Hamas ve hamaset nutukları...

Ülkemizdeki garipliklerin ardı arkası kesilmiyor!

Bakın, geçen haftalarda ülke gündemi neydi? Şimdi ne oldu?

Dünyayı saran ekonomik kriz, hala gariban insanları, işçileri vurmaya devam ederken ve tüm dünya hala bunları konuşmaya devam ederken, bizim ülkemizin gündemini nasıl da değiştiriveriyorlar!

Bakın bizim bu tarihten 15 gün kadar öncesinde konuştuklarımız.

Kasım ayında sanayi üretiminin 2007’ye göre % 13.9, imalat sanayi üretiminin ise % 15.5 düştüğüydü.

Bunu biraz daha derinleştirecek olursak, resmen sanayi üretiminde bir çöküş yaşanıyor. Bu çöküşün anlamının ne olduğuna gelince, Türkiye ekonomisinin bir resesyona doğru gittiğidir.

Türk ekonomisinin yanı sıra gazetelere yansıyan ve ülke gündemini belirleyen dış kaynaklı ekonomik olaylarda bu işin ekstresi.

Biraz da dış ekonomik verilerden bahsedecek olursak;

ABD’deki işsiz sayısının 2008’de 2 milyon 589 bin arttığı, bu verilere göre ABD’de 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana hiçbir yılda işsiz sayısı bu kadar artmamış.

ABD’de bütçe açığının 2. Dünya Savaşı’ndan beri ilk kez 1.2 trilyon doları aşacağı açıklandı.

Almanya bilindiği gibi AB ekonomisinin lokomotifi! Oradaki ekonomik verilerde alarm veriyor.

Alman ekonomisinin gücü olan ihracatta 1969 yılından beri en keskin düşüş yaşanmış. Ve sanayi siparişleri % 24 azalmış. Ekonomi uzmanlarının görüşüne göre 2009 yılı Alman ekonomisinin en kötü yılı olabilirmiş.

Yine AB ülkeleri içinde en güçlü ekonomilerinden birine sahip olan İngiltere!

İngiltere Merkez Bankası kuruluş tarihinden beri ilk kez faiz oranlarını % 1.5’e indirmiş. İngiltere sanayi üretimi 1981’den bu yana en büyük düşüşü yaşamış.

Yani dünya ekonomik krizlerle uğraşırken, biz önce İleri Karakol İsrail’in katliamı ile gündemi değiştirdik.

Biz böylesine konularla ülke gündemini değiştirirken, tüm dünya bu konuda sesini soluğunu çıkartmadı ve özellikle de Arap ülkeleri İsrail’in bu yaptığı katliamı seyrederek, destekler bir tutum takındılar.

Oysa bizim ülkemizde kıyametler kopuyor, kimsenin yaptığı yanına kar kalmayacak türünden Hamas(et) nutukları atılıyordu.

Bu arada da 2009 yılı bütçesi yürürlüğü giriyor. Çalışanlar ve emekliler için birbiri ardına tebliğler yayınlanarak, maaş artışları belirleniyordu.

Biz Gazze olayı ile meşgul olurken, ABD ve AB İsrail lehine açıklamalarda bulunuyordu.

Dünyanın böylesine ilgisiz kaldığı bu katliam olayı, yavaş, yavaş küllenirken ve ekonomik veriler tekrar öne çıkarken bu kez de 10. dalga ile devlete ömürleri boyunca hizmet etmiş paşalar, poflar, gözaltına alınıyor, Türkiye Cumhuriyetine Başsavcılık yapmış birinin evi aranıyordu.

Zamanında tam olarak yargılanmayan ve üzerine gidilmeyen, devlet içinde devlet olanlar var denildiğinde, “Bunlar Fasa Fiso, bunlar Gulu Gulu dansıdır” diyenler tarafından korunanlar gözaltına alınıp, Susurluk’ta kaybolan silahlar, kaz kazan yöntemiyle elleri ile konulmuş gibi bulunurken, Ordu komutanlığı yapmış generaller, YÖK başkanlığı yapmış Profesör, Cumhuriyet Başsavcılığı yapmış Sabbih Kanatoğlu gibi mümtaz insanlar, devlet içinde devlet olduğunu zannedenler ile aynı kefeye konularak, ülke gündeminde olması ve önlem alınması gereken ekonomik krizin yerini alıyordu!

Bu arada yine ülke gündeminde olması gereken ve tehlike çanları çaldığı dış basına bile yansıyan hava kirliliği var. Sosyal devlet olmanın gereği olarak(!) dağıtılan ucuz ve kalitesiz kömürün yarattığı bu illetten kurtuluş çareleri aranması (örneğin rüzgar duasına çıkmak gibi!) gerekirken, ülke gündemini bir başka yöne çok kolaylıkla çekebiliyoruz.

İşte, Türkiye gibi ülkeleri yönetmek ve ülke gündemini saptırmak bu kadar basit! Eğer eğitilmiş belli bir kadroya sahipseniz ve Yandaş bir Medya yaratmışsanız, gerisi kolay…

Bundan böyle sırtınız yere gelmez.