Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Nisan '09

 
Kategori
Sağlıklı Yaşam
 

Hantavirüse dikkat….

Hantavirüse dikkat….
 

Gün geçmiyor ki sağlığımızı tehdit eden yeni hastalıklar aktif hale gelmesin. Baharın geldiği kırlara çıkmaya can attığımız şu günlerde keneler yine canımızı sıktı. Şimdide Zonguldak çevresinde Hantavirüs.

Bu hastalık ilk etapta kendine özgü bir belirti yapmadığı için daha da tehlikeli. Aman çok dikkatli olalım diyerek sayın Doç. Dr. Güven ÇELEBİ den gelen bir iletiyi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Hastalıgın saptanma süreci:

20 Subat 2009 tarihinde hastanemiz acil servisine yüksek ates, üsüme-tireme, karın agrısı gibi sikâyetler ile basvuran bir hastanın kan trombosit sayısında azalma ve böbrek islevlerinde bozulma saptanmıstır. Daha önce benzer nitelikte bir-iki hastanın daha basvurdugu dikkatimizi çekmis ve olası bir salgın hastalıktan süphelenilmistir. Hemen Anabilim Dalımız ögretim üyeleri tarafında bu konuda bir arastırma baslatılmıstır.

Öncelikle kendi hastane kayıtlarımızda geriye dönük olarak benzer vakaların varlıgı arastırılmıstır. Diger taraftan bu vakarın ortak özellikleri belirlenerek “süpheli olgu” tanımı yapılmıs ve Bartın İl Saglık Müdürlügü ve Zonguldak İl Saglık Müdürlügü aracılıgıyla bölgedeki saglık kurumlarından “süpheli olgu” tanımına uyan hastaları bildirmeleri istenmistir. Yeni olguların ortaya çıkması bir salgın hastalık süphemizi desteklemistir.

Bu olgularda ön tanı olarak öncelikle Hantavirüs enfeksiyonu düsünülmüstür. Hantavirüs bir “kanamalı ates” etkenidir ve ülkemizde bu virüse baglı gelisen enfeksiyon hastalıgı günümüze kadar bildirilmemistir. Bu nedenle Saglık Bakanlıgı ve Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi süpheli olgular konusunda ivedilikle bilgilendirilmistir . Ayrıca ulusal düzeyde ilgili meslek grupları hastalık konusunda uyarılmıs ve bilgi alıs verisinde bulunulmustur.

Bu çerçevede; hastanemize basvuran hantavirüs süpheli olguların kesin tanısına yönelik laboratuar testleri Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü Viroloji Laboratuarı’nda ve Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Laboratuarı’nda es zamanlı olarak çalısılmaktadır.

Mart ayı basında Saglık Bakanlıgı tarafından bu amaçla olusturulan bilim komisyonu çalısmalara baslamıstır.

Diger taraftan; ZKÜ Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Saglık Bakanlıgı, RSHM, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Saglıgı Anabilim Dalı, Zonguldak İl Saglık Müdürlügü ve Bartın İl Saglık Müdürlügü hekimlerinden olusan ekipler ile hem Zonguldak hem de Bartın illerinde inceleme ve arastırmalar yürütülmüstür. Bu konuda halen çok sayıda arastırma planlanmakta veya devam etmektedir.

ZKÜ Uygulama ve Arastırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Servisinde Subat ayı ortasından itibaren Hantavirüs süphesi nedeniyle izlem ve tedavisi sürdürülen toplam olgu sayısı halen 16 kisiye ulasmıstır. Bu olgulardan 3’ünün laboratuar testleri henüz sonuçlanmamıstı r. Laboratuar testleri sonuçlanan 13 olgunun 9’unda hantavirüs karsı olusan antikor pozitif olarak saptanmıstır. Hantavirüse karsı antikor testi pozitif olan bir olgu kaybedilmistir. Halen serviste izlenen olgu sayısı 5’tir. Diger olgular sifa ile taburcu edilmistir.

Hantavirüs hakkında genel bilgiler:

Hantaviruslar Bunyaviridae ailesinde yer almaktadır ve dogada çok sayıda tipi bulunmaktadır. Bunlardan bir kısmı insanda hastalık olusturmaktadı r. İnsanlarda olusturdugu hastalık virüsün tipine baglı olarak “böbrek yetmezligi ile seyreden kanamalı ates” veya “Hantavirüs kalp-akciger sendromu” adları verilen klinik tablolara neden olmaktadır. Bunlardan ikincisi daha agır seyirlidir ve ölüm oranı yüksektir. Bölgemizde su ana kadar saptanan olguların hastalık bulguları daha iyi seyirli olan “börek yetmezligi ile seyreden kanamalı ates” tablosu ile uyumludur.

