ilgili yıllar ve bölgeler itibariyle ayrıntılı veriler bulunmaktadır. Çok değişik alanlarla ilgili bilgiler ihtiva etmesi yanında, Osmanlı döneminde yayınlanan ilk ve tek genel istatistik olması da esere ayrıca büyük bilimsel önem ve değer kazandırmaktadır. “ (Kaynak:İlgili Kitabın Önsöz’ünde, kitabı yayına hazırlayan Prof.Dr.Tevfik Güran’ın yazısı (Sy.XVII) :Osmanlı Devleti’nin İlk İstatistik Yıllığı – 1897 (T.C. Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsü).Tarihi İstatistikler Dizisi, Cilt 5. Hazırlayan : Prof. Tevfik Güran.

(1)Kaynaklar: http://thebiography.us/en/cerda-y-bosch-clotilde , http://www.unless-women.eu/biography-details/items/cerda-i-bosch.html

(2)Kaynak: Arşiv Belgelerine Göre Osmanlı’da Kadın, Sy.277~287 (T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı, Yayın No:137).

https://www.devletarsivleri.gov.tr/assets/content/Yayinlar/osmanli-arsivi-yayinlar/arsiv_belgelerine_gore_osmanlida_kadin.pdf

 
Toplam blog
: 1117
: 1768
Kayıt tarihi
: 29.08.06
 
 

Ticari ilimler akademisindeki öğrenciliğim sırasında, bir kamu iktisâdi kuruluşunda başladığım ça..