Haksızlık yapılan bir sanatçı; Ahmet Kaya

Onun Gibi Yiğit Bir Aslan'ın Mirasına Leş Kargaları Konamaz; Bedel Ödeyenler bunun şiirini söyler ve kitabını yazabilir ancak... 

İlk defa onu dinlemeye başladığım yıllar 1980lerin sonlarıydı. Sesi protest müziğe çok uygun bir sanatçıydı ve o dönemin Darbeci atmosferinde çok cesur şarkılar söylemekteydi. 

Söylediği şarkılarla insanları kendine bağladı. Darbeciler boş durmadı onun sesine ve tarzına yakın bir şarkıcı buldular ve onu pöhpöhlediler, tarz olarak Ahmet Kaya taklidi olan ismi lazım değil bu şahıs Ahmet Kaya'dan ve sesinden hoşlananlar için hemen bir alternatif olarak seçilmişti. 

Merak ediyorum, Sayın Başbakan Erdoğan, Ahmet Kaya için TV'de güzel şeyler söylemeseydi, darbecilerin ve faşizmin şakşakçılığını yapan ve ona çatal bıçak atanlar ve buna alkış tutanlar bugün Ahmet Kaya'dan özür diler miydi? Mirasına sahip çıkmaya kalkarlarmıydı? Hayır akıllarına bile gelmez di? Bu düpedüz rüzgar nereden eserse essin Rüzgarın TÜRKÜSÜNÜ SÖYLEYEN ve oyana dengilen omurgasız söğüt dalı onursuzluğudur. 

İşte böyle bir ülke burası siz mücadele edersiniz bedel ödersiniz, hasret gurbet acısı çekersiniz çapı olmayan birileri sizin mirasınıza konma uyanıklığı ile cukkasını doldurma ve karı-kızla alem yapma derdindedir. En ufak bahşişi garsona ve otoparkçıya vermeye bile erinen emek sömürgecileri ne anlar Adaletten ve zulmetin sanatını edebiyatını ve sinemasını yapmaktan. 

Kürt ya da Türk halkının çektiği sıkıntı ve acılar onların umurunda değildir. Umurunda olanlar sürgünle, hakaretler ve zindanla bedel öderler ödedilerde. Kimler yok ki bu bedel ödeyenler içinde, kimi canından kimi ise çalınan hayatından oldu. 

Nazım Hikmet, Necip Fazıl, Saidi Nursi, Uğur Mumcu, Adnan Kahveci, Eşref Bitlis, Menderes, Ahmet Kaya, Hrant Dink ve daha niceleri statüsü ne olursa olsun derin devletin kurbanı olmuş ve ola gelmiştir. 

Ahmet Kaya, sürgün oldu gitti, üzüntü ve hasretle içi yanarak merhum oldu, Allah gani ani rahmet eylesin. Ama ne söylediği şarkılar boşa gitti nede söylemleri. Ülkemizin barış ve özgürlük içinde yaşamasının şartının ADALET olduğunu bile bile gitti. 

Fakat onun ölümü ve onun gibi olan Nazımların, Neciplerin, Nursilerin, Hrantların ölümü ile aklı başına gelmekte bu ülkenin. Faili meçhullerin kahramanları eylem yapamaz oldular, ülkemizde AYRIMCILIK ve ADALETSİZLİK yeni Anayasa ile İNŞALLAH son bulacak ve bunda Ahmet Kaya gibilerin emekleri, göz yaşları vesile olacak. Ağladıkça yeşerecek Dağlarımız diyordu merhum. 

Rahat uyu Ahmet, Allah şahit biz adaletli toplumcu demokrat yürekler seni herzaman sevdik ve seveceğizde. Mirasını leş kargaları sahiplenemez asla için rahat olsun, demokrasi ve insan hakları mücadelesi Allahın izniyle zafer bulacak bu ülkede. 

Ülkenin asıl bölücüsü cahil faşistlere, inancı mahveden statik dogmatistlere, sözde ilerici statükoculara rağmen Adaletin, Barışın ve sevginin bayrağı gönderde anlamını bulacak, ortak değerlerimiz olan BİZİ KARDEŞ YAPAN bizlere unutturulmaya çalışılan Allahı simgeleyen Hilal ve Hz. Muhammed'i simgeleyen Yıldız, ayrımcılığa karşı ışığını ortak Türk ve Kürt kanımız olan o kırmızıda parlayacak. 

Çalınan Hayatlar-MÜLTECİ, her türlü ayrımcılığa savaş açan bir eser olarak senin ve benim ortak hayalimizdi, bunu yazmak ve bu projeyi gerçekletirmek bana kısmet oldu o kitabı yazmam da bana önemli bir esin kaynağı oldun haberin olsun. Sen Dostoyevski'nin işaret ettiği Gogol'un PALTOSU sun Ahmet Kaya. 

Sana Allahtan rahmet ve tüm sevenlerine ve seni özeyenlere sabır diliyorum......