Hantavirusları n dogadaki baslıca rezervuarı fare gibi çesitli kemiricilerdir (rodentler). Virüs bu kemiricilerin idrar ve dıskısıyla çevreye atılmaktadır. Virüsün insanlara bulasması genellikle iki yolla gerçeklesmektedir: Gıdalara bulasmıs virüsün agız yoluyla alınması veya çevreye bulasmıs virüsün toz halinde havaya saçılması ve bu tozların solunum yoluyla vücuda alınması. Ayrıca virüsü tasıyan bir kemiricinin insanı ısırması sonucu da hastalık insana bulasabilir. Bu nedenle farelerle temas olasılıgı daha yüksek olan çiftçiler, hayvancılıkla ugrasanlar, liman isçileri gibi meslek grupları daha çok risk altındadır.

Hastalıgın kuluçka süresi 1-3 hafta arasındadır. Kuluçka süresinin sonunda ani baslayan yüksek ates, üsüme-tireme, halsizlik, yaygın adale agrıları, bas agrısı, karın agrısı, bulantı, kusma, ishal gibi sikâyetler ortaya çıkmaktadır. Bu sikâyetlerin baslamasından kısa bir süre sonra kan trombosit sayısında azalma ve böbrek islevlerinde bozulma görülmektedir. Hastalık çok hafif sikâyetlerle seyredip kendiliginden iyilesebilecegi gibi diyaliz gerektiren ciddi böbrek yetmezligine de sebep olabilir.

Hastalıgın insandan insana direkt yolla bulastıgına dair bir veri bulunmamaktadı r. Bu nedenle hastaların karantinaya alınması gibi önlemlere gerek yoktur. Ancak hantavirüs ile enfekte bir hastanın kan, idrar gibi çıkartılarının dogrudan mukozalara teması ile hastalık bulasabilir. Bu nedenle bu hastalara bakım veren saglık personelinin standart korunma önlemelerine uyması önerilmektedir.

Hastalıgın tanısı genellikle hastaların kanında hantavirüse karsı olusan antikorların gösterilmesi ile dogrulanmaktadır. Diger taraftan hastanın idrar, kan gibi örneklerinde virüse ait genetik materyal polimeraz zincir reaksiyonu (PZR) yöntemiyle gösterilebilir.

Korunma yöntemleri:

Hastalıgı önlemeye yönelik yönelik halen etkili bir ası yoktur.

Korunmada en önemli unsur, insanların ev, isyeri gibi yasam alanlarında kemirici kontrolünün saglanmasıdır. Bu amaçla konunun uzmanları tarafından önerilen mücadele yöntemleri kullanılmalıdır. Ancak özelikle dikkat edilmesi gereken bazı noktalar sunlardır:

· Kemiricileri kesinlikle canlı olarak yakalamaya çalısmamalıdır. Çünkü kemiricinin ısırması veya tırmalaması yoluyla hastalık bulasabilir.

· Ölü bir kemiriciye çıplak elle temas etmek uygun degildir. Mutlaka eldiven giyilmeli veya masa gibi bir araç kullanmalıdır. Ölü kemiriciler ortalıkta bırakılmamalı, derince açılmıs bir çukura gömülmelidir. Bu islemlerden sonra eller mutlaka su ve sabunla yıkanmalıdır.

· Yiyecek ve içecekler mutlaka kemiricinin giremeyecegi kapalı dolaplarda saklanmalıdır. Yiyecek - içecek kaplarının agzı kapalı bırakılmalıdır.

· Kemiricinin idrar ve dıskısı ile kirlenmis yüzeyler % 10’luk çamasır suyu kullanılarak silinmelidir. Kemiricilerin idrar ve dıskısıyla kirlenmis yüzeylerden havalanan tozların solunum yoluyla alınmasıyla insanlara hastalık bulasabilir. Bu nedenle fare idrar veya dıskısıyla kirlenmis riskli alanların temizligi yapılırken süpürge, elektrik süpürgesi gibi toz kaldıran temizlik yöntemlerinden kaçınılmalıdır. Bu tür riski alanlar öncelikli olarak % 10’luk çamasır suyu ile nemlendirilmeli ve sonrasında silme / yıkama gibi yöntemler kullanılmalıdır.

· Genel olarak el temizligine dikkat edilmeli, riskli yerlere temas sonrasında eller su ve sabunla yıkanmalıdır.

Doç. Dr. Güven ÇELEBİ

Enfeksiyon Hastalıkları AD Ögretim Üyesi.

Sağlıklı günler. 22/4/2009

 
Toplam blog
: 1508
: 1688
Kayıt tarihi
: 16.07.08
 
 

Yetmişiki yaşında iki çocuk ve iki torun sahibi bir erkeğim.. Lise mezunuyum. Uzun yıllar esnaflı..