Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Mayıs '13

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Hapı yuttuk mu?

Hapı yuttuk mu?
 

Katıldığım seminerlerden birisnde ünlü bir doktorumuza sorulan soru gerçekten üzüreinde düşünülmesi gereken bir soruydu. ‘Kanserin ileri evrelerindeki hasstalar tedaviye cevap verebilirken, ilk evrelerindeki hastalar neden cevap veremiyorlar?’ Acaba cevap; tutumumuz, düşüncelerimiz ve inançlarımız olabilir mi?

Plasebo etkisinin hepimiz biliyoruz. Boş haplarla, hiç bir iyileştirici içeriği olmayan ilaçlaın, kişinin iyileşeceğine inanmasıyla ya da doktorunun bu yöndeki telkiniyle iyileşmesi anlamına geliyor. Yani iyileşeceğimize inanıyorsak iyileşiyoruz. İyileşemeyeceğimize inanıyorsak iyileşemiyoruz. Buradaki asıl soru da şu olmalı; Bazı insanlar boş haplarla iyileşebilirken neden bazı insanlar dolu haplarla bile iyileşemiyor? Eğer boş haplarla iyileşenlerin düşünce sistemini benimsersek bizler de boş haplarla iyileşebilir miyiz? İyileşemeyiz diyorsanız, belki de size de hayatınızın bir döneminde acile başvurmuş ve hiç bir iyileştirici içeriği olmayan serum alanlar sınıfına girmişsinizdir. Çok da güzel iyileşmişsinizdir.

Bir de nosebo etkisinden bahsetmek istiyorum. Nosebo etkisi plasebonun tam tersidir. Hayatınızda kaç defa bir ilacın prospektusünü okudunuz ve yan etkilerini yaşamaya başladınız? Nosebo etkisi bizim için zaralı olan bir telkinin ya da inancn kabul edilmesi halidir. Bizi en çok şaşırtan şey ise insanların doktora gidip zorla kendisine bir teşhis koydurmaya çalışması. Hipokondriya, hastalık hastalığına yakalanmış bu insanlara doktorlarımız ‘hayır, hasta değilsin.’ dediklerinde neredeyse hayal kırıklığına uğruyorlar. Tıpta ellibin tanı var. Utangaçlıkta buna dahil. Yani bize bir teşhis koymak kolay. Ama bu teşhis konulup düşünce sistemimiztarafından kabul edildiğinde başımıza neler geleceğini hiç düşündünüz mü?

Bence insanların kendi hayatlarının sorumluluğunu üzerine almalarının zamanı geldi. Başımız ağırır. Doktora gideriz. Doktor bize bir ağrı kesici verir. İçeriz ve iyileşiriz. İçeriz ve iyileşemezsek doktoru suçlarız. Oysa biraz kendimizi sorgulamalıyız. Evet benim başım ağırıyor ama ben acaba uykuma mı dikkat etmiyorum, beslenmememi dikkat etmiyorum, stresimi mi kontrol edemiyorum, egzersiz mi yapmıyorum? Hapı yutmadan önce kendimize srmamız gereken en önemli soru da ne bişliyor musunuz? Acaba düşüncelerimi mi kontrol edemiyorum?

Çok sevdiğim bir söz var. Son olarak onunla bitirmek istiyorum.

Kişi ister zengin olsun ister fakir olsun hastalığıiyileştiren de, mutsuzluğu mutlu kılan da para değil, zihindir.

                                          Edmund Spenser

 

Sevgiyle Kalın                                                    

İnci AKTAŞ-NLP Uzmanı-Yaşam Koçu

 
Toplam blog
: 76
: 1085
Kayıt tarihi
: 28.11.10
 
 

İnci AKTAŞ 1984 yılında Bursa'da doğdu. Uludağ Üniversitesi İşletme bölümünden mezun oldu. İstanb..